Sistematik sansür ve ‘Çocuk Dostu’ kitaplar
1093 kitabı ‘güvenli’ diye tanıtırsanız, diğer yüz binlercesini okuyan ya da okutanın her şeyden önce de yayımlayanların ne kadar tekinsiz bir alanda hareket ettiğini vurguluyorsunuzdur aslında.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, geçtiğimiz yıllarda “Ailelere rehberlik etmesi için” yayımladığı “Çocuk Dostu Kitap” listesini yeniden düzenledi. Artık ebeveyn ve eğitimcilere önerilen “bakanlık onaylı” çocuk kitaplarının hedef kitlesi 0-6 yaş grubu ile sınırlı değil. 0-18 yaşı kapsayan yeni liste 1093 eserden oluşuyor. İlk göze çarpan ve büyük tepki toplayan, listede yer alan dini içerikli yayınların ağırlığı. “Benim güzel kelimelerim-Elhamdüllilah”, “Subanallah Allah’ım”, “Küçük Sahabiler”, “Peygamberim ve Ben”, “Kur’andaki Hayvanlar Ara Bul”, “Minik Oruç Yıldızı”, “Dualarımı Öğreniyorum”, “Zehra’nın Hadis Günlüğü”, “Hikayelerle Çocuklara 40 Ayet” gibi daha adından, amacını ve içeriğini belli eden çok sayıda kitaba ek olarak, kapağının altında ne sakladığını hemen açık etmeyen nice eser var listede. Ancak kitapların yayınevlerini ve yazarlarını araştırdığınızda, bu kitapların çeşitli mecralarda nasıl tanıtıldıklarını baktığınızda ya da bizzat eseri incelediğinizde tablonun gerçek vahameti ortaya çıkıyor.

KUŞATMA ALTINDAYIZ

İslam ideolojisinin baskın olduğu ama onunla sınırlı olmayan yer yer şeriatçı yer yer milliyetçi, faşizan bir gericilik kuşatması altındayız. Çocuk ve gençlik de payını bundan fazlasıyla alıyor. ‘Çocuk Dostu’ kitap listesi, toplum mühendisliğini Diyanet ve tarikatlar aracılığıyla yürüten iktidarın, çocuk ve gençlik yayıncılığı üzerinde kurmaya çalıştığı tahakkümün bir yansıması ve genişletilmiş haliyle yeni bir hamlesi. Listeyi Bakanlığın, giderek sistematik bir karakter kazanan süregiden sansür uygulamalarının bir devamı ve tamamlayıcısı olarak değerlendirmek kesinlikle yanlış değil. Gün geçmiyor ki yeni bir çocuk ya da gençlik kitabı yasaklı ilan edilmesin. Bir yanda satışı engellenen, torbaya sokulan, muzır ya da zararlı ilan edilen çocuk kitaplarının kara listesi var, diğer yanda ‘güvenli’, ‘Çocuk Dostu’, ‘gönül rahatlığıyla okutulabilen’ gibi tanımlamalarla sunulan “bakanlık onaylı” kitapların listesi. Toplumu bölen, ayrıştıran dil burada da egemen. 1093 kitabı ‘güvenli’ diye tanıtırsanız, diğer yüz binlercesini okuyan ya da okutanın her şeyden önce de yayımlayanların ne kadar tekinsiz bir alanda hareket ettiğini vurguluyorsunuzdur aslında. Ayağınızı denk alın demek bu aynı zamanda. Bu iklimde yayınevlerinin, eser sahibi yazar, çizer ve çevirmenlerin, suya sabuna dokunmayan bir çocuk hikayesi üzerinde çalıştıklarında bile gönül rahatlığı içinde değil, diken üzerinde olmaları, dolayısıyla da bilinçli bilinçsiz otosansüre başvurmaları (üzücü ama) çok da şaşırtıcı sayılmaz. Artık çocuk kitapları kapaklarından gökkuşakları daha yayınevlerinin mutfağında siliniveriyor, çizerler bir çocuk karakterini herhangi bir cinsiyet kalıbı dışında sadece çocuk olarak (yani olduğu gibi) çizdikleri için hedef gösteriliyor, kimi yayınevleri (son örnekte Timaş) eser ve çizerinin arkasında durmak yerine saldırılara çanak tutan açıklamalar yapıyor. Hatta yazar bile aynı kaypak tutuma katılmaktan geri kalmıyor. Kısacası sansürcü baskılar sadece korkaklık değil alçaklık da üretiyor.

