Şişli'deki istismar vakasının ikinci duruşması görüldü
Şişli'de arkadaşına hediye almak için bir markete giden çocuğun istismarı üzerine açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Savcı mütalaada sanığı tutuklanmasını talep etti.

Geçtiğimiz yıl Şubat ayında arkadaşına doğum günü hediyesi almak için hediyelik eşya mağazasına giden S.A gittiği mağazada istismara uğradı. İstismardan hemen sonra annesi ve babannesinin adli mercilere yaptığı başvuruyla başlayan süreçte açılan davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Savcı, olayın kesintisiz ve birden fazla eylemle gerçekleştiğini göz önüne alarak çocuğa karşı nitelikli cinsel saldırı olarak hazırladığı mütalaada, istismarı uygulayanın tutuklanmasını istedi. Sanık avukatlarının istediği ek süre üzerine kararın açıklanması 24 Ekim’de görülecek duruşmaya bırakıldı. Ekmek ve Gül olarak dava sonrası çocuğun ailesi, avukatı ve İstanbul Barosu’na bağlı Çocuk İzleme Merkezinin gözlemci avukatları ile konuştuk.

SANIK MAĞDURİYET UYDURMAYA ÇALIŞIYOR

Anne Z.A. yaptığımız görüşmede sürece ilişkin bilgi verirken, olayın gerçekleştiği günden itibaren de yaşadıkları süreci şu sözlerle ifade etti: “Suçu işleyen taraf bizi suçlu çıkartmaya çalışıyor. Asılsız iddialarda bulunuyor. 11 yaşında bir çocuğun mafyalarla kumpaslar kurmuş, müthiş bir oyunculukla beyefendiye gidip zorla sarılmasını ve istismarda bulunmasını sağlamış ve beyefendiyi bu konuda -ironi olarak söylüyorum- mağdur etmişiz. Aslında benim çocuğuma bunun yasal hakkı olduğunu, özel alanının ihlal edildiğini ve şikayet etmemiz gerektiğini bile anlatmam çok uzun sürdü. Çocuğum benden sakladı. Kendisi mağdur değil de suçluymuş gibi utanarak anlattı.”

Z.A. olayın hemen ertesi günü şikayetçi olduklarını ve kamera kayıtlarına da bu şekilde ulaşabildiklerini belirtirken çocuklarının yaşadıkları sıkıntılara değinerek “Kızım ve ablası o günden itibaren psikolojik destek alıyorlar, aynı zamanda ilaçlı destek alıyorlar. İçlerine kapandılar, okul başarıları düştü. Gece ağlamaları, kendine zarar verme, kendini suçlama olayları çok fazla oldu. Zorlu bir süreçti. Ama onlara verdiğim bir söz var. ‘Annecim, size karşı işlenen bu suçun bedelini ödeyecek.’ Ben bu yüzden en azından çocuklarımın adalete olan inancının kaybolmaması için karşı tarafın muhakkak ceza almasını istiyorum" dedi. 

BU SUÇ TÜM ÇOCUKLARA KARŞI İŞLENDİ

Son yıllarda istismarlarla ilgili çıkan cezasızlık örneklerini sorduğumuzda ise sözlerine şöyle devam etti:

"Ceza almayacağından çok korkuyorum. Ben bu suçu daha önce de örnekleri olduğu üzere, sadece kızıma yapılmış olarak değil; bütün toplumun çocuklarına yapılabilir olarak görüyorum. Hak ihlali şu an benim çocuğuma karşı yapılmış olabilir ama daha sonra başka çocukların mağdur edilmeyeceğinin ya da suçun daha nitelikli hale gelmeyeceğinin kimse garantisini veremez.”

Z.A. mahkeme sürecinde kadın dayanışması sayesinde yalnız hissetmediğini ifade ederken şunları ifade etti: “ Geçen mahkemede ve bu mahkemede kendimi yalnız hissetmedim. Başlangıçta kendimi çok yalnız bir anne, mağdur biri olarak hissediyordum ama çok güçlüymüşüz. Bana o kadar büyük destek verdiler ki hem mahkemede hem öncesinde. Biz tek değilmişim dedim. Sadece bizim değil, birçok insanın başına geliyor bu ama söylemek zor. O süreci tek başına yürütmek daha zor. Özellikle derneklerin bu konuda destek olması yalnız olmadığımız hissini, güçlü olduğumuz olduğu hissini perçinliyor. Çok teşekkür ediyorum.”

