İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay 10. Dairesi'nde görülen davada savcı, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptal edilmesini talep etti. Karar ise yazılı olarak ileri bir tarihte bildirilecek.
Kadınlar duruşma salonundan ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’, ‘Yaşasın kadın dayanışması’ sloganları atarak ayrıldı.
Siyasi partilerin ve baroların da aralarında olduğu İstanbul Sözleşmesinin iptaline karşı açılan 10 davanın duruşması görüldü. 73 barodan binden fazla kadın avukat İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için Ankara'ya geldi.
Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar sabahın erken saatlerinde Danıştay’a gelirken, Danıştay bahçesine arama noktaları kuruldu.
TARİHİN EN KALABALIK DURUŞMASI
Kadın örgütleri tarafından yapılan açıklamanın ardından avukatlar başta olmak üzere basın, kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları 550 kişilik konferans salonuna alındı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, barolar, siyasi partiler, kadın örgütleri duruşmayı izlerken erkek avukatların da yoğun katılımı gözlendi. Danıştay heyet başkanı, “Sanıyorum Danıştay tarihinin en kalabalık duruşması” dedi.
DIŞARIDA BEKLEYEN KADINLARA POLİS MÜDAHALESİ
Avukat Göktaş’ın savunması sürerken, dışarıda bekletilen kadınlara polis müdahale etti. Bir kadın yaralandı. Polis kadınların etrafını sararken, kadınlar da oturma eylemine başladı. Müdahale sırasında kadınlara karşı polis biber gazı kullandı. Dışarıdaki kadınların salona girmesi talep edilince heyet başkanı, "Ben duruşma salonuyla ilgili heyet başkanıyım, başka görevim yok. Almak istiyorum ama yoğunluktan salon çökerse hesap veremem. Bir şey olursa sorun bize geliyor" dedi. Israrlar üzerine bir grup kadın salona alındı.
MÜLTECİ KADINLAR VURGUSU…
Avukatlar duruşmada söz aldı.
Avukat Şenal Sarıhan, yaptığı açıklama “Her gün en az 4 kadın öldürülüyor. Siz bunun için hukuku adaleti yerine getirin bu fesih kararını iptal edin” dedi.
Avukat Ebru Beşe, “Ben mülteci kadınlar adına da konuşmak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi özellikle binlerce kilometre yürüyerek canları pahasına sığındıkları kadınları da koruyor. Biz ise bir gecede hukuksuz bir şekilde bu sözleşmeden çıkıyoruz. İstanbul Sözleşmesi her anlamda insanlık onurunu koruyan bir sözleşmedir. Biz heyetten fesih kararının iptalini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan: “Burada yapılan tartışmalardan sonra alacağınız karar Cumhurbaşkanı’nın yargı denetimine etkin bir şekilde tabii olup olmadığıdır. Anayasa’ya aykırılık iddiaları ciddiye alınmalı çünkü yarın da başka bir uluslararası sözleşmeden çıkılması olası” dedi.
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Ceren Kalay Eken: “İstanbul Sözleşmesi bir günde ortaya çıkmadı birkaç kişi yazmadı. Uluslararası alanda en kapsamlı sözleşmelerden bir tanesi. Kamu yararı konusunda iç hukukta da oldukça önemlidir. Gece yarısı keyfi bir şekilde bir kişi tarafından millet iradesi olmadan çıkıldığını ve ülkenin en az yarısını etkilediğini vurgulamak istiyorum. Hiçbir makam kendi kararı ile yasaya ilişkin karar veremez” dedi.
Avukat İlayda Doğa Karaman: İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığını andan itibaren failler yararlandı. Aile içi şiddet bürosu ‘yakında 6284’ten de çıkılır’ diyerek kanun maddelerini uygulamadı. Bu muydu kamu yararı? Devlet şiddette maruz kalan kadınlara ulaşamıyor. Yapılması gereken tek şey ise sözleşmenin uygulanması. Devlet tüm vatandaşları ve 45 milyon kadını korumakla yükümlü. Şiddetsiz bir dünyayı savunmaya devam edeceğiz.
