Depremin 15. gününden notlar | Sağlık sorunları artıyor, daha fazla açlık, yoksulluk kapıda
Kimi depremzede kimi de gönüllü olarak yardım ulaştırmak için deprem bölgesinde. Ekmek ve Gül gruplarından kadınlar 15. gününde deprem bölgesinden notlarını aktarıyor…

10 ili yıkan depremlerin üzerinden 15 gün geçti. Hâlâ yardımların ulaşmadığı, çadırların olmadığı bölgeler, köyler var. Bu yerlerden biri de Adıyaman. Depremin yerle bir ettiği, ulaşabilen yardımların çok geç ulaştığı, insanların günlerce feryat ettiği yerlerden biri olan Adıyaman’da kadınların şu an en büyük ihtiyacı sutyen. İç çamaşırı sorunu bir nebze olsun çözülmüş olsa da genç kadınların sutyen ihtiyacı sürüyor. Kadın pedi de hâlâ büyük bir ihtiyaç. Sutyen ve pedde ciddi bir açık var.

ADIYAMAN: ÇADIR YOK, ÇOCUKLAR PERİŞAN, KADINLAR TEDİRGİN

Yine burada AFAD’dan çadır alamayan aileler var. Çadırları olmayanlar ya yıkık dökük evlerinde kalıyor ya da kendi imkanları ile brandadan, muşambadan çadırlar yapmaya çalışıyor. Çocukların sağlıkları kötü durumda, elleri mosmor, kıyafetleri yok… Hâlâ çadır ulaşmayan köyler var, bir işçinin anlatımına göre yıkılmak üzere olan, binanın sadece ayakta durduğu evlere az hasarlı raporu verip gidiyorlar. Böyle olunca da ne çadır yardımı alabiliyor insanlar ne yardımlardan yararlanabiliyorlar. O evlere gelip kalan çok insan da var. Bir Üzerinde 5 kat olan, kolonları patlamış bir market dükkanı açılmıştı bugün. Market sahibi “Yaşamak zorundayım, başka çarem yok” dedi.

Burada fabrikalar üretime başladı, bir tekstil fabrikasında 70 işçi var örneğin, 10 tanesi gelmiş ve bu gelenlerin çoğu Suriyeli. İşçilerin çok büyük bir bölümü Suriyeli. Barakları yıkılmış, arabalarında kamyonlarında kalıyorlar. Çoğu arabasını fabrikanın yanına çekip orada kalıyor ailesiyle. İşçiler sabah fabrikaya gelip üretim yapıyor. Bir işçi eşi güvenlik kaygılarını şu sözlerle anlatıyor: “Biz fabrikanın deposunda kalırken eşim çıkıyor, eve gidip malzeme almaya çalışıyor. Ben kamyonda çocuklarımla kalıyorum, ama burnumu bile çıkaramıyorum çünkü çok korkuyorum. Şehir, sokaklar her yer bomboş. Bir şeye ihtiyacım olsa, bir tuvalet ihtiyacım olsa gideremiyorum, tuvaletimi akşam eşim gelene kadar tutuyorum, çocuk ağlıyor dışarı çıkmak istiyor izin vermiyorum, çünkü güvenli değil ve çok soğuk.” Yine yağma ve şiddet haberlerinden dolayı kadınlar çok tedirgin, burada öyle bir şey yok ama yapılan haberlerden dolayı çok endişe duyuyor, güvenlik korkusu yaşıyorlar…

‘ADIYAMAN MERKEZ CEMAATLERE EMANET’

Adıyaman merkezi tamamen İslamcılara teslim edilmiş durumda. Aşevi kurulmuş ilahiler, dualar eşliğinde insanlara yemek veriyorlar. Pek çok tarikat ismi var çadırların üzerinde. Diyanet Vakfının, tarikatların pek çok çadırına rastlıyoruz. İnsanlar AFAD’dan çadır alamadığı için mecburen buralardan çadır alıyorlar. Bugün biriyle konuştuk. O da İslamcıların yanına gitmiş çadır istemeye, “Elimizde çadır kalmadı” demişler. Ama onun komşusu gitmiş ona vermişler. “Komşum da çünkü onların tarikatından, İslamcı, sakallı şalvarlı profile de uygun olduğu için ona verdiler” dedi. “Söyleyecek çok şeyim var ama ne gücüm var ne cesaretim gözaltına alınmak istemiyorum” diye de ekledi.

Köylerde su sıkıntısı çeken yerler var, buralarda içme suyu da dağıtılmamış. Dağıtılsa da yetmiyor. Evlerde su yok, yardımlar dışında verilen su yok günlerdir. Günde bir iki saat gelen su hem çamur gibi hem kokuyor. İnsanlar günlerce bekliyor duş almak için. Dışarıda soğukta duş almaya alışmış insanlar.

