Turizm işçisi kadınlar kayıtsız, sigortasız, örgütsüz
Turizm sektöründe birçok kadın kayıtsız ve güvencesiz bir şekilde çalışıyor. Sigortasız bir şekilde çalışan turizm işçisi kadınlar, doğum izni gibi en temel haklarından bile mahrum kalıyor.

Türkiye’de 2025 yılı itibarıyla turizm iş kolunda ücretli çalışan sayısı, yaklaşık 1.4 milyon seviyesine ulaşmıştır. Bu rakamın yüzde 40’ı kadınlardan oluşuyor. Ancak bu alanda faaliyet gösteren sendikalar ve turizm işçileri bu iş kolunda birçok kadının kayıtsız çalıştığını ve çalışan kadın sayısının daha fazla olduğunu vurguluyor.

Kayıtsızlık ve güvencesiz çalışma koşulları turizm iş kolunun en belirgin özelliklerinden biriyken örgütlülük oranının düşük olması bu iş kolunda çalışan işçilerin hak gasbına uğramasını açık hale getiriyor. DİSKAR verilerine göre, turizm iş kolunda sendikalaşma oranı yalnızca yüzde 3.5 civarındadır.

Hak gaspları özellikle kadınlar açısından daha fazla baskı ve saldırıya daha açık hale gelmesiyle sonuçlanıyor.

Kadınlar vitrin gibi kullanılıyor
26 yaşında Antalya’da ünlü bir acente şirketinin taşeron firmasında çalışan Başak, lise yıllarından itibaren turizm iş kolunun farklı alanlarında çalıştığını ifade ediyor. Taşeronda çalıştıkları için daha az maaş aldıklarını anlatan Başak, turizmin farklı alanlarında özellikle ücret eşitsizliğinin yaygın olduğunu ifade ediyor: “Ücret eşitsizliği özellikle kadınlar açısından çok daha belirgin. Kadınlar erkeklere göre daha fazla çalıştırılıp daha az maaş alıyor. Dışarıda çok fazla işsiz var ve patronlar bunu kullanarak baskıyı arttırıyorlar.”
Başak ilk eğitim yıllarından itibaren bu iş kolunda kadınların bedeni üzerinden baskılandığını vurguluyor: “İlk günden itibaren giyim kuşam açısından kadınlara ayrı bir baskı var. Sürekli makyajlı olmanız gerekir, sürekli gülümsemeniz gerekir ve sürekli bakımlı olmanız gerekir. Bu hem eğitimlerde anlatılıyor hem iş yerlerinde bu kadınlardan bekleniyor. Kadınlar adeta vitrin gibi kullanılıyor.”
‘Müşteri hep haklı’ cümlesi tacizi meşrulaştırıyor
Başak’ın vurguladığı diğer önemli mesele ise kadınların hem patronlar hem müşteriler tarafından tacize, şiddete ve hatta tecavüze yaygın biçimde uğramasıdır: “Patronlar sürekli ‘müşteri hep haklı’ cümlesiyle özellikle kadınların uğradıkları şiddetin, tacizin üstünü kapatmaya çalışıyor ve meşrulaştırıyor. Keza güvencesiz bir iş kolunda çalışmak demek patronun da sizi çok rahat taciz etmesinin önünü açıyor. Çünkü ses çıkarırsan işinden olursun. Denetleme veya yaptırım uygulayacak mekanizmalar da olmadığı için bu şiddet ve taciz döngüsü kadınlar için sürekli devam ediyor”
Örgütsüzlük ve hak gaspları had safhada

Turizm iş kolunda birçok sorunun kadınlar açısından yumak haline dönüşmesi bu alanın örgütsüz olmasıyla paralel bir şekilde ilerliyor.

Konuştuğumuz DİSK’e bağlı Dev Turizm İş Sendikası Kadın Daire Başkanı Ayşegül Korkutan 2025 yılı temmuz ayı itibarıyla sendikanın toplam üye sayısının 1744 kişi olduğunu ve bu sayının yüzde 29’unun kadın olduğunu ifade ediyor.

Turizm işçisi kadınların sorunlarını biraz daha derinleştirerek anlatan Korkutan şunları ifade etti: Turizm sektörü, kayıt dışı çalışmanın, kadın işçiliğinin, göçmen işçiliğin, stajyer işçiliğin, mevsimlik işçiliğin, esnek istihdam modellerinin oldukça yoğun olduğu bir iş kolu. Dolayısıyla, bu tablodan da anlaşılacağı üzere sektörde emek sömürüsü oranı çok yüksek.

