Trendyol linklerinin ardı sömürü dolu!
Trendyol işçisi bir kadın: “Trendyol patronu kadın, ama çoğunluğu kadın olan çalışanlarının halini anlayan, savunan değil sömüren olarak başımızda.”

Kovid-19 salgınıyla beraber dijital faaliyetlerde büyük artış yaşandı. Sosyal medyanın ve alışveriş uygulama sitelerinin kullanımındaki büyük sıçramayla beraber 4,57 milyar insan aktif biçimde dijital sürecin parçası oldu. Kargo şirketleri deli gibi sipariş yetiştirmeye çalışırken üretimhanelerde de bu ürünlerin yapımı için çalışma saatleri hem uzadı hem de emek süreci yoğunlaştı. Tüm bu yoğunluğun altında kalan ise emekçiler oldu. Ya fabrikada bant başında ya kargoyu yetiştiren motosikletin üstünde ya da kargo şirketinde paketlerin altında kaldı emekçiler ya da uygulamaların telefon uçlarında, sistem işlerinde, masa başlarında iki büklüm oldu bu süreçte yaşamları.

Bir taraftan da sosyal medyanın hemen her yanında, her noktasında, her tıkta, satış uzmanı haline gelen influencerlarla tüketicinin etrafını reklamlar sardı. Online satışın, reklamcılığın her yanımızı sardığı bu dönemde üniversiteden bir arkadaşınızı influencer olmuş bulabiliriz ya da hiç aklımızda yokken bile o linke tıklayıp o kazağı almış olarak bulabiliriz kendimizi! Hayatımızın bu kadar dijitale bağlandığı pandemide haliyle hayatımızın da her yerini sarmış oluyor bu reklamlar. En çok gözümüze sokulanlardan birisi de Trendyol reklamları. Instagram’da hikayeler bölümünde dolaşırken yüksek takipçili hesapların neredeyse hepsi Trendyol’un linkini bırakır hale gelmiş. Kadınlar Gününü kutlayan, “canım anam” nidalarıyla paylaşılan bir postun altına hemen iliştiriliyor “Neutrogena” etiketi. “Siz de annenizi benim gibi seviyorsanız Neutrogena alın” durumuna gelen bu dijital reklamların öznelerinden yalnız biri olan Trendyol’un ardında ise koskoca bir sömürü var.

Trendyol’un kurucusu bir kadın ve kadın girişimci olmaktan her daim gurur duyduğunu; demeçleriyle Trendyol’un kadınlara muhteşem bir istihdam alanı yarattığını söylüyor her seferinde. Trendyol CEO’su Demet Mutlu, çoğunlukla kadınların emek verdiği Trendyol’da “Daha fazla kadının dijital ekonomide var olmasını sağlayacağız” diyerek başka kadın girişimcilere de göz kırpıyor. Yüzde 42 oranında kadın çalışanın olduğu Trendyol CEO’su kadınları güçlendiren bir e-ticaretmiş gibi sunsa da diğer her “kadınları güçlendiriyoruz” iddiası taşıyan şirketteki gibi orada çalışan emekçilerin koşullarının üzeri örtülüyor.

İŞÇİ KADINLAR SÖMÜRÜNÜN ÜZERİNDEKİ ÖRTÜYÜ KALDIRIYOR

Kadınların istihdama katılması her ne kadar önemli olsa da bu istihdamı açtığı için övünen, kadın işçi sayısıyla övünen işyerlerindeki kadın işçilerin çalışma koşulları bu söylemlerle görünmez hale getiriliyor. “Kadınlarla güçlüyüz” güzellemeleri de haliyle değmiyor Trendyol işçisine. Trendyol’un deposunda çalışan kadın emekçilerinin yaşadığı ağır çalışma koşulları, mobbing ve baskıya UmutSen’e konuşan depo işçisi bir kadın sözleriyle dikkat çekilmişti.

İndeed’in Türkiye sitesinde Trendyol’da çalışan işçilerden biri ise Trendyol’daki çalışma sisteminin vahşiliğini şöyle özetliyor: “Sadece çalışmanı istiyorlar. İzmir depreminin ilk günü bile işe çağırdılar...”