ANTEP: İŞSİZLİK ARTIYOR, İNSANLAR YARDIM DEĞİL İŞ İSTİYOR, PARA İSTİYOR
Antep’te ise çoğu yerde çadırları kaldırıyorlar. Biraz daha yoksul mahallelerde, sokak aralarında çadırlar var, az hasarlı raporu verilerek insanlar evlerine yönlendiriyorlar. Hatta kiminin evi hiç kontrol edilmemiş. İnsanları zorla eve gönderiyorlar, çadırları söküp ortalığı toparlama çalışması yapılıyor. Yardımlar da çok azalmış durumda, biz de daha çok işçilerin, yoksul emekçi kesimlerin yaşadığı semtleri gezmeye çalışıyoruz. O bölgelere ne zaman yardım için bir şey götürsek zaten ihtiyaçları var, yardımlar da azalmış, bir daha da yardım gelmez düşüncesi ile bir kargaşa oluşuyor. Herkes daha fazla almaya çalışıyor. Çocuğuna bez bulamamış insanlar var. Antep’te birkaç aydır işsizlik problemi vardı, çok fazla insan işten atılmıştı, bu yüzden yoksulluk şehirde giderek artıyor. İnsanlara gittiğimizde bez istiyor, başka ihtiyaçları istiyor ama bir daha gelmez diye daha fazla alma çabasındalar. “Bu yardımlar birkaç gün daha gelecek sonra biz ne yapacağız” kaygısını çok yaşıyorlar. “Bize iş lazım, para lazım yardım değil, asıl ihtiyacımız olan bu” diyorlar.
DİYARBAKIR: KADINLARIN GÜNLÜK YAŞAM YÜKÜ ÇADIRLARDA DEVAM EDİYOR

Burada kurulan çadır kentler var ama çadırlar yetersiz. Isıtıcı var ve elektrik çekildi. Yardımlar buraya ulaşıyor, eksiklik şu an iç çamaşırı. Ama burada esas sorun tuvalet ve banyo. İnsanlar kaç gündür duş alamamışlar, hastaneye gidip duş almaya çalışanlar var. Uyuzdan dolayı boşaltılan çadırlar var. Ve kadınlar söylemeye çekiniyorlar ama büyük sıkıntılar yaşadıkları belli çünkü seyyar tuvalet yok. Parklara kurulan çadır kentlerin ortak belediye tuvaletleri var ve bütün kadınlar onları kullanıyor, herhangi bir temizlik yapılmıyor. Kadınlar kendi aralarında bazen birleşip temizliyorlar oraları. Bu sürekli hijyene ulaşamadıkları banyoya ulaşamadıkları ve iç çamaşırı alamadıkları bir hale dönüşüyor. Kadınlar için daha vahim bir tablo şu ki kadınlar bizimle konuşmak için kocalarından ağabeylerinden ve babalarından izin alıyor. Kadınlar bizimle konuşurken erkekler gelip müdahale ediyor, büyük bir yıkım söz konusu dışarıda kalmışlar hâlâ kadın üzerinde bir hüküm sürme çok yaygın. Ana dil meselesini de biliyorsunuz burada bir sorun. Biz aldığımız birçok görüşü zaten Kürtçe alıyoruz. Burada devletten doğru AFAD görevlisi olanlar içinde Kürtçe bilen yok, tercüman da yok ama yerli ekiplerde buralı oldukları için Kürtçe bilen var. Ama dil konusunda herhangi bir hizmet yok, özellikle mülteciler açısından tercüman yok. Kadınlar hâlâ gündelik yaşamın yükünü taşıyor. Çocuk bakımı, yaşlı bakımı vs. Çadır önünde kadınlar odun üstünde yemek pişiriyor, erkekler çadır içinde uyuyor. Korkunç bir görüntü.

