Şan, şöhret, para istismarı aklar mı?
Taciz, istismar, şiddet silsilesine karşı her türlü örtbasa rağmen kadınların, sadece bu suçlara değil sisteme karşı mücadelesini anlatan bir belgesel Jeffrey Epstein: Korkunç Zengin.

Şan, şöhret, unvan, para, güç, mevkii… Kişinin arkasına, yanına, yöresine aldığı tüm bu güçler; taciz, istismar, cinsel saldırı gibi kadına yönelik suçları örtmeye yeter mi? “Yetmez, çünkü kadınlar buna izin vermeyecek” dedirten bir hikâye, bir belgesel: “Jeffrey Epstein: Korkunç Zengin”. 

Gerçek yaşamların ekrana yansıtıldığı, mağdurların sesini duyurduğu; sessiz kalmamanın ve mücadelenin karşılarındaki korkunç güce rağmen kadınlar tarafından nasıl örüldüğünün kanıtı nitelikte bir yapım Jeffrey Epstein: Korkunç Zengin. Türlü yolsuzluk ve şantajlarla, kara para aklamalarla edindiği zenginliğin gücünü çocuklar ve kadınlar üzerinde bir tahakküme dönüştüren, fuhuş tedarik zincirinin ufacık bir parçası karşılaştığımız, ancak büyük de bir faş edilme hali de karşımızdaki. Sadece kişi değil bir sistemle, devletle birlikte erkek güç odağının nasıl el el, iç içe kadınların ve çocukların hayatını cehenneme çevirdiğinin en çıplak hali izlediğimiz…

GÜCÜNÜ ÇOCUKLARI İSTİSMAR ETMEK İÇİN KULLANDI

Belgeselin odak konusu neredeyse her ünlü, büyük, zengin adamlarla bir fotoğraf karesinde karşımıza çıkan, dostluklarını ve ilişkilerini gördüğümüz zengin bir finansçı ve sosyete Jeffrey Epstein’ın bu zenginliğini ve gücünü yaşları 12’den başlayan yüzlerce çocuğu cinsel istismara maruz bırakması ve hatta fuhşa zorlamasını mevzu bahis ediyor. Ortaya yıllarca (neredeyse 20 yıldan fazladır) verilen bir hukuk mücadelesinin adaletsizlik duvarına nasıl tosladığını, bir rüya ülkesi olan ABD’de Trump’tan, meşhur avukat Alan Deshowitz’e, cinsel suçlardan hüküm giyen büyük film yapımcısı Harvey Weinstein’dan, York dükü Prens Andrew’a kadar faillerin sıralandığı yelpazede istismarlar silsilesine şahit oluyoruz. Mağdurların her vurucu anlatımı, yaşamlarında Epstein’in bıraktığı izler, adalet arayışında karşılaştığı engeller, susturmalar bir yana, bu tehditlere karşı kadınların sessiz kalma yolunu seçmeyerek mücadelesine devam etme azminin gücünü, muazzamlığını görüyoruz.


BÜYÜK İSİMLER, BÜYÜK PARALAR, ÇOCUK İSTİSMARI SİLSİLESİ…
Belgeselin ilk sekansında yargılanan Epstein’ın sorulara verdiği cevaplarda ‘adalete ve kanunlara’ sığınmasını, aynı zamanda köşeye sıkışmasını görüyoruz. Fuhşa teşvik ve çocuk istismarı suçlamalarını yanıtsız bırakan Epstein’ın o masaya kolay oturtulmadığını belgeselin devamında ince ince görme fırsatımız oluyor. 4 bölümden oluşan mini belgesel serisi, sırayla mağdurlarla görüşerek yaşadıklarını anlatmasını istiyor. Olaylar 1995 ve 2006 arasında geçtiği için o çocuklar şimdi konuşacak gücü kendinde bulabilen erişkin kadınlar artık. Epstein, ülkenin en büyük güçlerinden biri, öyle ki tüm yaptıkları yıllarca ört bas edilebiliyor, çok güçlü ve karşısına çıkan her bir sorunu paramparça edebiliyor. Olayı ilk bir “sosyete” haberi yapmak isteyen Vicky Ward adlı kadın gazeteci açığa çıkaranlardan oluyor, bir şirket haberi için giriştiği işte bir kaynağa ulaşıyor ve haber bambaşka bir hal alıyor. Karşılaştığı taciz hikayesinin buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu çok geçmeden fark ediyor ve istismara maruz kalan bir kadın ve kız kardeşiyle iletişim kuruyor. Olayın haberini bile yapamadan Epstein tarafından engelleniyor. Bu kadınların daha önce şikayette bulunduğu FBI’ın da sorunu görmezden geldiğini anlıyoruz bu ilk olayda. New York’tan Paris’e, Florida’ya kadar dünyanın birçok yerinde, bu istismarları planlı programlı gerçekleştiriyor Epstein. Hatta gözlerden ırak, izole bir ada bile alıyor bu suçları daha da rahat gerçekleştirmek için. En uğrak yeri ise Palm Beach oluyor. Palm Beach ülkenin zenginlerinin oturduğu, kimsenin kimseye karışmadığı ‘nezih’ bir yer. Burayı anakaraya bağlayan köprünün öte tarafında ise işçi sınıfı ve yoksul kesim yaşıyor. O köprüden defalarca istismar ettiği diğer çocukları da aracı ederek kendisine çektiği işçi sınıfının çocuklarının istismar edilmek üzere bu ‘nezih’ alana getirildiğini öğreniyoruz. Epstein gücünü ve zenginliğini çok kurnazca kullanıyor ve yoksul çocukları ve geçmişinde istismar travması olan genç kızları hedef alıyor. “Masaj karşılığı 200 dolar alacaksınız” diyerek eve getirttiği yüzlerce çocuğa cinsel istismarda bulunuyor ve komşuların “Bu eve çok fazla çocuk giriyor” diyerek şüphelenmesi ve polis merkezine yaptıkları şikayet sonrası Epstein’in ipliği yavaş yavaş pazara çıkmaya başlıyor. Uzun takip ve mağdurlarla görüşme, kanıt toplamanın ardından FBI’ya devrediliyor olay ve suçlamalar başlıyor. Ancak yüzlerce mağdur Epstein’in gücünden ve tehditlerinden korktukları için çok azı konuşmaya ikna oluyor. Bu süreçte mağdurlara dönük baskı ve tehditler her gün sürüyor. Hukuk garabeti ise bu noktadan sonra başlıyor.

