Genç kadınlar: Ortak mücadele ile daha güçlüyüz
15. Gençlik Yaz Kampında bir araya gelen genç kadınlar, kadınların temel sorunlarını tartışarak birlikte çözüm yolları aradı. Tartışmalarda bir aradalığa ve ortak mücadeleye dikkat çekildi.

Bu sene Aydın Kuşadası’nda gerçekleştirilen 15. Gençlik Yaz Kampı sona erdi. Birçok atölyede tartışmalar yürüttüğümüz, akşamları konserlerinde eğlendiğimiz, temizlikten yemeğe her işi kolektif bir şekilde yaptığımız, özgür geleceğimizden on gün aldığımız bir kamp oldu. Kamptaki verimli tartışmaların yürütüldüğü atölyelerden biri de Kadın Çalışmaları Atölyesiydi. Atölye yürütücülüğünü üniversitelerden, liselerden bir araya gelen genç kadınlar üstlendi. Katılımcısından yürütücüsüne genç kadınların aktif katıldığı, her gün farklı bir konunun tartışıldığı bir atölyeydi. Farklı üniversitelerden bir araya gelen kadınlar, kendi üniversitelerinde yaşadıkları sorunları, bu sorunların sebeplerini ve çözüm yollarını kafa kafaya vererek tartıştı.

‘TACİZ EN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİ’
Atölyede 7 gün boyunca tartışma yürüten ve çözüm yolları arayan genç kadınların dile getirdiği ortak sorunlardan biri de taciz. Kampa İzmir’den katılan Nazlıcan, “Toplumun her alanında olduğu gibi üniversitelerde de tacizlerle karşı karşıyayız. Bir kadının en küçük yaştan başlayıp ölünceye kadar yaşadığı en temel sorun tacizdir diyebilirim. Genellikle genç kadınların birleşme eğilimi de çoğunlukla taciz sorununa karşı gerçekleşiyor” dedi. Tek sorunun taciz olmadığına da dikkat çeken Nazlıcan, kadın öğrencilerin kaldıkları KYK yurtlarında da fazlasıyla sorunlar yaşadıklarını ifade etti.



‘ASIL MESELE EŞİTSİZLİK’
Değişen eğitim müfredatında genç kadınları nelerin beklediğini sorduğumuz da Nazlıcan, “Gerek evrim teorisinin müfredattan çıkarılması, gerek zorunlu din derslerinin getirilmesindeki en büyük amaç düşünmeyen, sorgulamayan bir toplum yaratılmak istenmesidir. Bugün kadına şiddet, cinsiyetçilik sorununun temel dayanaklarından birisi eğitimsizliktir” dedi. Nazlıcan eğitim sistemindeki yanlış düzenlemelerden dolayı kadınların sorunlarının temelden çözülmeyeceğini, asıl meselenin ‘eşitsizlik’ olduğunun da altını çizdi.

‘KADINLAR MÜCADELE ETMENİN YOLLARINI ARIYOR’
Nazlıcan, “Bir platform, topluluk vb. araçları olmasa bile genç kadınlar bir araya geldiğinde bu sorunlarla mücadele etmenin yollarını arıyor. Hükümet, okul yönetimleri veya yurt yönetimleri ne kadar bunu engellemeye çalışsa da genç kadınlar bir yolunu bulup kendilerine bir mücadele aracı yaratabiliyor” diye konuştu. Üniversite içinde yapılmak istenilen etkinliklere izin vermedikleri ve bir araya bile gelmelerinin sorun olduğunu söyleyen Nazlıcan, genç kadınların kendi taleplerini dile getirme yöntemlerinin önünün kesildiğini ifade etti.



‘BİR ARAYA GELMEK ÖNEMLİ’
Kocaeli’nden kampa katılan Cemre, “Yaşadığımız bir tacizi eskiden anlatamıyorduk. Oysa burada yanımızda kendimiz gibi bu durumdan rahatsız olan kadınların olması bu sorunu paylaşmayı ve birlikte çözümler aramamızı sağlıyor.” diye konuştu. Genç kadınların ortaklaştığı bir diğer sorunun ise üniversitelerdeki ihraçlardan sonra derslere yeni gelen hocaların dilindeki cinsiyetçi söylemler olduğunu belirten Cemre, hocaların derslerde kadınları aşağıladıklarını ifade etti. İktidarın yaratmaya çalıştığı muhafazakâr eğitim sisteminde genç kadınları nasıl sorunlar beklediğini değerlendiren Cemre, “Üniversitede kadın çalışmaları yürüten ve bize destek olan hocalarımız ihraç edildi. Üniversitedeki resmi kurumlar ise bize asla yardımcı olmuyor. Liselerde bu durum daha kötü. Bilimsel eğitimden mahrum, dinci bir eğitimin verilmesi liselerdeki kız kardeşlerimize muhafazakâr bir çerçeve çiziyor” dedi.

