Emrah Bulut, 14 Ağustos’ta işlediği cinayetin ardından ‘Öldürdüğüm kişi 13 yaşındaki kızıma tecavüz etti. Ben bu cinayeti, başka kızların başına gelmesin diye işledim’ demiş, tutuklanmasının ardından sosyal medyada serbest bırakılması için kampanya başlatılmıştı.
Emrah Bulut’un cinayetten 8 gün önce 15 yaşındaki Suriyeli sığınmacı C.N. ile ‘evlenmek istediği’ ortaya çıktı.
Ailesinin yaşı küçük olduğu için evliliğe izin vermemesi üzerine aile ile tartışıp ölümle tehdit ettiği iddia edilen Emrah Bulut, ailenin karakolda verdiği ifadeye göre evi basıp kızı kaçırmak da istemiş.
Emrah Bulut ailenin söylediklerini reddederken, kızın 18 yaşında olduğunu zannettiğini, yaşananların ‘alacak verecek’ meselesinden kaynaklı olduğunu iddia etti.

NE DEMİŞTİK?
Bu olay şiddet sorununun ‘kısasa kısas’la çözülemeyeceğini bir kere daha düşündürdü.
Kadına ve çocuklara yönelik şiddetle mücadelede ‘kısasa kısas’, ‘idam’, ‘hadım’ gibi cezalar aslında toplumsal olan sorunu çözmüyor; güçlünün güç uyguladığı yeni bir şiddet biçimi haline geliyor.
Adalete olan güvenimiz sağlam olmadığı için 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz eden kişinin ‘kızın babası’ tarafından öldürülmesi ‘hak edilmiş’ bir ceza gibi düşünülebiliyor. Hatta baba için ‘serbest bırakılması’ kampanyaları yapılabiliyor.
‘Kısasa kısas’, ‘idam’, ‘hadım’ gibi taleplerin neden kadına ve çocuklara yönelik şiddeti durdurmayacağını, tam tersine şiddeti artırıp, erkek egemenliğini güçlendireceğini 6 maddede şöyle özetlemiştik:
GÜNÜN MESELESİ: İstismarcıları hadım etmek, idam etmek çözüm mü?