‘SÖZLEŞME LGBTİ+’LARIN HAKLARINI DA KORUYOR’
Avukat Seher Duygu Çildoğan da “Konuşamama LGBTİ+ların haklarını hatırlatarak ve İstanbul Sözleşmesi’nin kapsayıcılığından bahsederek başlamak istiyorum” dedi. Danıştay Heyet Başkanı Çildoan’a “Konuşmalarınıza ve alkışlarınıza bir şey demiyorum ama tekrara düşmeyin zaman kayboluyor” derken, Çildoğan, “Hiç tekrar yapmıyorum LGBTİ+ların var oluşları ile ilgili konuşuyorum. Buradaki kararın iptal edilmesi gerekiyor çünkü nefret söylemleri artacak ve insanlar yok sayılmaya devam edecek” karşılığını verdi.
Gelecek Partisi Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Habibe Çiftçioğlu: Bu kadar hanımefendinin bulunduğu bir ortamda bulunmaktan çok mutluyum. İlk imzacısı olunan ve bir gecede feshedilen bu sözleşmeden neden çekildiğini merak ediyoruz. Biz uygulamadaki eksiklikleri eleştirirken bu karardan büyük bir endişe duyduk. Kadınların çocukların ve tüm dezavantajlı grupların devlet tarafından korunmasını istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi Türkiye’nin gündeminde, bu sözleşmeye sahip çıkın.
Gaziantep Barosu Başkanı İskender Kahraman: Ben aynı zamanda iki kızım için de buradayım. Bir kişinin gece yarısı kararnamesi ile uluslararası sözleşmeden çıkma kararı vermesi hukuksuzdur. Sözleşme toplumsal güveni ve huzuru sağlıyor ve devlete sorumluluk yüklüyor. Bu sözleşme işlevsel olmadığı için kadına yönelik şiddet bu kadar artıyor. Milyonlar bu davayı takip ediyor, hukuksuzluğun son bulmasını istiyoruz.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren: Bu kalabalık ve dayanışma çok güzel ama kaygı duymamız gerek. Biz ne zaman büyük salonlarla, çok fazla insanın katıldığı bir yargılama yaptık? Baskının arttığı, sıkıyönetim mahkemelerinde gördük. Bu açıdan bu tablodan kaygı duyması lazım çünkü demokrasiden uzaklaşmış oluyoruz. Siz ne karar verirseniz de bu salondaki her bir kişi sözleşmenin ruhunu yaşatmaya devam edecek. Yetki ve etki uyandıracak vereceğiniz karar. Bir baro başkanı olarak şiddete karşı düzenlenen bir sözleşmeden çekilmemek için konuştuğum için utanç duyuyorum.
‘KADINA ŞİDDET UYGULAMA’ DİYEN HUKUKİ METİNLERDEN ŞİDDET FAİLLERİ RAHATSIZLIK DUYAR
Diyarbakır Barosundan Avukat Hatice Demir: Nahide Opuz’un öldürüldüğü topraklardan geliyoruz. Kadınlar farklılıklarına göre de şiddete uğruyor. Danıştay’ın kararları da kamu yararını korur. Kadına yönelik şiddet toplumsal bir sorun ve küresel bir sorun. Bu sözleşmeye niçin ihtiyaç duyulduğunu lütfen unutmayalım. Biz her gün şiddete uğrayacağımız kaygısıyla yaşıyoruz. Bu sözleşme bizim için inanılmaz güçlendiren bir unsurdu. Feshedilmesiyle hepimiz güvencesizlik içinde kaldık. ‘Kadına şiddet uygulama’ diyen hukuki metinlerden kim rahatsızlık duyar? Sadece şiddet failleri rahatsızlık duyar. Mahkemeniz bugün ya kadınların özgürlüğünden yana ya da erkeklerin tahakkümünden yana karar verecek. ‘Ya bu ülkede tek bir kişi toplumun geleceğini belirler’ diyecek ya da ‘Bu ülkede demokrasi var hukuk var’ diyecek.
Kocaeli Barosu Başkanı Avukat Bahar Gültekin Candemir: Kadınlar olarak hak ve özgürlüğümüzün korunmasını istiyoruz çünkü biz kadınlar ölmek değil yaşamak istiyoruz.
