Doların yükselişi hayat pahalılığını da beraberinde getirdi. Zaten zor geçinen emekçilerin hayatı daha da zorlaştı. Sadece pahalılık değil bu yükseliş birçok kaygıyı da beraberinde getirdi. İlk zamanlar doların yükselişini “Dış güçlerin oyunu bunlar” diyerek açıklayanlar sosyal medyada garip eylemlerle -telefon kırmak, dolar yakmak gibi- protesto edenler için şimdilerde “Bu durum normal bir durum değil”, “Canım bu da iş mi şimdi, parası ödenmiş telefonunu niye kırıyorsun ki?”, “Dış güçler dediklerimizle ticari anlaşmalar halen sürüyor. Cumhurbaşkanı, sadece kamera önünde parmak sallıyor ama bizim bilmediğimiz bir çok anlaşma var” demeye başladı.
Durum böyleyken, biz de krizin kadınların hayatına nasıl yansıdığı işçi kadınlarla konuşalım istedik.
‘ÜÇ HAFTADIR PAZAR ALIŞVERİŞİ YAPAMIYORUM’
4 yıldır tekstil işçiliği yapan Nurdan, “İşyerimiz durma noktasında. Hazirandan bu yana maaş alamadık. 43 kişinin çalıştığı bir atölyeyiz, asgari ücretle çalışıyoruz. Fazla mesailer olmasa kuru maaşla geçinemiyoruz. Bu bayram kimse çocuklarına bir çorap bile alamadı. Bazı iş arkadaşlarım borç para bularak köylerine gidip fındık toplayarak biraz para kazanma derdine girdi. Ben 3 haftadır pazar alışverişi yapamadım. Bekliyorum ki eşim maaş alsın öyle alışveriş yapalım. İster inanın ister inanmayın 3 haftadır sadece kahvaltılık yiyoruz” diyerek anlattı halini ahvalini.‘DIŞ GÜÇLER DEDİM AMA HEP BİZİM CEBİMİZDEN GİDİYOR’
“İşten atılırım diye çok korkuyorum bu ortamda bir de işsiz kalırsak vay halimize” diyor Çiğdem ve başlıyor anlatmaya: “Bu seçim daha hayırlı olacak, güzel günler göreceğiz sanıyordum. Oyumu tereddütsüz AKP’ye verdim. Ama beklentilerimizin altında kaldılar. Büyük bir kriz gelecek belli ama gereken tepki yok. Telefon kırarak yapılan komik eylemlerle bence AKP seçmenini küçük düşürüyorlar. Böyle saçma şey görmedim. Çalıştığım fabrikada çok güzel şeyler söyleyen arkadaşlar var, doğrusu ben daha çok onlara kulak asıyorum. Ortada bir kriz var ama tutturmuşlar ‘dış güçler bizi yok edecek.’ Tamam ben de ilk zamanlar böyle düşünüyordum. Ama baktım her gün bizim cepten gidiyor.Ne alsam zam gelmiş. Evin bütçesi küçüldükçe küçülüyor. Biz evde 3 kişi çalışıyoruz gayet iyiydi durumumuz, fazla borcumuz da yok. Ama buna rağmen ay sonu gelmedi bu ay. Niyetlendik kurban keselim diye onu da yapamadık. Bence mesele vatan değil. Vatan diyerek bizi susturmaya her şeyin faturasını bize ödetmeye çalışıyorlar.”
HEP İŞÇİDEN FEDAKARLIK BEKLİYORLAR!
Geçinebilmek için ek işlere koşturan Sevim ise şöyle anlatıyor: “Birçok fabrika gibi bizim fabrikada da doların yükselmesinden dolayı iş yok. Bazı bölümler neredeyse bir aydır ücretsiz izinde. İki çocuğum var, eşimden ayrıyım. Tek başıma evi geçindirmeye çalışıyorum. Ek iş olarak bazen yarım gün bazen tam gün ev temizliğine de gidiyorum. 8 yıldır aynı yerde çalışıyorum, hiç tatil yapmadım. Yasal izinlerimin parasını alıyorum. Çünkü başka türlü mümkün değil geçinemem. Beni ücretsiz izne çıkarmadılar ama eli kulağında. Sürekli bu kaygılarla işe gidip gelmek çalışmaktan daha yorucu. Bütün bunlara rağmen bizi aptal yerine koymaya çalışıyorlar. ‘Çaldık çırptık memleketi bu hale soktuk’ demiyorlar da yok dış güçler falan diyerek bizi gaza getirmek istiyorlar. Bölüm şefleri gelip fabrikayla ilgili bilgilendirme yaptı, ‘Ülkemiz zor zamanlardan geçiyor. Recep Tayip
Erdoğan gibi bir lideri kıskanıyorlar. O yüzden bizi dolarla vurmak istiyorlar. Patron bizden sabırlı olmamızı ve fedakarlık yapmamızı istiyor’ dedi. AKP’ye oy veren işçiler en önce tepki gösterdi bu sözlere, ‘Biz bu yalanlara inanmıyoruz. Her şey bize mi zor, bizim patron şu an dünyanın en güzel yerinde tatil yapıyor. Ben köyüme bile gidemedim’ dedi biri. Ondan cesaret alan birçok işçi dile geldi, ‘Maaşlarımız gününde yatmazsa isyan çıkar’ dedik. Bayram öncesi paramızı ve 100 lira bayram harçlığını aldık.”
Bu anlatılanlara bakınca; bu zor zamanların faturasını işçilere ödetmek isteyen sermaye ve onun sözcülerinin bu defa işi biraz daha zor görünüyor. Çünkü görünen o ki, emekçiler güç biriktiriyor ve birbirlerini daha iyi anlamaya başlıyor.
İlgili haberler
Ev kadınlarının ‘hayat pahalı’ ayaklanmaları
1911 ağustosunda başlayan ev kadınlarının huzursuzluğu eylemlere dönüştü. Tepesi atan kadınlar her ş...
Kışa kim bilir ne olacak!
Mamak’ta kadınlar anlatıyor: ‘Sadece pazar değil, her şey pahalandığı. Ekonomi giderek kötüleşiyor....
Fiyatlar pahalı ama sor bakalım neden!
Pazarda herkes fiyatları yüksek buluyor ama pahalılığın nedenleri konusunda fikirler farklı. Ekonomi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.