MEKTUP
Kardelen Mahallesi Ekmek ve Gül okuru olarak bir kahvaltı ile bir araya gelen kadınlar, ‘Birlik ve beraberliğimizi artırarak görüşmelerimize devam edeceğiz’ diyor.
‘6 saat ders 5 saate indirilebilir. Bir ders saati 30 dakika olabilir. Müfredat seyreltilebilir. Hijyen için yeterli malzeme ve personel sağlanabilir. Ücretsiz ve düzenli tarama yapılabilir.’
Ev kiralarının duduk uçuklatan fiyatlara çıktığı, ev tutsan eşya bulamadığın bir zamanda Ebrar ve arkadaşı, komşularının dayanışmasıyla ev kurabilmiş oldukları için kendilerini şanslı hissediyor.
‘Utanmasalar fabrikaların soyunma odalarına ve tuvaletlere kamera koyacaklar. Kadın işçilerin üçü beşi bir araya gelince hemen sorguya çekilir gibi muamelelere maruz kalıyorlar.’
Malatya’da yaşayan ataması yapılmayan bir öğretmen yazdığı mektupta, okuyup mesleğini icra edememenin kendinde yarattığı psikolojiyi anlatıyor.
İşten dönerken o yorgunluğun üzerine en az 3-4 markete bakıyorum hangisinde daha ucuza ürün bulurum diye. Hafta içi nerede daha ucuz domates varsa oraya gidiyorum, çalışmadığım gün de sos yapıyorum.
‘Online eğitim yüz yüze gibi olmuyor, kesinlikle öğretmenle göz teması olmadan olmuyor. Şefkatle başlarına dokunan bir el olmadan olmuyor. Ekran başında doğru yanlış öğrenilmiyor.’
‘Ara ara kilomla ilgili sorunlar yaşadım. Kimi zaman diyetler yaptım. Sanki kadınlar hep zayıf olmak zorunda, güzel kadın, belli fiziksel ölçülere sahip kadınmış gibi düşünülmekte.’
Çocuğunu okula yazdırmaya gelen bir veli ‘Benim param yok ben bu parayı ödeyemem’ dediği için okul müdüründen aldığı cevap ‘Bir 100 TL’niz yok mu ne yiyip içiyorsunuz?’…
İyi niyet dileklerine ve temennilere karnımız tok diyen eğitim emekçileri, okulların açık tutulması ve eğitim öğretimin devam etmesini isterken tedbir ve şeffaflık bekliyor.
İşten atılan bir Xiaomi Salcomp işçisi yazdı: Biz işçiler sesimizi duyurup haksızlığa ve baskılara dur demek istiyoruz. Bunun için de kararlıyız, mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz.
Ben toplumun gözünde dul bir kadınım ve bir oğlan çocuğunu ne kadar iyi yetiştirebilirdim? Onu yaparsam elalem ne der, bunu söylersem elalem ne der...
Eğitim de böyle farklı fırsatlar olması, eşitsizliği getiriyor. Biz de ekonomik olarak özel okula gönderecek durumda değiliz aslında ama devlet okulunda da az para ödenmiyor, özel okula denk geliyor..
Yarı zamanlı eğitim nedeniyle çocuğunu özel okula gönderen kamu emekçisi bir kadın, çalışan anne babalar olarak gerekli gerekli önlemlerin alınarak bir an önce okulların açılmasını istiyor.
‘Merkezi görüşmelerden bir umudum yok ama işyerinde bu yıl sona erecek toplu sözleşmenin yeni görüşmeleri için hepimizin birlikte davranması gerektiğine inanıyorum. Bunu işyerimizde başarabiliriz.’
Akınalbella Terlik fabrikasında işten atıldığı için direnişte olan Aydın Göçmen’i direnişte yalnız bırakmayan eşi Cennet Göçmen yazdı.
Manavgat’ta 5 yıldızlı otelin sahibi tarafından tacize maruz kaldığını söyleyen otel çalışanı kadın: “Olayın gerçekleştiği günden bu yana hiç susmadım. Taciz kadının ayıbı değil, tacizcinin ayıbıdır.”
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği'ne, mahalleden bir esnafın yönlendirmesiyle gelen, zorluklarını paylaşan ve kadınların dayanışmasıyla güçlenen Ç.K.'den mektup var...
Sultangazi’den işçi Mevhibe Akdeniz, işyerlerinde yaşanan tacizi anlattı: ‘Bu atölyede tek iyi bir şey varsa o da kadınların birbirini sahiplenmesi, burada kadın kadının yurdu…’
Aslında tek istediğimiz uzun yıllar emek verip eğitimini aldığımız bölümlerle ilgili işler yapmak, çalışma koşullarının yaşamımızı, sağlığımızı etkilemeyecek şekilde olması.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.