‘Sanki sendikacılık erkeklerin işi gibi davranılıyor’
Sağlık iş kolunda taşerondan devlete geçen kadın işçiler, çalışmanın arattığı özgüveni, kadınların yan yana gelme olanaklarını artırarak mücadelenin gücüne dönüştürebileceğimizi gösteriyor.

Uzun yıllar kamuda sağlık iş kolunda çalışan kadın işçiler, son birkaç yıldır oldukça hareketli ve daha önce deneyimlemedikleri yoğunlukta bir çalışma yaşantısı içindeler. Yıllar önce ‘ev ekonomisine katkı sağlamak’ amacıyla taşeron firmalar altında çalışma hayatına atılan kadınlar, taşerondan kadroya geçiş ve hemen ardından patlak veren pandemi süreciyle birlikte hem daha yoğun bir tempoyla hem de taşeron firmadan sonra devlette çalışmanın vermiş olduğu ek baskıyla çalışma hayatlarını sürdürüyorlar.

Sağlık Bakanlığına bağlı bir kurumda işçi kadınlarla hem iş dışındaki yaşantıları hem de iş yerindeki örgütlülükleri üzerine sohbet etmek için bir araya geldik. Konu konuyu açarken kadınların her birinin ortak ifadesi: iş hayatına girdikten sonra -aslında örgütlenmek kelimesinden çekinseler bile- doğal ve kendiliğinden bir örgütlülük içerisinde kendilerini nasıl geliştirdikleri oldu.

‘ÇALIŞMAYA BAŞLAYINCA EMEĞİMİZİN DEĞERİNİN FARKINA VARDIK’

Kadınların her biri işçi olarak ev ekonomisine katkı sağlamak amacıyla işe başlamış. Kendilerini böyle ifade ediyorlar. Çünkü işe başlamadan önce hiçbirinin eşi çalışmasını istememiş. Ancak geçim sıkıntısı başlayınca işe girmişler. Kadınlardan biri, “Ben çalışmayı çok istedim ama eşim, ‘Ben karısını çalıştırıyor dedirtmem’ diyerek reddetmişti” diye anlatıyor. Kadınların bir kısmı hâlâ eve katkı amacıyla çalıştığını, maaş kartının eşinde olduğunu, kendi maaşı üzerinde bir tasarrufu olmadığını söylerken içlerinden biri şöyle konuşuyor: “Ben de böyle başlamıştım işe. Ama süreç içinde öğrendim emeğimin karşılığının aslında bir katkı değil ortak bir pay olduğunu. İlk başta ben de maaş kartımı eşime verirdim, tüm harcamaları o yapar, bana da harçlık verirdi. Benim emeğimin değeri görülmezdi. Sanki ATM’den parayı hibe olarak çekiyormuş gibi davranırdı. 11 yıldır çalışıyorum ve bu durum zamanla zoruma gitmeye başladı. Çok mücadele ettim. Bir gün bana, ‘Senin paran bu evde çerez parası’ dedi. Ben de, ‘Ver o zaman, kendi çerezimi kendim yiyeyim’ diyerek aldım kartı. Bunu çalışma hayatı içinde öğrendim. Kadının emeğinin yok sayılması böyle bir şey demek ki. 4 senedir kendi maaşımı kendim çekiyorum, kendim yiyorum. Ona da bazen harçlık veriyorum. Emeğim daha görünür oldu şimdi. Başlarda ne safmışız, kendimizi hep ev içinde ikinci planda görüyormuşuz. Bizim kadınlar olarak önce el alem ne der düşüncesinden, bu toplumsal baskıdan kurtulmamız lazım.”

