Merhaba Sevgili Ekmek ve Gül okurları…
Biz Atölye Dönüşüm grubundan kadınlarız. Bizler pandemiden önce Şeker Portakalı Kütüphanesi'nde haftada bir gün bir araya gelip öyküler okuyor, okuduğumuz öykülerin yazarı, dönemi gibi konular hakkında konuşuyorduk. Pandemide herkes evlere çekildi. Sonra bu kapanmalar biraz esnedi. Fakat biz öykü grubumuzu toplayamadık. Ama daha küçük bir grup olan Atölye Dönüşüm grubunu oluşturduk. Bu şekilde pandemi ve ardından gelen ekonomik krizin sonuçlarına birlikte göğüs germeye çalıştık. İçimizde çok yetenekli arkadaşlarımız var. Bildiğini öğretmekten büyük zevk alan, hatta bazen alıp hiç yüksünmeden kendisi yapan, ürettiği ve hediye ettiği ürünlerden mutluluk duyan canım kadınlar… Biz birbirimize ışık olduk, yoldaş olduk. Kimi gün birlikte ağladık. Kimi gün birlikte güldük. Öğrenip, ürettikçe bize bu sistemin neleri dayattığını, kendimizin kolayca üretebileceği şeyleri üstüne bir marka koyup ne kadar pahalıya sattığını gördük. Bir tür terapi de oldu bize. İlmek ilmek, motif motif ördüğümüz kazaklar, hırkalar, çantalar sevdiklerimizi mutlu ettikçe bizim cesaretimiz arttı, kendimizi daha da geliştirdik.
‘DUYAN YARDIMA GELDİ’
Hayatta birinin yüzünü güldürmenin mutluluğunu tattık. Toplandığımız günlerde evden getirdiğimiz nevalelerin, demlediğimiz çayların, kahvelerin ve paha biçilmez anlar yaşadık birlikte. Derken bir sabah uyandık. Deprem olmuştu. Tam on ilimiz tarihi zenginlikleri, insanları, hayvanları ve tüm güzellikleri, çoğumuzun bir kere bile gitmediği, gidemediği yerler, yerle yeksan olmuştu. Keşke biz yine belgesellerde, televizyon programlarında görseydik de oralara, o insanlara, o güzelim yerlere bir şey olmasaydı. Ama oldu. O pazartesi evlerimize sığamadık, yine toplanalım dedik. Toplandık ve toplandığımız sırada Ankara'da bizim bile hissettiğimiz ikinci büyük deprem oldu. Depremler dünyanın her yerinde oluyor ama bizimki kadar halkını umursamayan para ve rant uğruna kurban eden ülke çok azdır her halde. Bir şey yapmalıydık. Yardıma gidenlere gücümüz yettiğince destek verdik. Sonra Ayla arkadaşımız depremdeki kız kardeşlerimize, çocuklarına bit bulaşmasını önleyen toka yapabiliriz önerisinde bulundu. Hepimiz hemen kolları sıvadık. Diğer sosyal medya gruplarından duyan, gören Batıkentli kadınlar atölyemize gelerek bize destek verdiler. Yaptığımız bezlerden küçük keseler içine biraz kafarun, biraz lavanta koyup sonra onları toka haline getirdik.
Hep demişimdir kadınların dayanışmasını görünce:
"İçine bak oradayım,
Gelincik narinliğinde,
Dudağının kıyısında,
Gülüşünün inceliğinde
Açarım umut umut"
Bizde umudu koyduk her bir tokanın içine.
Umut olsun...
İlgili haberler
Depremzede Suriyeli kadınlar: 'Tek isteğimiz sığın...
Kocaeli’de akrabalarının iki göz odalı evine sığınan, depremzede Suriyeli kadınların tek isteği de s...
Evde çatlak var, ev sahibi kira istiyor| Antep’ten...
‘Kuyu sularını içtik biz. Çamurlu çamurlu suları alıp içtik.’
Deprem sonrasında çocukların oyun ve oyuncak ihtiy...
‘Oyunlar sırasında engelleyici, yargılayıcı olmadan, oyuna bir yön vermeye çalışmadan çocuğa eşlik e...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.