Geçtiğimiz zorlu süreci yan yana gelişlerle telafi etmeye çalıştığımız bugünlerde Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Evi’nde başlattığımız kadın çalışmaları atölyesinde şiddet ve türleri, kendini doğru ifade etme ve son olarak öfke kontrolü ve nefes terapisi konularını ele aldık. Gerçekleştirdiğimiz sonuncu oturumda kadınlarla yaptığımız tartışmadan öne çıkanları paylaşmak istiyoruz.
Pandemi kadınların bazılarını evlere kapattı, evden çalışmaya mecbur etti ve bu sürekli bir hale geldi. Bu, kadınları daha da yordu. Çünkü kadınlar ne yemek ne de çay molası verebildi. Kadınların 24 saat işin başında olması istendi. Bununla da kalmayan patronlar hem internet parasını hem de bilgisayar temin etme işini kadınların üzerine attı. Tüm bunlarla baş etmeye çalışırken aile olarak evde kalma zorunluluğu ile beraber ev işleri, çocukların bakımı, çocukların evden eğitimi ve yemek telaşı kadınları bir çıkmaza soktu.
Gittikçe düşen ücretler, pandemiyle gelen zamlar altından kalkılabilecek gibi değilken birçok aile bırakın iyi beslenmeyi ucuza pazar yapabilmek için geç saatlerde pazara çıkıp en ucuzunu almaya çalışan bir vaziyette.
Biriken sıkıntılar biz kadınları sürekli çözüm bulmaya ve stres altında kalmaya zorluyor, bu stres de beraberinde birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Oturuma katılan kadınlar da söyledikleriyle, bu sıkışmışlığı, değersizliği, her şeye yetişme telaşını, sorunları çözmek için kendini parçalama, fazlaca sorumluluk alma, problemlerini sıraya dizerek bizlere dayatılan “mükemmel anne” baskısını açığa çıkardı. Oysa kendimize zaman ayırma, sosyal ilişkilerimizi güçlendirme, nefes almak için bir komşumuza kahve içmeye gitme en ihtiyaç duyduğumuz aktivitelerden.
Tüm bu çıkmazın içerisinde kadınlar yan yana gelmenin, paylaşmanın, dayanışmanın, dertlerine ortak çözümler bulmanın biraz olsun yüklerini, sorunlarını hafifleteceği kanısındaydılar. Kadınların sorunlarını konuşmanın yanında yüzlerindeki gülümseme, bir aradayken yaşadıkları mutluluk, sohbetlerindeki sıcaklık, heyecan ve umut her haliyle hissediliyor, içinde bulunduğumuz küçücük alanı kaplıyordu.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne giderken de yalnız olmadığımızı, dertlerimizin çözümsüz olmadığı ve dayatılan baskılar karşısında güçlerimizin sönük kalmayacağını bu yan yana gelişler sayesinde anladık. Bu bilinçle de kadın cinayetlerine, şiddete, yoksulluğa karşı bulundukları her yerde; evde, sokakta, mahallede, kafede bu birlikteliği daha fazla kadına anlatma sorumluluğuyla hareket etmeye devam edeceğiz.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Güvensizlikler içinde yaratılan güven ortamı
Her buluşmanın sonunda “Oh be, ne iyi geldi” duygusunu büyütüyor, kimi kadınlarda “en umutsuz olduğu...
Kadınlar tabii ki daha kararlı ve mücadeleci…
Üniversitelerde yüz yüze eğitim başladı. Pandemi döneminde uzaktan birbirine ses vermeyi başaran kad...
Direngen bir kadından kız kardeşlerine…
Sesi sadece kendi için değil herkes için yüksek çıkan bir kadın Nurcan’ın hikayesi…
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.