İSKENDERUN: İÇ ÇAMAŞIRI VE PEDE İHTİYAÇ VAR

Hijyen ürünleri, kadın pedi, iç çamaşırı sürekli ihtiyaç. Çünkü çadır alanlarında kadınlar duş alamıyor. Mont alırsın bir ay giyersin ama iç çamaşırını sürekli değiştirmen gerekiyor, çamaşır diğer kıyafetlere göre de daha az geliyor. Kadın pedi açısından da özellikle Ekmek ve Gül grupları, Kayseri Ekmek ve Gül Grubunun hazırladığı hijyen kiti üzerinden kadınlara ped ulaştırabildik, yoksa başka yerlerden çok daha az geliyor. Bebek bezi geliyor yine iyi kötü geliyor. Deprem sonrası travma, korku nedeni ile idrarını tutamayan kadınlar da var. Çoğu da iç çamaşırı istemeye çok çekiniyor. İçlik diyor ama aslında istediği iç çamaşırı. Regl düzensizliği de çok yaygın. Çadır alanlarında duş hâlâ yok, tuvalet var ama hijyenik değil. İnsanlar tuvalet ihtiyacı için cemevine gidiyor. İskenderun’un yukarı mahallelerinde yıkım olmadığı için elektrik ve su var. Merkezde şebeke suyu yeni yeni veriliyor. Diğer bölgelerde ise depo suyu kullanılıyor. Depo suyuyla da duş alamıyorsun, sadece ellerini yıkayabiliyorsun. Merkezde hırsızlık olur endişesiyle insanlar yıkılmış evlerinin önünde çadır kuruyor, AFAD çadır kent kuruyor, elektrik direkleri çekiyor, bir iki güne de çadır alanlarında elektrik olacak deniliyor. Isınma büyük sorun aslında ısınma ve hijyen en büyük iki sorun diyebiliriz. Bugün bir doktorla da görüştük mide krampı ve ishal şikayetleri yaygın. Soğuktan, stresten ve hijyenden dolayı şikayetler daha çok artmış. Sağlığa erişim açısından da özel bir hastane çalışanı çadır alanına gidip geldiklerini ve ücretsiz sağlık hizmeti verilmeye çalışıldığını söyledi. Arsuz’da Avrupa Birliği’ne bağlı büyük bir sahra hastanesi kurulmuş diş ve göz hariç bütün sağlık hizmetlerinin verildiğini söylediler.

MALATYA: SAĞLIKLI BARINMA KOŞULLARI YOK, SAĞLIĞA ERİŞİM SIKINTILI
Malatya açısından pek çok sorun hâlâ çözülmüş değil. Doğanşehir’deki hastanede hemşirelik yapan bir kadın hemşire, hastanenin hasarlı olduğunu sahra hastanesi talep ettiklerini söylüyor. Yetkililerin hiçbir şekilde seslerini duymadıklarını ifade eden hemşire: “Çok tedirgin çalışıyoruz, gelen hastalar da bina yıkılacak diye korkuyor, tedirgin. Sahra hastanesi yapılmasını istiyoruz. Sürekli nöbete kalıyorum, günlerdir doğru düzgün lokma geçmedi boğazımdan, duş alamıyorum günlerdir” diyor.
Malatya’da yine karşılaştığımız başka bir manzara ise henüz birkaç gün önce doğum yapmış mülteci bir kadının koşulları. Kaldığı çadır sağlıklı yaşamaya hiç elverişli değil, bebeğini orada emziriyor, yaşamını sürdürmeye çalışıyor ancak ne bebek için ne de anne için sağlıklı koşullar var. Yine gıdaya, ısınmaya erişim de büyük mesele.
Malatya’da önemli sorunlardan biri de içme duyu. Doğanşehir’in bir köyünde içme suyu henüz yok. Para verebilen parayla içme suyu alıyor, veremeyen içilemez haldeki suları kaynatarak çocuklarına içirme yöntemini kullanıyor.
BUGÜN YANSITTIKLARIMIZ

We do our best to spot the adequate needs in the field, organize the necessary support and make sure that it is delivered. We call on all our sisters in the world to support this solidarity!

Esenyurtlu kadınlar kız kardeşlik köprüsünü kurmak için buluştu: Öfkeli ve kaygılıyız ama güçlüyüz: Esenyurt’tan deprem bölgesine kız kardeşlik köprüsü

Emek Partisi açıklama yaptı: Çocuklarımızın haklarının takipçisiyiz, çocukları karanlığınıza teslim etmeyeceğiz!

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık açıklama yaptı: 1788 refakatsiz çocuğun 1225’ini ailesine teslim ettik

Narlıdere-Balçova Ekmek ve Gül Grubu: Dayanışmanın örgütlü güce dönüştürme zamanı

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Depremin 13. gününden notlar | Hâlâ en büyük sorun...

Kendileri de depremzede olan, depremin ilk gününden bu yana dayanışma ağlarında yer alan, özellikle...

Depremin 12. gününden notlar | Yoksulluk katlanara...

Depreme maruz kalan ancak depremin ilk gününden bu yana dayanışma ağlarında görev alan, özellikle de...

Depremin 11. gününden notlar | Hâlâ çözülemeyen so...

Depreme maruz kalan ancak depremin ilk gününden bu yana dayanışma ağlarında görev alan, özellikle de...