Ekmek ve Gül’e konuşan çağrı merkezi çalışanı ise sömürünün özetini şöyle yapıyor:

“10 saate yakın çalışıyoruz. Çağrı merkezinde çalışıyorum. İŞKUR’la girdik. İŞKUR’la girince ne sigorta yapıyorlar ne de asgari ücret veriyorlar. Ben de aylardır asgari ücretin altında çalıştım, sonradan asgari ücret almaya başladım. Özellikle İŞKUR’lu işçi tercih ediyorlar çünkü bu onlar için kâr demek. İş imkanının çok olmadığı yerlerde ofis açıyorlar çünkü çalışan bu kadar saate, düşük ücrete, sinir strese başka iş imkanı olmadığı için katlanmak zorunda kalıyor. Benim çoluğum çocuğum olmasa ben de katlanmam. Müşteri hizmetlerindeyim sürekli hakaret yiyoruz müşteriden. Sürekli baskı var üstümüzde, küfre hakarete karşılık veremezsin. Molayı beş dakika geçirirsen uyarı yiyorsun ve maaşından düşülüyor, yani asgari ücretten. O yüzden ay sonunda asgari ücretten düşük ücret geçebiliyor eline. Günde 10 saat çalışma, 80 dakika molan var ama durmadan takip ediyorlar, izliyorlar seni, molayı bir dakika aşsan hemen tepki: ‘Bir daha olmasın.’ Bazen stresten, öfkeden bilgisayarı parçalayasım geliyor. Bu evime, çocuklarıma da yansıyor. Çok yorucu, yıpratıcı bir iş. Değer de görmüyoruz. Başka firmalarda çalışan arkadaşlarıma işyerleri yılbaşında küçük de olsa hediye gönderdi, bu bile çok önemli. Her yere hediyeler dağıtan Trendyol, çalışanına hiçbir şey göndermedi. Zaten Trendyol’da çalıştığımızı çevremize söylemek de yasak, neden bilmiyorum. Maaşlarımızı konuşmak da yasak. Çok fazla çalışan bu şartlarda yaşıyor ama bu süreçte evden çalışıldığı için çalışanların bir araya gelip sözünü birleştirmesi zor. Her şey işverenenin işine geliyor yani. Trendyol patronu kadın ama çoğunluğu kadın olan çalışanlarının halini anlayan, savunan değil sömüren olarak başımızda. Pandemide evden çalışana internet ve yemek ücreti ekstradan 130 lira veriyorlar. 130 lira ile bir ay hem internet ödenip hem de yiyecek nasıl alınır? Yine de işimi kaybetmek istemiyorum çünkü çok uzun zaman iş bulamadım ve iş bulunmuyor da kolayca. Bu şartlara razı gelmek zorundayız. Şirket büyüyor ama sürekli çalışmamıza rağmen bizim maaşlar hep küçülüyor.”

ŞİRKET İŞÇİNİN EMEĞİYLE BÜYÜYOR İŞÇİNİN ÜCRETİ KÜÇÜLÜYOR

Evet şirket büyüyor, Türkiye’de kurulan ve dünyanın önde gelen e-ticaret platformları arasına giren Trendyol, 10 yıldır e-ticaret piyasasının lideri haline geldi. Ancak buranın büyük bir sömürü alanı olduğu gerçeğini gölgelemeye yetmiyor. Türkiye ekonomisine muhteşem katkıları olduğunu ifade eden şirketin kendi işçisinin sofrasına katkısı ise ufacık. Milyarlar kazanan şirketin çağrı merkezi çalışanına, depo çalışanına asgari ücret bile çok görülürken şirket röportajlarında Türkiye ekonomisine katkılarını sıralayıp böbürleniyor.

Biz bu filmi daha önce gördük. Kadınların emeğiyle büyüyen, bu emeği reklamlarıyla öven ancak işçisini kapalı devre çalışmaya mahkum eden Dardanel’in, kadınlarla var olan ancak o kadın işçileri asgari ücrete mahkum edip sendikalaşmak isteyince kapı önüne koyan Flormar’ın, reklamlarında “toplumsal cinsiyet eşitliği” deyip işçisine bir kreşi çok gören Ford’un sömürüsünden bir farkı yok Trendyol’daki koşulların da. Trendyol linkinin ardı kadın emeği sömürüsü dolu. Başındaki kadın kurucunun “kadın dostu” reklamları bu sömürüyü gizlemeye yetmez.

Fotoğraf: Freepik, Pngimg

İlgili haberler
Dardanel’in çalışma kampından İstanbul Sözleşmesi’...

Eşitlik, 8 Mart reklamlarında kadına değer verdiğini söyleyip, ilk fırsatta kadınları çalışma kampla...

TÜSİAD ve TÜRKONFED’den ‘salgının kadın çalışanlar...

TÜSİAD’ın ve TÜRKONFED cinsiyet eşitliği projelerindeki eşitlikle fabrikalarda neler yaşandığını anl...

Flormar ve diğerleri... Kadın dostu maskenizi alaş...

Kadınların, farklı mücadele alanlarını birleştirme zorunluluğunu, zorluğunu ve başarısını gösteren b...