‘ÖNÜMÜZDE HEM HUKUKİ HEM DE POLİTİK BİR SORUN VAR’
Avukat Hülya Gülbahar: Burada Tekirdağ’dan Diyarbakır’a kadar barolar her siyasi görüşten kadınlar, meslek örgütleri var. Tanıyorum AKP’li kadınlar var bu salonda. Heyetinizin önünde çok büyük bir hukuki problem var. 6284’te İstanbul Sözleşmesi uygulanır diyor. Sözleşme yürürlükteyken sözleşmeden çıkırsa ne olacak? Kanun maddelerini ne yapacağız, onları da mı yok sayacağız? Dünyada uygulanan adı İstanbul Sözleşmesi olan bir sözleşmede İstanbul mu olmayacak? Önümüzde hem hukuku hem de politik bir sorun var. Bu dava uzadıkça kadınlar hayatlarından oluyor. Çocuklar istismara uğruyor. Burada esasa dair bir karar verilecek şiddet gören insanların kadınların çocukların geleceği belirlenecek.
Bunun üzerine salondan alkışlarla cevap verildi.
Erzurum Barosundan Avukat Selin Deniz Bozkurt: 18 yıl Erzurum’da yaşadım, orada büyüdüm. Benim arkadaşlarım 15 yaşında evlendirildi, şiddet gördü. Şimdi erkek çocuklarından şiddet görüyorlar. İstanbul Sözleşmesi bu şiddete dur diyecek tek dayanağımız.
Avukat Sibel Suiçmez: İstanbul Sözleşmesi bizim kırmızı çizgimiz vazgeçmek de öyle kolay değil. Türkiye’ye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devleti. Sizden kahramanlık beklemiyoruz sizden hiçbir güçten korkmadan karar vermenizi bekliyoruz. Bu dava sadece bizim için değil sizin çocuklarınız için de bu ülkenin geleceği için de çok önemli. Sayın heyet sizden Danıştay’da da hakimler var demenizi bekliyoruz. Buraya binlerce kadının çığlığını, umudunu, kanını getirdik. Bunu şimdi siz değerli yargıçların omuzlarına bırakıyoruz.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına Avukat Sevinç Hocaoğulları: İstanbul Sözleşmesi şiddetin eşitsizliklerden beslendiğini söyler. Sendikamızın toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir tüzüğü vardır. Sağlık emekçileri çok fazla şiddete uğruyor ve yalnızca üyelerimizin sağlığını düşünmüyoruz. Yaşam güvenliği, can güvenliği şiddetin önlenmesinde bütüncül politikalar gerektirir. Eğer şiddetin son bulmasını istiyorsak İstanbul Sözleşmesi yürürlükte kalmalı.
‘KADINLAR HAYATLARINA SAHİP ÇIKMAK İÇİN BURADA’
Avukat Candan Dumrul: Sayın heyet, öncelikle bu salonda siz dahil herkes maske takıyor. Oysaki Cumhurbaşkanı kapalı ortamda zorunluluğun kaldırıldığını söylemişti. Cumhurbaşkanı karar verdi diye bu doğru bir karar mı, değil. Neden takıyoruz çünkü hayatımıza sahip çıkıyoruz işte kadınlar da hayatlarına sahip çıkmak için burada. Bu sözleşmeden çekilme hukuka uygun görülecekse o zaman temel bir hukuk tartışması yürütülmesi gerekiyor.
Bu sözleşme bizim vazgeçebileceğimiz bir düzenleme değil. İstanbul Sözleşmesi yaşam hakkımızın teminatı. Bu sözleşmeyi ya bu salonlarda ya sokaklarda alacağız. Ya da yeniden yeniden yazacağız. Namus bahanesini, sözde ahlak gerekçesiyle kadınlara ayrımcılık göstermeyi kendilerinde hak görüyorlar çekilmesini isteyenler. Kamunun yararı herkesin yaşamının güvence altına alınmasıdır. Sözleşmeden çekilmek maruz kaldığı şiddet nedeniyle yaşamak isteyen Nevin Yıldırım, Yasemin Çakal, Şule Çet yararına değildir, faillerin yararınadır. Biz kimleri temsil ediyoruz, hem ev içinde hem de kamu içinde şiddete uğrayan engelli kadınları, satılan Êzidî kadınları, Hande Kader’i temsil ediyoruz. Bu işlemin iptal edilmesini talep ediyoruz.
CUMHURBAŞKANLIĞI YETKİLİLERİNDEN SAVUNMA
Cumhurbaşkanlığı vekilleri de savunma yaptı.
Avukatların savunmasında fesih kararının Anayasa'ya, iç hukuka, Meclis'e uygun olduğunu iddia ederken seslerinin kısık olması ve yutkunarak konuşmaları dikkat çekti.
