BİR KİTAP: Rezil İnsanların Yaşamı
'Şimdi bu köydeki rezil insanlar kimler? Muhtar mı? O sadece bir hane. Yüzde kırk mı? Onlar şakşakçı... Peki yüzde altmışa ne demeli? Gönüllü kulluk yapanlar, sözde hayırcılar, özde teslimiyetçiler..'

Aman sus! Yerin kulağı var, sonra bir duyan olur, başıma dert açar. Ya da neme lazım, sorunsuz yaşıyoruz işte, durup dururken kendimi fişletemem, mahpuslarda yatamam. Felsefesi ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın.’ olan benzer söylemleri duymuşsunuzdur. Çünkü herkes aykırı söylemlerde bulunanların dört duvar arasında tutulduğunu, toplum tarafından unutturulduğunu bilir. Sistem, iktidar hükmettiği toplumlardan ‘normal’ standartlarda davranış ister; ‘normaller toplumu’nun dışına çıkanları ise anormal, hasta, deli, sapık, aptal ve terörist olarak teşhis eder.

Michel Foucault’un tamamlanmamış projesi Rezil İnsanların Yaşamı ile kitap yolculuğumuz rezil insanı tanımlamaya. Onları bularak, hesap sormaya. Öyle ya yeryüzünde savaşlar, çocuk ölümleri, vahşet, şiddet, talan, yağma, kaos, alavere dalavere var ise; adalet, eşitlik, paylaşım, kardeşlik, empati yok ise kuşkusuz ki işin içinde rezil insanların parmağı vardır tespiti çok da fazla öznel bir yargı olmasa gerek. Yazarın rezil insanlar tanımlamasını daha yakından anlamak için gelin kitapta olmayan bir kurgu kuralım.

KİM BU REZİL İNSANLAR?

Yüz hanelik bir köy düşünelim. Bu köyü yöneten bir de muhtar olsun. Muhtar dediysem sıradan muhtar değil; astığı astık, kestiği kestik, yani tam yetkiyle donanmış. O yat dediğinde insanlar yatıyor, kalk dediğinde kalkıyor. Köylülerin ne yiyeceğine ne giyineceğine, kaç çocuk ve ne zaman yapacağına o karar veriyor. Köyde herkes muhtar ve ailesi için çalışıyor. Köyün yüzde kırkı memnun durumundan çünkü onlara muhtar göz kırpıyor, sofrasındaki artıkları dağıtıyor. Yüzde altmış rahatsız fakat ses çıkaramıyor. Yetti artık diyerek isyan edenler kümese kilitletilerek unutturuluyor. Birileri muhtarı değiştirelim deyince yüzde kırk muhtara sıkı sıkı sarılıyor, ölürüz de senden vazgeçmeyiz diyor. Şimdi bu köydeki rezil insanlar kimler? Muhtar mı? O sadece bir hane. Yüzde kırk mı? Onlar şakşakçı, artıktan nemalananlar. Peki yüzde altmışa ne demeli? Gönüllü kulluk yapanlar, sözde hayırcılar, özde teslimiyetçiler, sessizler…

Yazar, eserde zayıf insanları, iktidar tarafından fişlenirim kaygısıyla susan insanları sorgular. İktidarlar sisteme karşı duranı tecrit edip özgürlüğünü kısıtlamakla yetinmez, aynı zamanda onları unutturarak, ötekileştirilerek toplum tarafından da cezalandırılmalarını sağlar.  İktidarlar varlıklarını sürdürmek için insanları kontrol altında tutmak ister. Bu nedene fişler, gözetler, zavallı insanların zayıf yanlarından yararlanmak için onları kayıt altına alır. Sistem teknolojinin gelişmesiyle algoritmalar, sosyal medya araçları, yüz tarama, yapay zekayı ve benzer uygulamaları kullanarak alanını genişletir. Toplumu oluşturan bireyleri benzer düşünmeye teşvik eder. Aykırı düşüncelerin yaygınlaşmasını engellemek için onları cezalandırarak toplumun gözünü korkutur. Güncelleştirirsek milyonlar tarafından sahiplenilen Gezi Direnişinin faturasının birkaç insana çıkarılması gibi.

Yazar, okuyucuya asıl kötü olanın susmak olduğunu, onurlu davranışın ise direngenlikten geçtiğini anımsatır.

Yazarın daha fazla iradeye dayanan “İktidar mekanizmaları kimi zaman bizim sayemizde, bizim davetimizle, rızamızla, bizim yakarışımızla, bizim iş birliğimizle gelir ve bizi kendisine entegre “-eder.” şeklindeki iktidar tanımlaması emek, sermaye çelişkisini, sınıflar mücadelesini küçümsemesi diyalektik materyalizm açısından tartışılmaya muhtaçtır. Edilgen sürü psikolojisi açısından ise metin, güncelleştirilerek tartışılabilir, yeniden yorumlanabilir.

Fotoğraf: Kitap kapağı

İlgili haberler
Bir kitap: Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev

Fransız yazar, hukukçu Etienne de La Boetie, Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’de modern devleti masaya...

Bir kitap: Bitmeyen Kavga

Yazarın, mücadele, sömürü, emek, ölüm, dayanışma, dönüşüm, yoldaşlık temalarına da yer verdiği eser...

Bir kitap: İnsan Neyle Yaşar?

Tolstoy, İnsan Neyle Yaşar eserinde yüz yıllardır insanlığa öğütlenen sevgi, inanç, azla yetinme, şü...