ekonomik kriz
Nereden çıktı bu Hermes çanta tartışması? Gerçeklerden… Hangi gerçeklerden? Geçtiğimiz iki haftaya bakalım….
Pandemiyle birlikte kısa çalışmadan yararlanan, ücretsiz izne çıkarılan kadınlar bu sorunlarla baş etmeye çalışırken kadınlarla erkekler arasındaki ücret eşitsizliği de büyüyor. Peki ne talep etmeli?
Emekçi kadınlar ‘Hastalanıp ölecek miyiz?’ kaygısını bir kenara bıraktılar, bırakmak zorunda kaldılar. Belirsizlik ve önünü görememek koronadan ya da açlıktan ölmekle karşı karşıya getirdi.
Hayat’da yaşayan Suzan 4 yıl önce çalışmaya başlamış. Aldığı ücret aylık 1600 lira. 2 çocuğu olan Suzan geçinemediğini, evinde bilgisayar ve internet olmadığını söylerken insanca bir yaşam istiyor.
İnsanın dünyaya borçlanabiliyor olması akılalmaz bir ayrıntı. Peki şimdi nasıl olacak? Garip bir iştahla her gün biraz daha parlayacak bir bıçağın keskin yüzü gibi bu soru.
İstanbul Pendik’ bağlı Esenyalı Mahallesinde kadınlar Erdoğan’ın buzdolabı ve ekonomi söylemini tartıştı: “150 liraya hurda buzdolabı aldım, aylardır dolabım sebze meyve görmedi.”
Cumhurbaşkanının “Buzdolabı satışları arttı” diyerek gerekçelendirdiği “Uçuştayız” tablosuna tepki gösteren kadınlar, çarşının pazarın yolunu unutmuşken buzdolaplarının nasıl dolacağını soruyorlar.
Lübnan’da büyüyen krizle birlikte hijyenik ped fiyatları da arttı. Kadınlar regl döneminde ihtiyaç duyulan hijyen ürünlerine ve menstrüel ürünlere erişemiyor.
Soruyoruz, ‘Ne olacak? Nasıl olacak? Böyle bir hayat mı yaşamak istiyorsunuz? Bu böyle gider mi sizce?’ Cevaplıyorlar, ‘Ne olacak ve nasıl olacak, bilmiyoruz. Ama böyle gitmez, gidemez’.
Hayatlarımızdaki farklılıklara rağmen, dertlerimiz ortak. Şimdilerde yan yana gelemesek de bir telefonla dertlerimizi paylaşıyor, yükümüzü hafifletiyoruz belki de. Çünkü biliyoruz ki yalnız değiliz..
Pandemiyle birlikte daha da derinleşen ekonomik krizde yaşamlarını devam ettirmek için bir çıkış yolu arayan kesimler içinde kadınlar evlerinde bir kap yemek kaynatabilmek için her tür yolu deniyor.
Zaten sosyal yardımlarla ayakta duran kadınlar, şimdi daha büyük bir yoksullukla karşı karşıya. İşte kadınların yaşadıkları ve bu yoksulluk karşısında büyüyen dayanışmanın güzelliği…
Küçükçekmece’den Çağlayan’a, ‘Bizi virüs değil açlık öldürecek’ diyen, salgını dahi Suriyelilere bağlayan ayrımcı sözlere maruz kalan mülteci kadınlar yaşamlarını nasıl devam ettirdiklerini anlattı.
Grupta birbirleri ile şakalaşan, sevgi sembolleri gönderen kadınların, salgının ortaya çıkması ile paylaşımları da değişti. Sevgi sembollerinin yerini işsiz kalmanın getirdiği kaygı aldı...
‘Koronavirüs mü, geçim derdi mi diye sorsalar, tabii ki geçim derdi demek zorundayım. Belki virüs bulaşsa iyileşirim.’
Daha çok zenginler yaratan kapitalizm, dünyanın talan edilmesine, dolayısıyla milyonlarca emekçinin ölümüne neden olmuş, üstelik yarattığı eşitsizlikle emekçileri de ölüme mahkum etmiştir.
Antalya’da yaşayan ve 20 yıldır kuaförlük yapan Nesrin Öztürk, ekonomik krizin üstüne bir de koronanın yaşamlarını, geçimlerini daha da zora soktuğunu yazdı.
‘Kendimi, iki çocuklu, kirada oturan ve tek maaşla geçinen bir aileye çırak vermek istiyorum, ‘Büyüksün usta’ diyerek. Beni eğitmesini isteyecem. Mart başlamadan mart maaşı bitti...’
Ankara Kadın Platformu, Ankara’daki tüm kadınları 8 Mart Pazar günü saat 14.00’te TED Üniversitesi önünde başlayacak yürüyüşe ve saat 15.00’te de Sakarya Meydanı’nda toplanmaya çağırdı.
Düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, kriz, beterin beteri koşullar. 8 Mart yaklaşırken, Galatasaray Üniversitesinden Dr. Selin Pelek’le çalışma hayatının kadınlar açısından profilini ortaya koyduk.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.