Elindeki metne bağlı olarak konuşan avukatlar, fesih kelimesinin etimolojisine girerek İngilizce ve Fransızca karşılıklarını söyledi ve buradan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin doğru olduğu çıkarımında bulundu.
Bir avukatın ‘kadınlarımız’ diye konuşmaya başladığı sırada salonun boşalması da dikkat çekti. Avukat, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin hukuka uygun olduğunu savunuyoruz. Uygun olmadığına ilişkin çabalar nafiledir. Biz Cumhurbaşkanımızın kararının hukuka uygunluğunu uluslararası kurumların hukuka uygunluğuna göre değerlendirmiyoruz” dedi.
SAVCI ‘HUKUKA UYGUN DEĞİL’ DEDİ
Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının hukuka uygun olmadığı yönünde mütalaa verdi. Savcı, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptal edilmesini talep etti. Kararın yazılı olarak ileri bir tarihte bildirileceği açıklandı.
DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA
Kadınlar duruşma öncesi salon önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan avukat Şenel Sarıhan, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi.
Başta kadınlar, çocuklar, LGBTİ’lerin maruz kaldığı her türlü şiddetin insan hakları ihlali olduğunu belirten, devlete şiddeti önleme ve mağduru koruma yükümlülüğü getiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belirten Sarıhan, “EŞİK olarak 20 Mart 2021 Cumartesi günü yayımladığımız bildiride, kararın ‘hukuksuz ve hükümsüz’ olduğunu ilan etmiş, Meclis iradesinin ve Anayasa’nın hiçe sayıldığını vurgulayarak, “Milletin iradesiyle Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılamaz. Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez. Anayasa’nın 90. Maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlar ile çıkılamaz dedik” şeklinde konuştu.
Sarıhan, “Bugün Türkiye tarihinde dönemeçtir. İstanbul Sözleşmesi’nden de toplumsal cinsiyet eşitliğinden de hukukun üstünlüğü ilkesinden de vazgeçmiyoruz” dedi.
Avukat Hülya Gülbahar ise, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra sıranın çocukları koruyan Lozante Anlaşması’nda olduğunu belirtti. Gülbahar, “Yapılan Anayasa’ya aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden kim çıkmayı istiyor? Çocuk istismarcılarına af gelsin diyenler, kadının ev içi emeğini gasbedenler, kadınlara ekonomik şiddet uygulamak isteyenler bunlar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını isteyenlerdir” ifadelerini kullandı.
DIŞARDA KALAN KADINLARA POLİS MÜDAHALE ETTİ
Gülbahar’ın konuşmasının ardından kadınlar ve avukatlar duruşmaya katılmak için Danıştay binasına giriş yaptı. İçeri alınmayan kadınlar, Danıştay kapısı önünde “Aç aç barikatı aç” sloganları attı.
Açıklamanın hemen ardından alana gelen çevik kuvvet ekipleri, duruşmaya girmek için bekleyen kadınlara müdahale etti. Bir kadın yaralandı. Polisler kadınların etrafını sararken, kadınlar da oturma eylemine başladı. Müdahale sırasında kadınlara karşı polis biber gazı kullandı.
Duruşma salonuna giremeyen kadınların ısrarı üzerine avukatlar kadınların içeri girmesini talep etti. “Gerekirse koridorlarda da otururuz” diyen kadınlara Danıştay Heyet Başkanı “Ben duruşma salonuyla ilgili heyet başkanıyım başka görevim yok. Almak istiyorum ama yoğunluktan salon çökerse hesap veremem. Bir şey olursa sorun bize geliyor” dedi.
10 AYRI DURUŞMA GÖRÜLECEK
Ankara Barosu, Diyarbakır Barosu, Erzurum Barosu, Antep Barosu, Tekirdağ Barosu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Serap Yazıcı, Gelecek Partisi, 29 Ekim Kadınları Derneği, Büşra Marangozoğlu olmak üzere toplam 10 ayrı duruşma gerçekleştirilecek.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
‘Bu davanın tarafı milyonlardır’
İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali talepleri yarın Ankara’da Danıştay 10’uncu Dairesinde görüle...
EŞİK: 28 Nisan’da 1000’i aşkın kadın avukatla Anka...
EŞİK: 73 Barodan kadın avukatların katılımı ile 28 Nisan Perşembe günü İstanbul Sözleşmesi’ni savunu...
İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz çünkü...
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedildiği açıklanan İstanbul Sözleşmesi nedir? Kadın...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.