Otur şöyle, seyret hayatını
Ömrümüze bulaşan zehri yıkıyor “Kamçılanma Mesafesi”. Uzunbay’ın karakterleriyle, bu zehri yıkamak için karşılaşıyoruz. Kadınlar sesleniyor. Bu zehri yıkamak için biz de bu sese eşlik ediyoruz.

Zeynep Uzunbay’ın Manos Kitap’tan elimize, gözümüze, yüreğimize ulaşan “Kamçılanma Mesafesi” kitabı; kadınların öykülerini kendi sesleriyle anlatıyor. Kitapta yer alan “Yalan mı?” öyküsündeki Şaziye’nin dediği gibi “Otur şüle, seyret ayatını” diye fısıldıyor kulağımıza her bir öykü. Öykülerdeki kadınlar, şöyle bir oturup hayatlarını seyrediyor. Bu seyre okuyucuyu da dahil ediyorlar. “Anlatılan senin hikayendir” şiarını akla düşüren bu seyir, karakterlerle bir özdeşime sürüklüyor bizi. Bir kız kardeşliği de ilmek ilmek örüyor ve çözüyor “Kamçılanma Mesafesi”. Yalnızca okuyucu ve yazar, okuyucu ve karakterler arasında da değil bu kız kardeşlik. Farklı öykülerdeki kadınların birbirini seyri, birbirine tanıklığı da kitabın kendi içinde bir eşliği yansıttığını görmemize olanak sunuyor. Yaşantılara ve hislere kavuşan bir dostluk kuruluyor kitap ile aramızda.
Her bir kadın ve her bir öykü tekil bir sesten, özgün bir tınıdan, omuz omuza bir toplama; birlikteliğe yürüyor. Bu kadınlar kendi öyküleri içinde bir teklikle yürüseler bile hissediyoruz: Asla yalnız yürümüyorlar. Bir otobüste, bir hastanede, bir vapurda, herhangi bir yerde; adımlar, sesler, yüzler yalnız değil. “Kamçılanma Mesafesi” karşılaşmaların da seyrini ve tanıklığa açtığı alanı, verdiği müsaadeyi anlatıyor.

Uzunbay, söylettiği karakterleri kendi sesiyle bastırmıyor. Her kadın kendi özgünlüğüyle, diliyle, nefesiyle kulağımıza misafir. Kimi zaman küfür kıyamet, kimi zaman hasretle dinginlik. Kendi yaşamını, hissini, hareketini, en temeldeyse varlığını seyreden bu kadınlar; aynı zamanda kendilerinin tanığı. Seyirsiz bir tanıklık değil elbette. Okuyucuyu da kendi seyrine ve kendine tanık olmaya yöneltiyor. Yani yaşantının, duygunun, kursağın, düğümün ve çözülüşün, varlığın ve hakkın tanığı ediyor.
“Ömrümüze bulaşan zehri, kalemle yıkadım. Sorsalar ne zaman, ben o zaman başladım gözümün değdiği her şeyle konuşmaya. Duvardaki fotoğrafla, demlediğim çayla…”
Ömrümüze bulaşan zehri yıkıyor “Kamçılanma Mesafesi”. Uzunbay’ın karakterleriyle, bu zehri yıkamak için karşılaşıyoruz. Karşılaşmalar, bilinç akışı monologlarıyla bizi karşılıyor. Kadınlar sesleniyor. Bu zehri yıkamak için biz de bu sese eşlik ediyoruz.
Eşlik ve kız kardeşliğin, seyirlik ve tanıklığın göze, kulağa, yüreğe değen kıymetine şükran.

İlgili haberler
Kız çocukları için cinsiyetçi izleri aşan bir kita...

Amerikalı Psikolog Stephanie Tabashneck hazırladığı boyama kitabıyla kız ve oğlan çocuklarına yöneli...

Çerçeveli bir fotoğraftan Kimseye Söylemedim’e

“Bizleri acıtan ve büyüten anıların içine yoksulluğun rengi kaçık kıyafetlerini, burunları camlarda...

GÜNÜN KİTABI: Öncü Kadınlar

26 Ağustos 1920’de Amerika’da kadınlar ilk kez oy kullandı. Kadınların oy hakkı mücadelesini konu al...