Yasaklara, şiddete, baskıya karşı: Sarmaşık Gülleri sahnede
Mecliste kadın tiyatrocuların sahneye çıkmasının engellenmesine Sarmaşık Gülleri Kadın Tiyatro Grubu da tepkili. Neden sahneye çıktıklarını anlatan kadınlar ‘Sahne de hayat da kadınındır’ diyor.

İstanbul Göztepe’de bulunan Şahkulu Sultan Dergahı Kadın Kollarından kadınlar kendi emekleriyle oluşturdukları Sarmaşık Gülleri Kadın Tiyatro Grubu ile yüzlerce kadınla bir araya geliyor, kadınların yaşamlarını, sorunlarını sahneye taşıyor.

Birçoğu 50’sinden sonra tiyatro ile tanışan, kendi hayatlarından parçaları öteki kızkardeşleriyle paylaşan, kadına şiddetin her türlüsünü İstanbul’un dört bir yanında sahneye yansıtan ve tamamen kadın dayanışmasının ürünü olarak kurulan ‘Sarmaşık Gülleri’ Meclis sahnesinde kadın oyuncuların engellenmesine de tepkili.

Hayatın her alanında birbirlerine sıkı sıkı tutunan bu kadınlar, belki yaşamlarının yarısını aileleri, eşleri, çocukları veya başka bir sürü ‘kadın rolleri’ ile geçirdikten sonra şimdi enerjilerini tiyatro sahnesine aktarıyor. Hayatlarının belirli dönemlerindeki “Kol kırılır yen içinde kalır” diyerek dertlerini anlatamayan bu kadınlar, şimdi şiddete, kadın cinayetlerine, istismara, ayrımcılığa karşı kadınları sessiz kalmamaya ve dayanışmaya çağırıyor.

SAHNE DE HAYAT DA KADININDIR
Sarmaşık Gülleri’ni kadınların Tiyatro Eğitmeni Şahinder Güven Ercan ve Şahkulu Vakfı Kadın Kolları Eski Başkanı Sabahat Yeşilyurt ile konuştuk. Şahinder Güven Ercan, drama dersleri ile başlayan bu kadın serüvenini, sorularımıza verdiği yanıtlarla aktarıyor.

Sarmaşık Gülleri nasıl ve nerede ortaya çıktı?
3 yıl kadar önce Şahkulu Vakfında bir araya geldik. Aynı duygulara sahip olduğumuzu anladığımız anda dedik ki; biz kadın sorunu konusunda nasıl farkındalık yaratabiliriz? Toplumda gelişen giderek artan duyarsızlığa karşı kadınlara nasıl mesajlar verebiliriz?
Ben şunu fark ettim; salonlara topladığımız insanlara paneller ve söyleşiler sırasında sadece salonda bulundukları anda bir şeyler verebiliyoruz ama bir de görsel hafıza var. 8 Mart’ta öldürülen kadınları anlattığımızda canlandırdığımız karakterlerin hafızalarda kaldığını, unutulmadığını fark ettik.

Daha önce hiç sahne almamıştı değil mi oyuncular?
Bizim sahnelerde yer almamız hiç hayal etmediğimiz bir şeydi. Hiçbirimiz profesyonel değiliz. İçimizde ev kadınları var. Hiçbirinin tiyatro geçmişi yok, hatta tiyatro izleme kültürü de tüm toplumda olduğu gibi bizlerde de eksikti. Kendi kendimizi eğittik. 3 kadın arkadaşımız profesyonel olarak da eğitim almaya başladı. Kendimiz araştırıyoruz. Keşke olmasa ama kadına yönelik şiddeti sergilemek için bu topraklarda o kadar malzeme var ki, neresinden tutsanız, dökülür durumda.

Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Toplumda karşılığı nasıl oldu çabanızın? Maddi bir beklentiniz olmadığını biliyoruz ama nasıl geri dönüşler aldınız?
Biz gönüllü olarak bir araya geldik. Kiminin oğlu, torunu, eşleri sponsor oluyor. Ulaşım sorununu kurumlar aracılığıyla çözmeye çalışıyoruz. Maddi olarak hiçbir beklentimiz yok. Olmadı, olmayacak.

Sadece 8 Mart ile sınırlı değil, sonrasında da sürüyor etkinlikleriniz. Neler yapacaksınız?
Bize dernekler tarafından talepler oluyor, böylece kadınlarla buluşuyoruz. Şimdi turneye bile gitmeyi düşünüyoruz.

Meclisteki yasaklama konusunda ne söylemek istersiniz?
Biz emekli, ev kadınları ve annelerin bir araya gelerek oluşturduğu Sarmaşık Gülleri Kadın Tiyatro Grubu olarak diyoruz ki; Sahne de hayat da kadınındır. Bir gün bu karanlıklar tarihin çöplüğüne gidecekse, bu asıl kadınların sayesinde olacaktır. Kadınları karanlığa gömmek isteyen bu zihniyeti kınıyoruz.

KENDİMİZİ OYNUYORUZ ASLINDA
Sabahat Yeşilyurt da Şahkulu Sultan Dergahı Kadın Kolları Başkanı iken, kadınların kurumlardaki varlığı ve yönetimlerde yer alması için mücadele eden kadınlardan birisi. Yeşilyurt da bu sürecin kendi hayat hikayelerinden başladığını aktarıyor:

Kadın kolları başkanıyken, bir tiyatro grubuna nasıl dönüştü bu grup?
Hocamızın bize drama dersi vermesiyle başladı ilk yolculuğumuz, drama eğitimi aldıktan sonra herkes kendi hayat hikayesini anlatırken kısa bir skeç şeklinde doğaçlama yaptı ve tiyatroya geçti. Oynadıkça coştu. Sivil toplum örgütlerinde herkes kendini anlatıyorsa, içimizde bir yığın insan bunu yaşıyor ve bu da hepimizin hayatı ise biz o insanlara dokunmalıyız dedik ve yola çıktık. Anladık ki en güzel dokunma bu yoldu. Onlarla acımızı paylaştık güldük, ağladık sahnede. Biz kadınlar hep buyduk. Kendimizi oynuyoruz aslında.

Bundan sonra çalışmalarınızı nasıl ilerletmeyi düşünüyorsunuz?
Şiddet bu memleketin kanayan yarası. 1857’den 8 Mart’ı aldık ama 21.yüzyılda daha acısı var ve daha ağır bir kan akıyor. Aslında isteğimiz bunun için farkındalık yaratmak. O tarih, bize yol gösterdi ama süren acılar var. Bizim daha çok görevle, aşkla tüm kadınlara gidebilmek, bunu birazcık da olsa bir yerlere duyurabilmek; daha doğrusu yaşadığımız ‘erkek camiasına’ bile duyurabilmek bizim için kazançtır.

İlgili haberler
Bu sahne kadınların

Senaryodan, kostüme, dekora her şeyi kadınlar, kendi bütçeleriyle yapıyor. Kendi yazdıklarını oynuyo...

Sahne ile kadınların arasına örülen duvar un ufak...

Kadınlar sahneye daha en başında yasaklara rağmen çıktı. Sahne ile kadın arasına örülen duvar, Eliza...

100 kadın 100 replikle sahneye çıktı

Kadın tiyatrocuların Meclis sahnesinden indirilmesi skandalına karşı 100 kadın Kenter Tiyatrosunda s...