İzmir'de işçi kadın buluşması: Kadınların örgütlenmesi önündeki engelleri yine kadınlar kaldıracak
Ekmek ve Gül İzmir'in çağrısıyla yan yana gelen işçi kadınlar 8 Mart'tan 1 Mayıs'a mücadelenin olanaklarını konuştular.

Ekmek ve Gül İzmir, “8 Mart’tan 1 Mayıs’a Mücadelenin Olanakları” adı altında işçi kadın buluşması gerçekleştirdi. SES İzmir Şube binasında gerçekleştirilen etkinliğe sağlık, tekstil, temizlik, belediye gibi birçok iş kolundan kadınlar ve Ekmek ve Gül Editörü Elif Ekin Saltık katıldı.

Ekmek ve Gül Editörü Elif Ekin Saltık, geçim derdi, zamlar ve ekonomik kriz ortamında 1 Mayıs’a gidildiğimi söyleyerek kadınların 8 Mart’tan aldığı mücadele gücüyle 1 Mayıs’a hazırlandığını anlattı. Kadın işsizliğine dikkat çeken Saltık, daha çok genç kadınların işsizlik sorunu çektiğini ya da güvencesiz ve kayıt dışı düşük ücretlerle çalıştırıldığını söyledi.


'SENDİKAL BÜROKRASİ KADINLARIN ÖNÜNE ENGEL OLARAK ÇIKIYOR'

Kadınların genelde yedek iş gücü olarak görüldüğünü bu yüzden kriz dönemlerinde ilk olarak kadınların işten çıkarıldığını ifade eden Saltık, özel sektörden kamuya kadar kadıların tüm iş kollarında sorunlar yaşadığını dile getirdi. Sendikal mücadelede de kadınların çok fazla sorunla karşılaştığını örneklerle anlatan Saltık, sendikal bürokrasinin kadınların önüne engel olarak çıktığını söyledi.

'KARANLIK TABLODAN ÇIKMANIN YOLU ÖRGÜTLÜ MÜCADELE'

Karanlık tablodan çıkmanın yolunun örgütlü mücadele olduğunu ifade eden Saltık, “Kadınlar bütün baskıya rağmen sokakta olmayan devam ediyor. Toplumsal muhalefeti kadınlar her alanda gösteriyor. 8 Mart’tan 1 Mayıs’a giderken daha iyi koşullarda yaşamak ve çalışmak için mücadele veriyoruz. Savaşa, eşitsizliğe karşı bizim emeğimiz demek için bir araya geleceğiz. Hep bir kurtarıcı bekleniyor ama bu kurtarıcı biziz, bizim birliğimiz” diye konuştu.

'BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN BİRLİKTE ÇABALAMALIYIZ'

Söz alan kadınlardan biri ev içi emeğin görülmediğini ve kadınların bu konuda da çok fazla sorunlar yaşadığını söyledi. Kadınların hem işveren tarafından hem de evde ezildiğini, iki taraflı bir sömürü yaşadığını dile getirdi.

Bir belediye işçisi ise, “Ben ilk mücadelemi babama karşı verdim okumak için. 27 yaşındayım üniversiteden mezun oldum ve kendi çabalarımla, emeğimle belediyede işe girdim. Sonra sendikalı oldum ama sendikamız bizim sorunlarımızı çok dinlemiyor. Toplu sözleşmedeki sunduğumuz regli izni talebimiz ise dikkate alınmadı. Bir şeyleri değiştirmek çok zor ama bunun için birlikte çabalamamız lazım” diye konuştu.

Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Özgür Genç, sendikalaşmak için verdikleri mücadeleyi ve toplu sözleşmelerinde kadın işçiler için yer alan maddeleri anlattı. Sorunlarla başa çıkmanın yolunun örgütlü olmaktan geçtiğini söyleyen Genç, mücadele çağrısı yaptı.

