Kadın gazeteciler için TGS’de ne değişti, TGS’yle ne değişti?
Sendika içerisinde cinsiyet eşitliği demek medya sektörü içerisinde kadın ve LGBTİ+ bireylerin daha görünür olması ve istihdamın artması demek.

Google’a hiç sendika yazdınız mı? Karşınıza ne çıktı, aramanıza gerek yok, ben size söyleyeyim; karşınıza çıkan görseller tulumlu, önlüklü, şapkalı erkekler oluyor. Sanki sadece erkekler sendikalı, örgütlü oluyormuş gibi. Erkek egemen sendikalara nazaran 2,5 yıldır çalıştığım ve daha önce de üyesi olduğum Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda durum farklı. TGS’de değişim rüzgarı 2013’te başladı.

‘SEKTÖRDE BİZ DE VARIZ’ DEDİK
2013 yılında TGS’de iki şey değişti. Bunlardan birincisi genel merkez ve şube yöneticileri, ikincisi toplu sözleşme imzalanan işyerlerinin ve çalışanların profili. Değişen dünya düzenine ayak uydurabilmek adına önce tüzük güncellendi:

“TGS, cinsiyet eşitliğine dayalı demokrasinin inşası için evde ve çalışma hayatının her alanında, örgütlü olduğu işyerlerinde, sendikanın iç işleyişinde, sendika yönetiminde, sendikal çalışmalarda, toplu sözleşmelerde kadın-erkek eşitliğini esas alır, bunların gereğini yerine getirir. İşçilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden ötürü ayrımcılığa uğramalarına, işe alınmamalarına, işten atılmalarına engel olmak için çaba sarf eder, bunun için toplu sözleşmelerde gerekli önlemlerin yer almasını sağlar. Kadına yönelik her türlü şiddete (taciz, tecavüz, dayak, mobbing vb.) ve ayrımcılığa karşı mücadele eder ve politika üretir. Bu politikaların uygulanmasını sağlar. Bu politikalar uygulanırken ortaya çıkan anlaşmazlıklarda belirleyici oy kadınların oyudur.”

Cinsiyet eşitliği ibaresinin tüzüğe eklenmesi demek medya sektörü içerisinde ayrımcılığa maruz kalan kadın ve LGBTİ+ bireylerin iş güvencesini sağlamak demek. Tüzüğün değişmesi ile kadınlar ‘sektörde biz de varız’ demesi aslında. Elbette sadece tüzüğe eklenmedi bu ibare. Toplu sözleşmelerde de güvence altına alındı.

Örneğin; Evrensel Gazetesinde 2014-2015 yılları arasındaki 1. dönem toplu sözleşmede “Bu TİS; … kadın-erkek eşitliğinin sağlanması; kadın, genç, yaşlı, göçmen, engelli, LGBTİ işçiler gibi dezavantajlı grupların hiçbir şekilde ayrımcılığa uğramaması için gerekli pozitif ayrımcı tedbirlerin alınmasını amaçlar” denildi.

İşten çıkarmalarda genelde ilk gözden çıkarılan kadınlar ve LGBTİ bireyler olur. TGS toplu sözleşmelerle bunu da engelledi ve ayrımcılığa karşı önlem aldı.

MADDE 11- İŞTEN ÇIKARMA VE İŞ GÜVENCESİ:
Zorunlu işten çıkarmalarda cinsiyet ayrımcılığının yaşanmaması için işveren gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.

Bir sonraki maddede de kadına yönelik şiddete tolerans verilmediğinin altı çizildi.

Yine BirGün Gazetesi toplu sözleşmesinde “Disiplin Kurulu tarafların belirleyeceği 5 asil üyeden oluşur. Kurulun oluşturulmasında en az yüzde 40 kadın temsili sağlanır” maddesi var. Bu madde ile birlikte iki şey amaçlandı. Birincisi kadın çalışanların işyerlerindeki varlığını sürdürmesini sağlamak, ikincisi kadınların sadece alt kademelerde yer almasından ziyade karar mercilerinde olmasını sağlamak.

Gazeteciler her ne kadar eğitimli-bilinçli olarak görünse de maalesef eril dil ve ataerkil yapı basında da mevcut. Bu nedenle kadınların işyerlerinde karar alan kişiler olmaları önemli.
Ayrıca ilk kez BirGün Gazetesinin sözleşmesinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobiye Karşı Mücadele Günü resmi tatil sayılıyor.

Ayrıca hem BirGün hem de Evrensel Gazetesinde toplu sözleşmeye ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ bölümü eklendi.

MADDE 26-TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASI:
A. İşveren işyerinde uluslararası sözleşmeler, T.C. Anayasası ve yasal mevzuat gereği, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin düzenlemelerin yaşama geçirilmesi için gerekli önlemleri alır. Buna yönelik olarak sendika ile birlikte işyerinde ve medyada cinsiyet ayrımcılığının önlenmesine ilişkin eğitim çalışmaları yapar.

B. İşveren, kadın ve LGBTİ çalışanların erkek çalışanlarla eşit fırsatlara sahip olması, gazetenin karar mekanizmalarında, tüm çalışma alanlarında ve yayında erkeklerle eşit derecede temsil edilmesi için çaba sarf eder, bunun için pozitif ayrımcı tedbirler alır.

C. İşveren, işçilerin işe alım sürecinde, çalıştıkları süre boyunca ve zorunlu işten çıkarma durumlarında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden ötürü hiçbir şekilde ayrımcılığa uğramamaları için her tür önlemi almakla yükümlüdür.

D. Kadın çalışanlara dönük fiziksel, psikolojik, sözel, cinsel her türlü taciz, şiddet ve mobbing, ağır disiplin suçu olarak değerlendirilir. Bu şikâyetlerde kadının beyanı esastır, karşı taraf aksini ispatla yükümlüdür. Bu suçları işleyenler, derhal Disiplin Kurulu sıfatına sahip İşyeri Kurulu’na sevk edilir. İşyeri Kurulu, kadına yönelik şiddet vakaları ivedilikle sonuçlandırır ve kadının kimliği ile yaşadıkları, isteği dışında iç ve dış kamuoyuyla paylaşılmaz.

Kabul edelim, erkek işçileri sendikalardaki erkek yöneticiler temsil ediyor, peki kadınlar ve LGBTİ+’lar sendikanın neresinde? Sadece kadın, sadece LGBTİ olduğumuz için yaşadığımız ayrımcılığa karşı sendika ile pozitif ayrıcalıklar elde ediyoruz. Sendika içerisinde cinsiyet eşitliği demek medya sektörü içerisinde kadın ve LGBTİ+’ların daha görünür olması ve istihdamın artması demek. Görünürlük, ayrımcılığa maruz kalan kesimlerin sorunlarına eğilimini arttırdı

İlgili haberler
GÜNÜN RAKAMI: Kadın gazetecilerin yarısı şiddete m...

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu tarafından yayımlanan anket sonucuna göre kadın gazetecilerin y...

TGS: Kadın gazeteciler ayrımcılığa, şiddete, taciz...

TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu ‘Kadın gazetecilerin iş yaşamında karşılaştıkları ayrımcılıklar’ anketi...

Kadın gazetecilerden baskıya ve sansüre karşı müca...

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 24 Temmuz Gazetecilik ve Basın Bayramı’na ilişkin ‘24 Temmu...