“Hayatta ne menfaat düşündüm ne bir şey. Nasıl bir insan bir insana aşık olursa ben de öyle aşık oldum partiye, mücadeleye. Hayatım boyunca bir gün denizin durulacağını, fırtınanın dineceğini, benim gibi milyonlarca insanın sakin ve rahat bir hayata ulaşacağını düşündüm. İnsanların ezilmeyeceği, sömürülmeyeceği bir dünyanın özlemi ile yaşadım” sözleriyle özetliyor Zehra Kosova yaşamını.

Zehra Kosova, mübadele ile geldiği bu topraklarda “avucunun içi gibi bildiği” işçi sınıfının ama özellikle de tütün işçisi kadınların mücadele geleneğinin ve dirayetinin bir sembolü. Ama aynı zamanda Türkiye Komünist Partisi içindeki konumu, bir kadın olarak zorlu koşullarda yürüttüğü mücadelesi, anneliği hiç de sıradan olmayan bir biçimde yaşaması, hayatının son gününe kadar bir işçi kadın olarak yaşamaktaki ısrarı ile varoluşunu kendi elleriyle yaratmış bir kadın...
Mustafa Temiztaş, 18 Ağustos 2001'de aramızdan ayrılmadan hemen önce Zehra Kosova ile Tarlabaşı'ndaki evinde günlerce süren çekimler yaptı ve Zehra Kosova’nın bu görüşmelerde anlattıklarını 25 dakikalık bir belgesel haline getirdi. Zehra Kosova bu belgeselde bir kadın işçi, bir işçi önderi, bir komünist olarak yaşadıklarını anlatıyor. Tarih hep erkekler tarafından yazılırken O, bir kadın olarak, üstelik hiç de sık rastlanmayan bir biçimde bir işçi kadın olarak Türkiye'nin bir dönemine kendi yaşadıklarıyla, gözlemledikleriyle, deneyimledikleriyle ışık tutuyor. Aramızdan ayrılışının 16. yılında İşçi Zehra'yı anıyoruz; Yaşamı, tarihi yazan ve değiştiren başka işçi kadınlara ışık olsun.

Zehra Kosova’nın yaşam öyküsünü buradan okuyabilirsiniz:
Tarihi değiştiren bir mücadelenin öznesidir o, hikayesini anlatarak da o tarihte kadınların da olduğunu gösterir.
Yaşamı, tarihi yazan ve değiştiren başka işçi kadınlara ışık olsun!