MEŞRULAŞTIRMA İŞLEVİ

Durum vahim! Listede, uluslararası çocuk edebiyatının şaheserlerinden olan “Charlie’nin Çikolata Fabrikası”, “Şeker Portakalı”, “Tom Sawyer” gibi dünya klasiklerinin ya da Türkiye’deki çağdaş çocuk edebiyatının önemli yazarlarından olan Aytül Akal, Behiç Ak, Sevim Ak, Şiirsel Taş, Süleyman Bulut, Doğan Günzdüz gibi isimlerin de yer alması bunu değiştirmiyor. Aksine izinleri sorulmadan belki de haberleri bile olmadan seçilip “Hayta ile Cemşit Hadis Öğreniyor” gibi kitapların yanına iliştirilen eserlerinin varlığı bu listeyi toplum nezdinde meşrulaştırma işlevi görüyor.

Sahi, tüm bu 1093 kitabı kim hangi kriterlerle seçmiş? Aile ve Sosyal Hizmet Bakanı Derya Yanık, yaptığı yazılı açıklamada, bunun için bakanlık bünyesinde 19 kişilik bir değerlendirme komisyonu oluşturduklarını, komisyonda çocuk gelişimci, psikolojik danışman, öğretmen, sosyal çalışmacı ve psikoloğun yer aldığını belirtti. Kısacası edebiyatla, yayıncılıkla ilgisi olmayan farklı disiplinlerden, mesleklerden ‘uzmanlar’ var ama çocuk ve gençlik edebiyatı alanından kimse yok. Ne bir yazarın, ne bir editörün, ne de bir kütüphanecinin adı geçiyor.

Liste oluşturulurken dikkate alındığı belirtilen kriterlere baktığımızda da tablo farklı değil. Çağdaş çocuk edebiyatını ya da kurgu dışı bilim yayıncılığını ilgilendiren herhangi bir kriteri aramak boşuna. Genelde sanatı, özelde edebiyatı daha da özelleştireceksek çocuk ve gençlik edebiyatını bağlayan, özgürlüğünü teminat altına alan “Evrensel insan (ve çocuk) hakları” bile anılmıyor. Halbuki çocuktan yana, ırkçılıktan, cinsiyetçilikten, ayrımcılıktan, şiddet ve istismardan arınmış yayıncılık yapmanız için Evrensel İnsan Hakları Beyanamesi’ni tanımanız ve ona uyma titizliği göstermeniz şart.

