İzmir’de son üç ayda 2 trans kadın katledildi, 6 kadın ise nefret saldırısına maruz kalırken 2’si ağır yaralandı. Artan trans cinayetlerini ve nefret saldırılarını davaların avukatı ve aynı zamanda İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu üyesi Avukat Sena Yazıbağlı ile konuştuk.
Nefret odaklı saldırıların özellikle translara yapılmasının devlet eliyle LGBT bireylerin hedef gösterilmesi olduğunu söyleyen Yazıbağlı, “Saldırıların, özellikle içişleri bakanlığı ve diyanet işleri başkanlığının düzenli olarak LGBTİ’leri ya da LGBTİ derneklerini hedefine almasından kaynaklandığını düşünüyoruz” dedi.
Yaşanan son saldırılara değinen Yazıbağlı, “Ölümle sonuçlanan iki saldırı dışında iki transın hayatta kalması olayında da biz kasten öldürme niyeti ile yaklaşıldığını düşünüyoruz. Şans eseri hayatta kaldılar. Zaten basit bir müdahale ile giderilemeyecek derecede yaralanmaları var her ikisinin. Bu olayların duruşmaları da mart ayı içerisinde 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek” diye konuştu.
‘TOPLUMDA VAR OLAN NEFRET ALGISI KÖRÜKLENİYOR’
Genel ahlak ve dine aykırı bir tutum olduğu iddiasıyla kişilerin hedef haline getirildiğini ifade eden Yazıbağlı, “Bu tarz açıklamalar toplumda var olan nefret algısının da körüklenmesine neden oluyor. Normalde devlet yöneticilerinin insanları sakinleştirmesi ve herhangi bir nefret odağı haline getirmemesi gerekirken bunun aksine bunlar sergilendiğini görüyoruz. En son Hande Buse Şeker davasında da gördük ve yani bunu aslında devlet erkanının her tarafında görüyoruz. Hastanede de görüyoruz, mahkemede de görüyoruz Mecliste de sarf edildiğini görüyoruz. Bütün bunların ifade ediliş şeklindeki en önemli neden aslında toplumda buna ilişkin bir bilinçsizlik olması ve hepsinin dinle ilişkilendiriliyor olması” diye konuştu.
Avukat Sena Yazıbağlı | Fotoğraf: Evrensel
‘TRANS CİNAYETİ DAVALARINDA KAMUOYU DESTEĞİ ÖNEMLİ’
Trans cinayeti veya nefret saldırısı davalarında suçlunun saldırıya uğrayan taraf gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade eden Yazıbağlı, dava süreçlerinde kamuoyu desteğinin önemli olduğunu dile getirdi. Polis memuru tarafından öldürülen Hande Buse Şeker davasında yaşananlardan örnek veren Yazıbağlı, davadaki birçok engellemenin basın ve kamuoyu desteğiyle aşıldığını hatırlattı.
HANDE BUSE ŞEKER DAVASI
Yazıbağlı, “Davada en başta fobik bir tutum söz konusuydu. Hem hakimlerin hem de karşı tarafın avukatının sarf ettiği bazı sözler vardı. Bunların niyetine görmeden önce şunun da çok farkındayız ki, hukuk fakültelerinde asla insan haklarına, ayrımcılığa, cinsel yönelim, cinsiyet ayrımcılığı, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin herhangi bir ders yok. Hayatın en direkt içinden olan meseleden habersiz bir şekilde sadece toplumsal değer yargıları ile karşılarına gelen bir olayda toplumu taklit eden bir tepki veriliyor. Ancak biz o uzun süren yargılamanın sonunda hiçbir indirim olmaksızın müebbet hapis cezası almasına mahkeme takdir etmişti” diyerek Şeker davasında yaşananları anlattı.
Şeker davası kararın İstinaf Mahkemesinde bozulduğunu da hatırlatan Yazıbağlı, “Öncelikli olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bir trans cinayetinde mağdur olamayacağını, bu nedenle de katılma talebinin reddedilmesi gerektiğine ilişkin bir karar verdi. Bu açık bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin bir sonucudur” dedi.
‘ŞEKER DAVASINDA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VERİLMELİ’
Tekrardan yargılanmanın başladığı Şeker davasına ilişkin müebbet hapis cezasının yetersiz olduğunu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi için gerekli savunmayı avukatlar olarak yapacaklarını söyleyen Yazıbağlı, “Çünkü biz bu cinayetin canavarca işlendiğini düşünüyoruz. Mağdur açısından da hayatta kalan ailesi açısından da adalete olan güvenin tesis edilebilmesi için adil bir yargılamayla bir ceza alıyor olması lazım. Dolayısıyla verilen müebbet hapis cezasını bu işlenen cinayetin canavarca hisle işlendiğine görmezden gelindiği bir noktada adil olmayacaktır. Bu nedenle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İstinaf Mahkemesinin olumlu bir yanı ise Hande Buse Şeker’in hayatta kalan arkadaşlarından bir tanesine yönelik gerçekleştirilen cinsel saldırı eyleminin cezasının az olduğu daha yüksek ceza verilmesi gerektiğine ilişkin bir görüş belirti” dedi.
Şeker davasının bir sonraki duruşması ise 4 Nisan’da görülecek.
‘NEFRET SALDIRILARINA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ’
Translara yönelik artan nefret saldırılarına karşı mücadeleye her alanda devam edeceklerini belirten Yazıbağlı, “Gerek avukatlar, gerek aktivistler, gerek dernekler olarak mücadele edeceğiz, bir yandan da insanlarda bilinçlenme artıyor” dedi.
Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org
İlgili haberler
İzmir’de trans kadın Mira Güneş evinde öldürülmüş...
İzmir'de yakınlarının kayıp başvurusunda bulunduğu trans kadın Mira Güreş, evinde öldürülmüş olarak...
Trans kadın Hande Buse Şeker’i öldüren Volkan Hicr...
Hande Buse Şeker’i öldüren polis memuru Volkan Hicret’e kasten öldürmeden müebbet hapis cezası veril...
LGBTİ nefretine karşı Adana Kadın Platformu: Gökku...
‘Hayatlarımızı birlikte savunmak, özgürlüğümüzü birlikte kazanmak için bir aradayız, buradayız, kara...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.