Epstein’in istismara maruz bıraktığı ressam Maria Farmer tüm bu istismar zincirini tuvale taşıdı…

FAİLDEN YANA ADALETİ KARŞISINA ALAN KADINLAR...

2008 yılında görülen dava öncesi Epstein, dönemin savcısı Alexander Acosta ile gizli bir pazarlık masasına oturuyor ve Mağdur Hakları Bildirgesi ihlal edilerek, sadece fuhuş suçundan ceza alması sağlanıyor. Çocuk istismarı ve çocukları fuhşa teşvik suçu, kılıfına uydurularak örtbas ediliyor. Epstein yalnızca 18 ay hapis cezası alıyor ve üstüne bir de dokunulmazlık kararı çıkarılıyor. En ayrıcalıklı cezaevinde bir otelde kalmak gibi geçirdiği günlerde çalışma hakkı dolayısıyla da gündüzleri 12 saat dışarıda olabiliyor. Epstein’e verilen, cezadan çok ödül oluyor ve şartlı tahliye ile erkenden serbest bırakılıyor. Şartlı tahliye kurallarına uymadığı kanıtlansa da hiçbir şey yapılmıyor çünkü o çok güçlü biri! Arkasında yargı ve sayısız devlet gücü ve paraları var multimilyarderin. Mağdurlar ise karşılaştığı adaletsizlik karşısında hüsrana uğruyor. Yıllar ve bu yıllarda yargının ön ayak olmasıyla istismarla ve suçun özgürlüğü sürüyor… Daha önceki röportajlarında Epstein’den “O da benim gibi güzel kadınlardan hoşlanıyor. Çoğu da genç sayılacak yaşlarda” diyen Trump ABD başkanı oluyor bu sırada. İlk işlerinden biri ise Epstein’i aklayan Acosta’yı çalışma bakanı yapmak oluyor. 2017 yılında “me too” akımının ülkeyi çalkalamasıyla birlikte bir yazı dizisi hazırlıyor gazeteci Julie K. Brown ve Epstein’in yargılanmasını, Acosta’nın bu davanın savcısı olduğunu ve pazarlık iddialarını hatırlatıyor. Dava tekrar ilgi çekiyor ve yargıç Marra, Mağdur Hakları Bildirgesinin bu kararla ihlal edildiğine dair karar çıkarıyor, böylelikle yeniden soruşturma açılıyor Epstein hakkında. Kamuoyu baskısı sonrası Acosta görevinden istifa etmek zorunda kalıyor. Dava günü mağdur kadınlar birlik olup birçok farklı kentten New York’a davada yüzleşmeye geliyor. Akabinde yıllara varan mücadele nihayetinde sonuçlanıyor ve Epstein tutuklanıyor. Zenginliğinin kendisini kurtaramayacağı bir cezaevine gidiyor. Bir ay sonra ise şaibeli bir şekilde intihar ettiği medyada gündem oluyor. Epstein’in intiharı birçok farklı teoriyi beraberinde getiriyor mağdurlar arasında Prens Andrew ve başkaca ünlü isimlerinde bu istismarları gerçekleştirdiği söyleniyor, Epstein’in şantajlarla insanları yanında tuttuğunu bilen kamuoyu diğer suçluları ele vermemek için susturulduğunu gündem ediyor… Geride kalan mağdurlardan kimi ise diğer isimlerin de ceza alması için mücadeleyi sürdüreceklerini söylüyor.

Kadınların diğer kadınlara güç olabilecek birkaç sözü ise şöyle: “Bu tür olaylar yaşadığımızda utanmamamız gerekiyor, olanlar hakkında konuşmak, bunları içine atmayıp diğer mağdurlardan destek almak iyileşme yolunda büyük bir adım”, “Mağdurlar yalnız olmadığını bilirse sessizliği kırabilir, birlikten kuvvet doğuyor…”

Görseller: Netflix 


İlgili haberler
GÜNÜN DİZİSİ: Unbelievable

Genç bir kadının tecavüze uğradığına dair yalan söylemekle suçlanmasından yıllar sonra iki kadın ded...

GÜNÜN DİZİSİ: Gilmore Girls

Hayali Stars Hollow kasabasının sakinleri eşliğinde arkadaşlık, aile ve hayat üzerine bir yapım olan...

GÜNÜN DİZİSİ: The Queen's Gambit

Satranç severler buraya! Satrancın sadece erkeklere has bir oyun olmadığını gösteren şöyle cevap nit...