MEKTUP

‘Evliliğimiz boyunca maddi-manevi hor görülen, sömürülen, evlenirken mecbur bırakılan, boşanırken tehdit edilen, öldürülen, korkutulan, nafaka adı altında yoksulluğa mahkûm edilen kadınlarız…’

‘İki çocuk okutuyorum, ev kira ve asgari ücretle çalışıyorum, bu şartlarda nasıl geçinebileceksek? Nafaka verildi. İki çocuğa 500 TL uygun gördüler. Tabii onu da alamıyorum. Ödemiyor.’

‘5 kişi başlayıp bugün binlerce insanı bir araya getiren Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği siz-lerle gurur duyuyorum daha da çoğalacağımız nice yıllarımız olsun.’

Nazlı, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğiyle tanıştıktan sonra yaşadığı değişimi Ekmek ve Gül’e yazdığı mektupla anlattı: ‘Mücadelenin içinde olmak bana kendimi hatırlattı.’

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’ndeki dayanışma ağının bir parçası olan ekmek dağıtımı da kadınların çare arayışının bir durağı oluyor.

Öğretmen odalarından tepkiler yükseliyor: Artan döviz kurları, uzmanlık, başöğretmenlik sınavları…

Artık öğrenci değilim, mezun oldum ama hâlâ yarı zamanlı şekilde çalışmak zorunda kalıyorum. Bu işten başka çarem de olmadığı için kabul ettim.

İzmir’den bir Ekmek ve Gül okuru, yakılarak öldürülen üç Suriyeli gencin ardından yazdı…

Türkiye’de 2016 yılından beri uygulamaya devam ediyor. karanlıkta okula ve işe tedirgin giden kadınlar ve çocuklar durumdan muzdarip: Sinirliyiz, dikkatimiz dağınık, odaklanamıyoruz.

‘Belediyelere seslenmek istiyorum; insan olmak, vicdan sahibi olmak her şeyden önemli. Sokağın bir köşesinde yatan, bir kuru ekmek yiyip yaşayan bu masum canlara kıymayın…’

“Gittikçe artan kriz yüzünden işimizi bırakamaz olmuşken üzerine eklenen pandemi nöbetlerimiz ve çalışma saatlerimizin artması psikolojik bunalımı beraberinde getiriyor.”

Tüm zorluklara rağmen elimden gelenin fazlasını yaparak çalıştım. Fakat ayaklarımızın üstünde durmamıza izin verilmiyor. Bugün 'küçülmeye gidiyoruz' deyip çoğunluğu kadın olan işçiler işsiz kaldı.

‘Asgari ücret diye açıklanan miktar ihtiyaçlarımıza cevap vermezken neyin müjdesinden bahsediliyor. Bu düpedüz halkın aklıyla dalga geçmektir.’

Asgari ücretin 4 bin 250 lira olarak açıklanmasının ardından Migros market işçisi bir kadın 'hayatın ucuzlaması lazım' diyerek tepkisini dile getiriyor.

Çocukluğundan beri yoksulluğun, şiddetin en ağır yüzünü yaşamış Cennet, çocuklarıyla daha iyi bir hayat yaşamak istediğini anlatıyor; asgari ücretin en az 5 bin lira olması gerektiğini söylüyor.

Batıkentli kadınlar mahallelerinde artan uyuşturucu ticareti ve çeteleşmenin önüne geçilmemesine tepkilerini kaleme aldı.

'Ekmek olmuş iki buçuk lira. Ben çocuklarıma meyve, sebze yedirebilecek miyim?'

Bizler sürekli şiddete mahkûm ediliyoruz, öldürülüyoruz. Hükümetin kadın düşmanı politikaları devam ettiği sürece ne fabrikada ne de ülkede koşullar düzelecek ne de biz kendimizi güvende hissedeceğiz.

Kemalpaşa Belediyesinde kısa bir süre önce örgütlenen Genel İş İzmir 7 Nolu Şube, 25 Kasım vesilesiyle İşçi Kadın Buluşması yaptı. Bir kadın işçi etkinlikten kendine kalanları Ekmek ve Gül’e yazdı.

5 Kasım günü işten eve dönerken Selçuk G. tarafından katledilen Lüleburgaz Belediyesi çalışanı İlknur Gökay Tuncel’in arkadaşı Şenay Ünlü, İlknur için yazdı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.