Söz alan tekstil işçisi bir kadın işyerlerinde yaşadığı sorunları anlattı. Çalışma koşullarının ağırlığından ve sendikal mücadelenin işçi kadınlar için zorluğundan söz eden tekstil işçisi, “Kadınların çoğu eskiden yaptığı işi ek iş olarak tarif edip ‘eşime yardım ediyorum’ diyordu ancak son birkaç yıldır yaşanan krizle birlikte 'evi ben geçindiriyorum' demeye başladı. Kadınlar mesaiye kalınca sorun olmuyor, kimse sormuyor ama dışarı çıktığı zaman hemen 'neredesin?' diye soruyorlar. Biz uzun saatler çalışıyoruz. Günde 12-13 saat mesaimiz var. Eve gidiyoruz evde de ayrı bir mesai harcıyoruz. Bu koşullarda mücadele etmeye, sendikalarda yer alamaya hem zaman kalmıyor hem de mecali kalmıyor. Ancak tam da bunu değiştirmek için mücadele edip sendikalarda örgütlenmekten başka çaremiz yok” diye konuştu.

'SENDİKADA KADINLARIN GÜCÜ KÜÇÜMSENİYOR'

Sağlık işçisi Efsun ise, sendikalar arası rekabetin işçileri yıprattığını söyleyerek “Kadın erkek birlikte mücadele etsek bile iş, temsiliyete gelince kadının başarısı erkek zihniyeti tarafından küçümseniyor. Hakkımızı ararken bir yandan da bunlarla savaşıyoruz. Bu konuda ne iş kolu ne de sendika değişmiyor” dedi.

İşçilerin sınıf bilinciyle örgütlenmesi gerektiğini ifade eden Efsun, “5 yıl önce Emek ve Gül’le tanıştım ve mücadelesini görünce ben de dahil oldum. Etrafımdaki arkadaşlarımı da katmaya çalışıyorum. İşimiz zor, önümüzde çakıl taşlarıyla dolu bir yol var ve bu yolda bizler birlikte bir şeyler yapacağız” diye ekledi.

BAKIM YÜKÜ KADINLARIN ÇALIŞMASINA ENGEL

Medikal alanında 7 yıldır çalıştığını ifade eden Selver, “Çocuğum olduktan sonra işten ayrılmak zorunda kaldım. Çocuğum büyüdükten bir süre sonra annem hastalandığı için ona baktım ve yine çalışma hayatına dönemedim. Bu sürede bakım ve ev işi yükleriyle baş başa kaldım” diyerek kadınlara bu anlamda devlet desteğinin hayati olduğunu söyledi.

Çocukları büyüdükten sonra tekrar çalışmaya başladığını söyleyen Selver, çalıştığı iş kolunda belirli bir sendika olmadığı için örgütlenmekte de zorluklar yaşandığını ve buna ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Üniversite öğrenci Selin ise, “Genç kadınların mücadelesi işçi kadınların mücadelesinden ayrı düşünülmemeli. Yurtlar, evler bu kadar pahalıyken, kampüslerde okullarda bu kadar baskı altındayken biz genç kadınlar için hayat çok zor. Ben tıp okuyorum. Bunların yanı sıra staj yapan arkadaşlarımızın sadece hastalardan değil hocalarından da nasıl şiddet gördüğünü biliyoruz. Bizim yaşadıklarımız işçilerin yaşadığı veya yaşayacağı şeylerden ayrı durmuyor” diyerek ortak mücadele çağrısında bulundu.

Zorlukların olduğu kadar mücadelenin de olanaklarının olduğunu konuşan kadınlar, Ekmek ve Gül ile her alanda mücadeleyi yükseltmek gerektiğini ve 8 Mart’tan aldıkları güç ile 1 Mayıs’ta alanlarda olacaklarını söyledi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
İzmir Narlıdere’de 22 kadın sahnede: Tiyatro ekibi...

Narlıdere Kent Konseyi Kadın Meclisi, 22 amatör oyuncu kadın ile 'Corona da Öldürmedi' oyununu seyir...

‘Sanki sendikacılık erkeklerin işi gibi davranılıy...

Sağlık iş kolunda taşerondan devlete geçen kadın işçiler, çalışmanın arattığı özgüveni, kadınların y...

Patron-sendika el ele işçi kıyımı: Salcomp Xiaomi

İşten çıkarılan işçiler, direnişle içeri soktukları sendikanın arkalarında durmamasının hayal kırıkl...