KUCAKLAYICI DEĞİL AYRIMCI
Bakanlığın onun yerine koyduğu “evrensel ahlak kuralları” ve “milli ve manevi değerler” gibi her tarafa çekilebilen, özellikle de gerici amaçları örtmek için kullanılan kriterlerin seçici, kucaklayıcı değil ayıklayıcı ve ayrımcı olduğu çok açık. Zaten Bakan Yanık da açıklamasında bu listeyi oluştururken bir seçim yaptıklarından değil öncelikle kitapları “Elemeden geçirdik”lerinden bahsediyor.
Son dönemde birbirinden antidemokratik gerekçelerle sansürlenen onca çocuk kitabı arasından sadece tek örnek vermek gerekirse, birçok dünya diline çevrilmiş, farklı farklı coğrafyalarda beğeniyle okunan, uluslararası saygınlığa sahip, ülkemizde de geniş kesimlerin sevgisini kazanmış Çıtır Çıtır Felsefe Dizisi’nin 7 kitabının bırakalım “Çocuk Dostu Kitaplar” listesine alınması, bakanlıkça muzır ve zararlı ilan edilmesi bile, “evrensel ahlak kuralları”ndan neyin anlaşıldığını göstermeye yeter.
Zaten “Çocuk Dostu” ifadesi, çocuk ve gençlik kitapları yayıncılığında yeri olan bir kavram niteliği taşımıyor. Ülkemizde yaşayan, farklı dine, etnik kimliğe, cinsiyete, ulusa ve toplumsal sınıfa mensup çocukları topyekün dışlayıp ayrıştıran; bilimsel düşünceyi ve sorgulayıcı okumayı hiçe sayan; bilim, sanat ve edebiyat kritelerinden hareket etmek yerine ahlak, milli ve manevi değer safsatalığına sığınan bir liste, okuma kültürüne hizmet etmek bir yana onu baltalar.
Üstelik ortaya kabak gibi çıkan bir ideolojik amaç var. “Dost” kılığına girip bebeklik çağından başlayarak çocukların damarlarına dinsel gericilik zehretmeye niyetlenen, ona kalkışan sistematik bir uygulamadan bahsetmek kesinlikle abartı olmaz. Devletin koruması altında bulunan çocukların yaşadığı tüm kurumlarda listedeki kitapların yer alacağına dair bakanlık açıklaması orta yerde duruyor. “Güvenli kitaplar” vurgusuyla ailelere, eğitimcilere, kütüphanecilere aba altından sopa gösteriliyor. Okutmak istediği kitabı özgürce seçen, seçmek isteyen herkes zan altında bırakılıyor.
LİSTE MANTIĞI REDDEDİLMELİDİR

Kısacası bu listeyi, çocuk ve gençlik kitaplarına yönelik sistematik sansürün bir devamı ve tamamlayıcısı olarak ele almak gerekiyor. Hal böyleyken çuvaldızı kendimize batırma, çocuk ve gençlik edebiyatına emek veren herkesin topyekün bir karşı duruş sergileme zamanı geldi de geçiyor. Gerçek ve kalıcı bir çözümün ilk adımı bu listeye karşı çıkmakla sınırlı olamaz, aksine liste mantığı topyekün reddedilmelidir.

Başta çocuk ve gençlik kitapları alanında faaliyet gösteren yayınevleri, okul listelerine alınmak için girdikleri rekabeti gözden geçirmelidir. Rekabetin yerini dayanışma almalıdır. Dün felsefe dizim bilmem hangi gerekçeyle okul listelerine alındı diye sevinirken, bugün sansürlendi diye dövünmek çok da tutarlı bir tutum sayılmaz. Keza bir yandan çocuk kitaplarına “Uzman pedagog görüşüyle hazırlandı” damgası basmak, öte yandan eserim yine bir uzman pedagoğun oyuyla sansürlendi diye şaşırmak da öyle.

Sansüre karşı, çocuk edebiyatının edebiyatla ilgisi olmayan “uzmanlar” tarafından değerlendirmeye tabi tutulmasına karşı, okullarda belli eserlerin milli eğitimin demek oluyor ki devletin denetiminde sınıf bazında zorla okutulmasına karşı ses çıkarmak için ucun bize değmesini beklemekten ve herhangi bir listeye girmek için can ya da takla atmaktan vazgeçilmelidir. Sansüre hayır demek, bu söze gerçek bir güç ve içerik kazandırmanın yolu, içinde olalım olmayalım sansürcü listeleri reddetmekten geçiyor.

Görsel: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı internet

İlgili haberler
‘Farklı bir çocukluk kültürü için çocuk kitaplarıy...

Çocuklar için harika kitap önerilerimiz var. Çocuklara rehberlik eden, onlara düş kurması için alan...

Çocuk kitaplarıyla tanışmak

Yarı yıl tatili devam ediyor. Tatilin son haftasına girilmişken hâlâ kitap seçmekte ve okumakta zorl...

GÜNÜN KÜTÜPHANESİ: Sovyetlerin çocuk kitaplarından...

Princeton Üniversitesi SSCB’nin ilk yıllarından (1917-1953) çocuk kitaplarından oluşan çevrimiçi bir...