KADINLARIN KENDİSİNİ GELİŞTİRMESİNİ İSTEMİYORLAR
İşten sonra evin işlerinden geriye herhangi bir yere gitme fırsatı bulamadıklarını söylüyor işçi kadınlar. İçlerinden biri AKP’nin Kadın Kolları grubuna gittiğini ancak eşi izin vermediği için ona da devam etmediğini söylüyor: “Aslında ben çok istiyorum kadın gruplarıyla bir araya gelmek ama eşim ve kendi ailem hiç istemiyor. Kadınlar hep bir baskı altında maalesef günümüzde. Bir yandan eş, bir yandan aile büyükleri, bir yandan komşular. Kadınların bir araya gelip kendilerini geliştirmesini istemiyorlar. Geçmişten geleceğe bu böyle gelmiş ama değiştirmeliyiz bu durumu.”
İlk önce iş dışında örgütlenmeye ihtiyaçları olmadığını söyleyen kadınlar, “Mahallenizde bir kadın derneği olsa katılır mıydınız?” sorusuna ise çoğunlukla, “Evet, gitmek isterdim” diye cevap veriyorlar. “Çünkü bazen insan destek görmek, bir şeyler öğrenmek istiyor. Ailesine anlatamadıklarını oradaki kadınlarla paylaşmak, farklı düşünceler edinmek, dayanışma içinde olduğunu bilmek istiyor” diyor içlerinden biri.

Görsel: Freepik

‘SENDİKAYA GEREK YOK’ BASKISI

İşyerindeki sendikal örgütlenme konusunda ise kadınların hepsi çekingen davranıyor. Bu noktada bazı kadınlar özel sektör ve devlet çatısı altında çalışmanın farklarından bahsediyor. İşçilerden birisi, “Özel sektörde olsa daha cesur olurduk. Hakkımızı daha fazla arama gayretine girerdik. Çünkü oradan atılsan da başka bir yerde aynı maaşa iş bulunur. Ama devlette öyle değil. Koşulları nispeten daha iyi. Dolayısıyla işten atılma korkusu oluyor insanda. Ben amirime bir şey sormaya bile çekiniyorum” diyor.

Diğer bir kadın işçi, “Zaten burada sürekli amirler, ‘Devletin çatısı altındasınız, sendikaya ihtiyacınız yok. Devlet size hak ettiğinizi veriyor’ diyerek baskı yapıyorlar. Biz sendikada mücadele etmeyi bırakın, sadece üye olmaya bile çekiniyoruz” diyerek baskının çok yoğun olduğunu söylüyor.

11 senedir çalışma hayatında yer aldığını söyleyen kadın işçi sözü alıyor: “Kadınlar çoğunlukla özgüvensiz davranıyor örgütlenme konusunda. Kendisini özne olarak görmüyor. Biz yapamayız, zaten uğraşanlar var düşüncesiyle davranıyorlar. Ben sendikayla ilgili bir şey söylediğimde bana bile ‘Sana ne?’ diyorlar bazen. Sanki bu sadece erkeklerin işiymiş gibi davranıyor bizim arkadaşlar da. İşyerindeki temsilciler de zaten TİS dönemleri haricinde uğramıyorlar.”

Bir başka kadın işçinin ise sözleri şöyle: “Ben kendimi doğru bir şekilde ifade edebileceğimi düşünmüyorum ama sendikalarda, bizim işyerimizde temsilcilerin kadın olmasını isterdim. Derdimizi daha rahat anlatabilirdik.”

KADINLAR KENDİLERİNİ YETKİN GÖRMÜYOR
Sohbetimiz esnasında genel olarak ortaya çıkan tablo kadınların aslında kendilerindeki gelişim ve değişimin iş hayatına başladıktan sonra olduğuydu. Ekonomik özgürlüklerini ellerine aldıktan sonra kendilerini daha rahat hissettiklerini ve emeklerinin aile içerisinde de daha görünür olduğunu anlatıyorlar. Kadınlar arasındaki genel eğilim ise sendikada ya da yaşamlarında örgütlenmeye yönelik çekingenlikleri oldu. Kadınların sendikalar içerisinde daha aktif ve daha ileriden görev almalarını istediklerini söylüyorlar ancak kendilerinin bu işi yapmaya yetkin görmüyorlar.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Sağlık işçisi kadınlar: ‘İş yerinde daha fazla den...

8 Mart'ta doğru kadın işçi ve emekçilerle yaptığımız buluşmalardan biri de Ankara'da farklı hastane...

Sağlık işçileri anlatıyor: ‘Çalışırken varız ama i...

TİS sürecinde olan sağlık işçileri sendikalarından dertli. Ek ödemelerdeki adaletsizlik ve eksik ele...

‘Biz mücadele ederiz yeter ki sendika haklarımızı...

Sağlık alanında çalışan kamu işçisi kadınların TİS görüşmeleri için masaya oturacak Öz Sağlık-İş’ten...