Maruz kaldığı şiddet nedeniyle yaşadığı şehri değiştirmiş, çocuğuyla birlikte çalmadık kapı bırakmamış kadınlardan biri daha yazıyor sosyal medyada. “Çaresiz bir anne şiddet mağduru bir kadınım lütfen sesimi duyan” sözleriyle pek çok devlet kurumunun, yetkilisinin, ünlü isimlerin, kitle örgütlerinin dikkatini çekmeye çalışıyor. Ekmek ve Gül de sesini duyurmaya çalıştığı mecralardan biri. İletişim bilgilerine ulaşıp görüşüyoruz E.Ü. ile.
Sakin ama çok hüzünlü bir ses tonuyla açıyor telefonu. Belki de çok uzun zamandır beklediği telefonlardan biri. İzmir’de olduğunu aslında Antalya’da yaşadığını ama eski eşinin maruz bıraktığı şiddet nedeniyle oradan ayrılmak zorunda kaldığını anlatıyor. “Yaşam koşulları sebebiyle zor bir yolun içerisine girdik ister istemez çıkmazlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Eski eşimden şiddet görüyorum, 9 yaşında bir oğlum var. 2021 eylül ayında bir olay yaşamıştık bunun üzerine şikayette bulundum, nisan ayında dava görüldü, 2 buçuk yıl ceza aldı. Her şeyden vazgeçerek çıktık oğlumla yola. O gün bugündür orada burada bir şekilde yaşamımızı sürdürmeye çalıştık. Çocuğum aynı zamanda okula devam ediyor ve çok zor oluyor. Antalya’dan ilk Tekirdağ’a gittik orada adresimiz deşifre oldu İzmir'e geldik, böyle bir hayat yolculuğumuz var. Bu süreçte çok yere yazdım. Mağdur olan benim ama nedense mahkum olan da benim. Karşıdaki insan hiçbir şeyini kaybetmedi, biz ise canımız pahasına da olsa yaşamayı tercih ediyoruz bir yola çıkıyoruz.”
8 yıl evli kaldığını, 5 yıldır da eski eş şiddetiyle uğraştığını, çocuğunun babasının alkol bağımlılığı olduğunu ancak tedaviyi kabul etmediğini söylüyor. “Koruma kararı, tedbir kararı çıkarttırdım adresim gizli şu an. Avantajı ile birlikte dezavantajları da var. Hani medyada duyuyoruz ya bir kadın öldürülmüş, o kadar basit bir cümle gibi ki bu, ama aslında o kadın o sürece gelene kadar kim bilir neler yaşadı, nelerin içerisindeydi, nelerle karşı karşıya gelmek zorunda kaldı, işin detayları o kadar çok fazla ki… Yazdığım her yere şunu da ekliyorum; sesimizi duyun ki sonradan ‘seni unutmayacağız’ pankartları açılmasın adımıza. Herkese yazıyorum ama çok az yerden ses çıkıyor. Herkes bir yerlere yönlendiriyor ancak sonuç yok.”
9 YAŞINDA BİR ÇOCUK, ÖĞRENCİ EVİNDE YAŞAM, 1600 LİRA İLE GEÇİM
Bu süreçte Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından verilen 1600 liralık Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) yardımıyla yaşamını çok zor şartlarda devam ettirdiğini dile getiriyor. “Tek başıma olsam bir kuru ekmekle günü geçiririm ama bir çocuğum var, yola çıkarken bütün her şeyimi sattım çıktım. 1 seneyi bir şekilde atlatırız diye hesap yaptım. En azından oğlumla birlikte olayım ona sarılır gene yaparım psikolojisi ile bu yola koyuldum. Ama tabii ki ekonomik koşullar bugün çok daha zor. Üst üste yer değiştirdik, elimizdeki avucumuzdaki her şeyi tükettik. Adres gizliliğinde olduğu için bütün kapılar kapandı, hakimin Tekirdağ'da verdiği adres yeri süreci bitene kadar adresi getiremiyoruz, belediyelerden yardım alamıyoruz… Çocuğum için Okuldan bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama okul kapanacak, vatandaş cezaevine girdiği zaman kendinizi daha güvende hissedeceğiniz ve o zaman gidip yeniden hayatımızı kuracağız. Nereden başlayacağız, nasıl yapacağız buna dair de bir bilgim yok, böyle yazıyorum bir umut.”
‘KADINLARIN BU SÜREÇTEN EN GÜÇLÜ BİÇİMDE ÇIKMASI SAĞLANMALI’
Sığınmaevine seçeneği olduğunu ancak oradaki koşulları çocuğunun kaldıramayacağını söylüyor. “Teknoloji çağındayız internetsiz ben bir çocuğu nasıl tutabilirim, bu çocuk zaten birçok şey kaybetmiş bir çocuk çok çaresiz kalıyoruz” sözleri o kadar haklı bir şeye işaret ediyor ki. Şimdi kaldıkları ev bir yakının öğrenci çocuklarının evi. Ev kirasına biraz destek olduğunu, kalanıyla da yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını belirtiyor. “Benim gibi böyle çok hikaye var. Bu süreçte ne yardım yapılmalı, kadınlar nasıl atlatmalı bu süreci, nasıl destek almalı ki güçlenmeli bunların tek tek konuşulması gerekiyor. Çünkü bizimle birlikte yanımızda bir de bu geleceğin nesilleri var, çocuklarımız var” sözleriyle kadınların, kadın örgütlerinin yıllardır dile getirdiklerini o da dile getiriyor.
‘ÇOCUĞUMLA HAYATA TUTUNMAYA ÇALIŞIYORUM VE YARDIM İSTİYORUM’
Kadına yönelik şiddete karşı en önemli sözleşmelerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı, kadınların yaşamlarıyla sınandığı böylesi bir zamanda kadınların bir başına bırakıldığını dile getiriyor: “5 yıl önce böyle bir şey yaşayacağım aklımın ucuna gelmezdi. Yola ilk çıktığımda şunu düşündüm: Neden ben? Ama şimdi öyle düşünmüyorum, diyorum ki ben çocuğumun okul kaydı için bir ay boyunca uğraştım kendi çabamla Bakanlıklardan tutun Valiliği ayağa kaldırdım. Ben bunu yaptım, uğraştım ama bir de yapamayan ulaşamayan kadınlar var, onlar ne yapıyor acaba? Ölen kadınlar için acaba neler yaşadı, nasıl bir çıkmazdaydı diye düşünüyorum. Ben ölsem ne olacak ki; ben mezara, o cezaevine, çocuk yurda. Ben bunu çocuğumu yaşatamam diyorum, o yüzden hayata tutunmaya çalışıyorum ve bu anlamda yardım istiyorum.”
İlgili haberler
Yaratıcılığımızı öldüren, sesimizi kısan yokluğa k...
Kendilerine bir nefes alma alanı yaratmak isteyen Küçükçekmeceli kadınlar, evin işini bıraktı, çocuğ...
Cinsel saldırıya maruz kalan Arzu Sena Topuz'dan d...
Gönüllü staj yaptığı avukatlık bürosunda avukat S.K. tarafından cinsel saldırıya maruz kalan Arzu Se...
Boşandığı eşi tarafından silahla vurulan Duygu Şek...
Duygu Şeker, kendisini silahla yaralayan boşandığı eşinin hakettiği cezayı alması için dayanışma ça...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.