Sabah saatlerinde sosyal medya hesaplarına bir kadının, bir çocuğun çığlıkları düştü. Çoğunun gözünün önünde öldürülen Emine Bulut’un görüntüleri dolaşıyor her yerde. Artık sadece ölüm haberine değil, nasıl öldüğüne de tanıklık etmek durumunda kaldığımız bir gündeyiz.
Boşanmaları engellemeye çalışan, boşanan kadınları “ahlaksız hayatlar yaşamakla” suçlayan, nafakayı kaldırmaya çalışan, 6284 sayılı koruma yasası ile alınan koruma kararlarını kadınların suistimal ettiğini söyleyen, İstanbul Sözleşmesinden çekilelim diyen siyasal iktidar ve onların yanındakiler duydunuz mu Emine’nin çığlıklarını?
Israrla körüklediğiniz erkekliğin nasıl bir can daha aldığının farkında mısınız? Kadınlara çizdiğiniz muhafazakar sınırlar nedeniyle öldürüldü Emine. Eski kocası boşamayı kendisi istemediği için, hakkı olmadığını düşünüyordu muhtemelen Emine’nin boşanmaya. Çünkü siz de öyle düşünüyorsunuz. Bu ülkeyi yönetenlerin her biri ısrarla öyle düşünüyor, bunu anlatıyor on sekiz yıldır memlekete.
“Boşanmak, evlenmek kadar doğaldır, evliliği yolunda gitmeyen kadın da erkek de boşanır tabii” demediğiniz için öldürüldü Emine. “Bu ülkede kadınların öldürülmesine izin vermeyiz, yasaları güçlendiririz, bir kadının burnu kanasa devlet onu oradan alır, güvenli bir yere yerleştirir ve asla erkeği haklı görmez” demediğiniz için biz bugün bu görüntüleri izliyoruz. On sekiz yıldır söylediğiniz aile, ailenin kutsallığı, aileleri koruma siyaseti kadınların ölümü demek işte.
Bunu bugün koca bir memleket bir kez daha gördü. O kadar üstünde durdunuz ki bu meselenin sosyal medyada “boşanmasaydı olmazdı bunlar” yazabilen erkeklerle aynı ülkede yaşamak durumunda bıraktınız bizi.
“Cani eski koca, cezasını bulacak, yargılanacak, bu sapıklara haddini bildireceğiz, erkeklik bu değil” lafları gelmeye başladı bile. Bunlara karnımız tok. Bu bir cani adam cinayeti değil, sinirlerine hakim olamamış ruh hastası bir adamın yaptığı münferit bir cinayet değil söz konusu olan.
Bir devletin kadınları ısrarla sıkıştırdığı şiddet cenderesinin sonuçları bunlar. Kadınları korumayan, uğradığı ya da uğrayabileceği şiddetle onları baş başa bırakan ve hatta daha önemlisi şiddeti bizzat yaratan ve körükleyen sisteminiz öldürdü Emine’yi.
ARTIK BİZ KONUŞACAĞIZ
O yüzden şimdi siyasal iktidarın bütün temsilcileri susun. Tek bir kelime bile etmeyin. Söyleyeceklerinizi biliyoruz ve artık duymak istemiyoruz.Bugün Emine’nin, kız kardeşimizin yasını tutacağız. Ama susmayacağız. Tıpkı daha önce yaptığımız gibi diğer kadın cinayetlerinde olduğu gibi…
Emine’nin ”ölmek istemiyorum” diyen çığlıkları kulaklarımızda, yaşam hakkımızı savunacağız. Nafaka ile ilgili değişiklik yapmanıza izin vermeyeceğiz, 6284 sayılı yasaya dokunamayacaksınız, İstanbul Sözleşmesinden çekilmenize engel olacağız. Aile içinde çizdiğiniz o sınırda yaşamayı kabul etmeyeceğiz.
İlgili haberler
Devletin korumadığı kadınları erkekler öldürüyor!
Ailesinin zoruyla evlendirilen Figen Çakar, gördüğü şiddet nedeniyle canı pahasına evden kaçarak pol...
Kadın cinayetlerinde değişen bir şeyler var
Yaşı, mesleği, eğitimi ne olursa olsun aynı şiddetin hedefi haline geliyor kadınlar. Gerekçeler gaze...
Vahşileşen şiddetin arkasında ne var, önüne nasıl...
Ülkede kadınlar için ölümün “olağan” biçimi neredeyse lüks. Giderek vahşileşirken bir yandan da sıra...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.