‘OHAL’LE BİRLİKTE ÜNİVERSİTELERDE BASKI ARTTI’
Cemre, “Bulunduğumuz ilde yaşadığımız sorunların diğer illerle birçok benzerlik gösterdiğini gördük. Aslında hepimizin baskı ve şiddet koşullarının aynı olduğunu anladık. Bu kadar ortak sorunumuz varken neden bir araya gelmekten uzak duralım ki?” diyerek atölyede ortak çözüm yolları bulduklarını anlattı. Üniversitesinde OHAL baskısını oldukça fazla hissettiğini belirten Cemre, “OHAL’le birlikte okullarımızda keyfi uygulamalar da devam ediyor. Genç kadınların bir araya geldiği yerler yok ediliyor. Kadın dernekleri, yayın organları kapatılıyor...
OHAL ve diğer baskılara karşı birlikte olmanın verdiği güç ile bu karanlık dönemleri atlatacağız. Bu umudun gücü aramızda var ettiğimiz kız kardeşlik bağımızdan da geliyor” dedi.



‘BİRBİRİMİZDEN CESARET ALIYORUZ’
Atölye çalışmalarıyla birlikte genç kadınların sorunlarının çözümü açısından umutlu olduğunu belirten Kocaeli’nden Dilan, “Bizler karanlık bir dönemden geçiyoruz. Bu durum ülkenin dört bir tarafında hissedildiği gibi üniversitelerde ve liselerde de hissediliyor. Ama biliyoruz ki bu karanlığın sonunda bir ışık var ve bizler bu ışığı görebildiğimiz için umudumuzu kaybetmiyoruz. Birbirimize cesaret veriyoruz işin aslında. Korkularımızdan arınmamıza vesile oluyor. Mücadele eden genç kadınları gördükçe benliğimizde daha da kuvvet buluyoruz” dedi.
Kadınların bilinçlenmesinde rol alan dergi, gazete ve televizyonların kapatılması elbette onları bir nebze boşluğa düşürmüştür. Ancak kadınlar yine kendilerine mücadele edecek, bir şeyler öğrenip bilinçlenecek alanlar buluyor. Kadın Çalışmaları Atölyesi de bunlardan biri. Sadece 1 haftalık olmasına rağmen gayet önemli ve kadınlar açısından anlamlı konulara değiniyor. Kamp bittiğinde elbette kadınlar için mücadele bitmeyecek ve hayatın her yerinde aynı enerji ve umutla devam edecek.

KADIN ÇALIŞMALARI ATÖLYESİ DEKLARASYONU
OHAL ile kadınlar daha da susturulmak ve toplumsal hayatın dışına itilmek istenmektedir. Çıkarılan KHK’ler ile kadınların yan yana gelerek sorunlarını, taleplerini konuştukları, çözüm aradıkları dernekleri kapatılmakta, ihraçlar yoluyla işleri ellerinden alınmakta ve hatta gözaltı ve tutuklamalar yoluyla kadınlara gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Ancak kadınlar kendilerine bu koşullarda dahi yeni yollar yaratmakta, yan yana gelebilecekleri yeni alanlar açmaktadır.
Emperyalist politikalar dünyada savaşları ortaya çıkartmakta ve ne kadar pay elde edileceği hesabı insanları yerinden etmekte, en temel hak olan yaşam hakkını tehlikeye atmaktadır. Savaşın en çok etkiledikleri ise kadın ve çocuklardır. En sıcak örneğini Suriye’de gördüğümüz gibi çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu savaş mağduru insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kalmakta, sefalet koşullarında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.
Bu yıl 100. yılını kutladığımız Ekim Devrimi, kadın ve erkeğin toplumsal hayatın her alanında tam eşitliğinin önkoşullarını yaratan ve kadının, üretim ilişkilerindeki konumu ile toplumsal yaşamdaki konumunu eşitlik temelinde örgütleyen bir deneyim olması bakımından bugün hala yol gösterici konumdadır.
Sonuç olarak, bizler atölyemizde yürüttüğümüz tartışmalar sonucu elde ettiğimiz tüm bu birikimle birlikte şehirlerimize döndüğümüzde daha güçlü ve kararlı bir mücadeleyi örmenin önemini bir kez daha yineliyoruz. Ekim Devrimi’nin 100. yıl dönümünde, geçmişten güç alarak geleceği örme mücadelesinde başta kız kardeşlerimiz olmak üzere tüm gençliği mücadeleye çağırıyoruz.
Yaşasın Kadınların Örgütlü Mücadelesi!
Yaşasın Kadın Dayanışması!


İlgili haberler
Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmalar...

Üniversiteli kadınlar topluluk çalışmalarını, üniversitelerde yaşananları ve gündemi canlı yayında k...

Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde ne yaptık, neler ko...

Antalya Olimpos’ta yapılan 2017 Gençlik Yaz Kampı’nda Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde çalışma yürüten...

Ekim Devrimi’nden güç alarak mücadeleye!

Gençlik Yaz kampı Kadın Çalışmaları Atölyesi kadın sorununa dair pek çok tartışma yürüttü demiştik....