ekonomik kriz
Tuvalet kağıdının zamlanması kitlesel hastalıklara davetiye çıkarmaktır. Gazete kağıdının zamlanması bağımsız gazeteciliği yok edeceği için habersiz kalmaktır.
Emine Akçay’dan İsmail Devrim’e... Bu ülkenin yoksulları canından vazgeçecek noktaya gelirken asıl sorumlulara dönüp soralım: Krizinin faturasını biz niye ödüyoruz?
Tekstil işçisi kadınlardan ‘kriz yok’ diyen hükümete tepki: Biz maddi sıkıntılar çekerken siz şaşalı törenler düzenliyorsunuz!
Lüks uçaklarla uçanlar, uçak almak için uğraşanlar karşımızda işte. Bunu unutmayalım, tahta kurusu ile mücadele etmeyen devletin süper lüks uçağı var bu da böyle bilinsin…
Okullar açılırken bu yıl veliler okul alışverişinde zamlardan kaynaklı büyük sıkıntılar çekti. Veliler, “Sağa sola borçlanarak alışveriş yapıyoruz” diye anlattı yaşadıkları zorluğu.
Kadro uygulaması yüzünden işsiz kalan Ege Üniversitesi işçileri, enflasyon artışları ve zamlar yüzünden zor günler yaşıyor.
Eğitim harcamalarını bile gidermeye çalışırken kılı kırk yaran işçi kadınlar bu ekonomik koşullarda güzel bir geleceği yan yana gelmeden yaratabilirler mi?
Patronlar krizi gerekçe göstererek fırsatçılık yapıyor. Yine en fazla kadın işçilerin hakkı gasbediliyor. Sendika uzmanı Onur Bakır fırsatçılığa karşı kadın işçilerin haklarını madde madde sıraladı.
Mamak’ta bir araya gelen kadınlar: ‘Artık zamanımızı sadece ev işleriyle geçirmeyeceğiz. Daha çok bir araya gelip bir şeyler üreteceğiz.’
Elin baltasıyla ağacınızı keserseniz, hem baltadan olursunuz hem ormanınızdan. İşte ‘döviz terörü’ dedikleri bu! ‘Biz batırdık, siz boğulun!’ diyorlar, ‘milli’ seferberliğe çağırıyorlar.
Bu zor zamanların faturasını işçilere ödetmek isteyen sermaye ve onun sözcülerinin işi bu defa zor görünüyor. Görünen o ki, emekçiler güç biriktiriyor ve birbirilerini daha iyi anlamaya başlıyor.
Pazarda herkes fiyatları yüksek buluyor ama pahalılığın nedenleri konusunda fikirler farklı. Ekonomi politikalarıyla ilgisi olduğunu düşünen ise çok az. İşte Kocaeli’den pazarın nabzı...
Mamak’ta kadınlar anlatıyor: ‘Sadece pazar değil, her şey pahalandığı. Ekonomi giderek kötüleşiyor. Düzeleceğinden de umudumuz yok...’
Ekonomideki hareketlilik kadınları nasıl etkiliyor? Nasıl bir çözüm, nasıl bir talep ortaya koyulmalı? Osnabrück Üniversitesinde doktora sonrası araştırmacı olan Nevra Akdemir sorularımızı yanıtladı.
Bu sadece benim hikayemden küçük bir parça. Benim gibi kim bilir kaç kişi aynı yokluğu yaşıyor. Açlıkla boğuşuyor. Beni duyacak, seni duyacak kimse yok mu!
Bu bayram kadınlar ne kendilerinin ne çocuklarına ihtiyaçlarını karşılayabildi. Her şeyin ateş pahasını olduğunu söyleyen Mamaklı kadınlar, ‘para yok hiçbir şey alamadık bu bayram’ dediler.
I. Dünya Savaşından sonra Almanya’da yaşanan sosyal ve ekonomik krizin ardından ortaya çıkan hiperenflasyon sırasında değersizleşen Alman marklarıyla kendisine elbise yapan kadın.
Mamak’ta kadınlar pazar ve marketlerde el yakan patates ve soğan fiyatlarına ‘Artık tencereyi kaldırıp çöpe atmak lazım’ sözleriyle tepki gösteriyor.
Pendik’in Esenyalı Mahallesi’nde kadınlarla hem pazarı hem de seçimleri konuştuk. Kimisi ekonomiden memnunken kimisi gidişata ‘Dur’ denilmesini istiyor. Kadınların bir derdi de çocuk istismarı.
‘Ekonomik kriz, kadının istihdamda yer bulamaması, kadını eve, erkeğe bağımlı kılarak emeğinin sömürülmesinin yolunu açmaktadır.’
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.