“Turizm sektöründe cinsiyetçi iş bölümü göze batar bir biçimde yaşanıyor.” diyen Korkutan, “Kadınların ev içindeki yeniden üretim sürecinde üstlendikleri roller neyse, turizm işçisi kadınlara çalışma hayatından yüklenen roller de benzer nitelikte. Bu anlamda turizm işçisi kadınlar sektörde ağırlıklı olarak temizlikçi, bulaşıkçı, servis elemanı, kat görevlisi olarak çalıştırılıyor” diyor.

Dev Turizm İş Sendikası Kadın Daire Başkanı Ayşegül Korkutan

Eşitsiz ücret, sigortasız, kıdemsiz çalışma

“Sektördeki kadınlara yüksek vasıf gerektirmeyen işler düştüğünden, aldıkları ücretler de o oranda daha düşük oluyor” diyen Korkutan, sektörde çalışan kadınların bir erkekle aynı işi yapsalar bile, genellikle erkeklere göre daha düşük ücret aldıklarının altını çiziyor.

“Turizm işçisi kadınlar yüksek vasıf gerektirmeyen işlerde çalıştırıldıklarından, aynı zamanda en çabuk vazgeçilebilen iş gücü durumundalar. Örneğin, sezon bittiğinde ya da iş hacmi bir biçimde daraldığında ilk işsiz kalanlar arasındadır kadın işçiler” diyen Korkutan bu koşulların işçi kadınlar için sigorta, kıdem tazminatı, izin, emeklilik gibi temel haklardan mahrum kaldığı anlamına geldiğini ifade ediyor.

İşçi kadınlar doğum iznini bile kullanamıyor

“Doğum izni, kreş gibi haklar da çoğu zaman turizm işçisi kadınlara tanınmıyor ve bu durum sektörde normalleştiriliyor” diye vurgulayan Korkutan, “Mobbing, cinsel taciz, turizm işçisi kadınların sıklıkla yaşadıkları sorunlar” diyor.

Korkutan, “Cinsiyetçi iş bölümü, turizm sektöründe çok baskın. Sömürünün yoğun olduğu turizm sektöründe erkek işçilerin zar zor eriştiği sosyal haklar kadın işçilere çok daha uzak” diye ekliyor.

10 gün çalışma, 1 gün izin yasasına da değinen Korkutan, “Bu gelişme patronların ihtiyaç duyduğu hallerde ‘turizm işçilerinin dinlenmeden, nefes almadan çalıştırılması’ anlamına geliyor. Artık işçiler 6 gün çalışıp 1 gün dinlenmek yerine, 10 gün aralıksız çalışıp 1 gün dinlenebilecek. Bu yasal değişiklik, işçilerin en temel haklarından biri olan ve Anayasal güvence altına alınan dinlenme hakkını ortadan kaldırıyor.”

Bakan patron olunca, işçi değil patronun yüzü güler

“Elbette bu düzenlemeyle sektörde yine turizm patronlarının yüzü gülüyor. Ülkede bir turizm patronunun Turizm Bakanlığı koltuğunda oturduğunu unutmamak lazım” diye ekleyen Korkutan, “Turizm işçisi kadınları uzun çalışma saatleri zaten son derece zorluyordu. Yeni düzenlemeyle tablo kadın işçiler için daha ağırlaşacak” diye vurguluyor.

Hak gasbının yaygınlaşmasının ana nedenlerinden birinin de bu iş kolunun örgütsüz olmasıyla ilgili olduğuna dair konuştuğumuz Korkutan, “Turizm sektörü, sendikal örgütlenme düzeyi açısından 20 iş kolu içerisinde 19. sırada. Yani turizm işçileri örgütsüz ve dolayısıyla savunmasız. Esnek istihdam modelleri, kayıt dışı çalıştırma, stajyer çalıştırma, mevsimlik işçilik gibi durumlar, geleneksel sendikal örgütlenmeyi genel olarak zorlayıcı faktörler. Hele kadın işçiler söz konusu olduğundan bu faktörlerin ağırlığı daha da artıyor” diyor.

'Kadın işçilerin sorunları, örgütlü oldukça görünür olacak'

Örgütlenme zorluklarının birinin de bu alandaki sendikaların kadınların özgün sorunlarına yönelmemesi olduğunu vurgulayan Korkutan, “Elbette kadın mücadelesinin kazanımları sendikal mücadele alanına da yansıyor, yeninin ipuçları beliriyor. Biz sendikamızda bu konuda önemli tartışmalar yürütüyoruz, sahada çeşitli denemeler yapıyoruz” dedi ve kadın işçilerin sendika yönetimlerinde ve sendikaların çeşitli organlarında etkin rol almalarının, sendikaların kadınların sorunlarına eğilmesinin de yolunu açacağını vurguladı. 

Fotoğraf: Pexels