İSTİSMAR DOSYALARINDA ÇOCUKLAR YARGILANMASIN

Davanın gönüllü avukatı aynı zamanda Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğinden Begüm Osma ise davaya nasıl müdahil olduklarını ve davaya ilişkin süreci anlattı. Osma, dosyanın başlangıçta sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar sevk maddesi ile hazırlandığını ancak itirazlar ve sanığın çelişkili ifadeleriyle dosyanın ağır ceza mahkemesine tebliğ edildiğini ifade etti. İkinci duruşmada ise delillerin toplandığını ifade eden Osma, “ Dosyada bir inceleme, 2 bilirkişi raporu var. Aynı zamanda çocuğun Çocuk İzlem Merkezi ifadesi, annenin ifadesi, sanığın ifadesi var. Sanığın ifadesinde çelişkili beyanlar var en başından beri. Sanık suçtan kurtulmaya yönelik olarak kendisine kumpas kurulduğunu, kendisine iftira atıldığını iddia etmişti. İlk celsede de böyle bir şeyin olmadığını, tüm MOBESE'lerin incelenebileceğini söyledik. Dosyadaki tüm görüntüler teker teker incelendi, saniye saniye değerlendirildi. Gelinen noktada bu suçun bir cinsel istismar olduğu ortadadır” dedi.

Osma, tek temennisinin istismar dosyalarında çocukların yargılanmaması olduğunu belirterek sürecin takipçisi olacaklarını belirtti. Yargılamaların her aşamasında cinsiyet eşitliğinin anlaşılması gerektiğini söyleyen Osma “Yargıçlar maddi hukuku bilen kişiler ve vicdan sahibi olursa, savcılar toplumsal cinsiyet eşitliğine inanırsa, çocukların ve kadınların yaşadıklarının ardından içinde bulundukları psikolojik durumu gözeten insanlar olursa cezasızlık hali ortadan kalkacaktır” dedi.

İSTİSMAR DAVALARININ TAKİBİ ÖNEMLİ

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Merkezi üyesi Handenur Dayıca ise çocuklara yönelik nitelikli istismar suçlarına ilişkin özel bir takip ve davaların izlenmeleri konusunda özel çalışmalara yaptıklarını anlatarak S.A' nın davasına yönelik izlenimlerini aktardı.

Savcılığın mütalaası sonrası bu davanın emsal bir dava olup olamayacağını sorduğumuz Dayıca, süreci söyle anlattı:

"Bu davaya henüz emsal dava diyemeyiz çünkü benzer davalarda benzer tutumlar gördük. Ama savcının hükümle birlikte tutuklama istemesi önemli. Çünkü artık bu, suçun işlendiği yönünde savcının kanaatinin kuvvetli olduğunu gösteriyor. Savcının suçun işlendiğinden şüphesi yok ve hüküm verirken tutuklama talep ediyor. Aynı zamanda savcının sarkıntılıktan değil suç nitelikli halmiş gibi mütalaa vermesi de önemli. Yani mahkemenin tutumuyla ilgili eleştirilebilecek tek şey bir sonraki duruşma tarihinin çok ileri bir tarihe verilmesi.”

Bu davayı diğer davalardan ayıran özelliğin kamera kayıtlarının olması olduğunu belirten Dayıca, “Biz her halükarda çocuğun beyanına itibar edilebilir diyoruz eğer herhangi bir psikotik durum yoksa. Ama genelde mahkemelerdeki tutum, çocuğun tutarlı ve herhangi bir husumet içermeyen beyanları da olsa ceza vermemek ya da bütün beyanları sanığın lehine değerlendirmek yönünde” dedi.

İstismar davalarının takip edilmesinin mahkemenin usule ve hukuka uygun yapılıp yapılmadığını gözlemlemek ve müdahale etmek açısından önemli olduğunu vurgulayan Dayıca, “Genel olarak davaları gözlerken bunlara dair raporlar hazırlıyoruz. Açıklamalar yapıyoruz. Bunların da mahkemeler üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu görüyoruz. Meselenin hem medyaya yansıması hem topluma açıklama yapılabilmesi için bunun çok önemli olduğu kanaatindeyim. Mahkeme salonunun dışında da bir etkisi var bu gözlemlerin” ifadelerini kullandı.

Duruşma salonunda bulunan Avukat Şükran Eroğlu ise ikinci duruşmada savcının verdiği mütalaayı olumlu değerlendirirken mahkemenin sonuçlanmamasının ise karşı tarafın yazılı beyanda bulunması talebi ile süreci uzatmasına bağlı olduğunu ifade etti. 

Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org 

İlgili haberler
Alibeyköy’de ‘Çocuk İstismarına Karşı 6 Adım’

‘Çocuk İstismarını Aklatmayacağız’ kampanyası kapsamında biraraya gelen kadınlar, yapılacak düzenlem...

Şişli Ekmek ve Gül istismar davasına çağırıyor

İstanbul Şişli'de bir esnafın 11 yaşındaki S.B.'yi istismar etmesine ilişkin görülecek davanın ikinc...

GÜNÜN BİLGİSİ: Cinsel istismarla mücadelede ebevey...

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneğinin hazırladığı cinsel istismarla mücadelede ebeveyn olarak yapabile...