Günlerdir Türkiye'nin gündeminden düşmeyen kadın cinayetlerine ilişkin pek çok kent ve üniversitede eylemler sürüyor. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nde okuyan bir kadın öğrenci ile iktidarın kadına yönelik şiddet alanındaki politikalarının üniversiteli genç kadınları nasıl etkilediğini ve son yaşanan gelişmeleri konuştuk.

İKBAL KATLEDİLİRKEN POLİS NEREDEYDİ?

İktidarın kadın cinayetlerine karşı aldığı önlemleri yeterli bulup bulmadığını sorduğumuzda arkadaşımız, "Bulmuyorum çünkü iktidar kadın cinayetleri için herhangi bir önlem almıyor. Bir kadın, kendisini taciz eden kişiyi şikayet ettiğinde bile gerekli önlemler alınmıyor. Üstelik kadınların haklarını ve can güvenliğini korumak amacıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden de çıkıldı. Emniyet güçlerinin gerektiği yerde, gereken önlemi almadığını düşünüyorum. İkbal kalabalık bir caddede bağıra çağıra surlara çıkarıldı hiçbir polis neden müdahale etmedi? İkbal'in annesi bile olay yerindeyken polis neredeydi" şeklinde cevap verdi.

Türkiye'nin dört bir yanında kadın cinayetlerine karşı sokağa çıkan kadınlar bazı şehirlerde emniyet güçlerinin barikatları ve engellemeleriyle de karşılaşmasına ilişkin ise "Emniyet güçleri, protestolara bir müdahalede bulunmamalı. Kadınlar olarak can güvenliğimizi korumak adına eylemlere ve protestolara katılıyoruz ve bu eylemler esnasında çevremize verdiğimiz bir zarar yok. Zaten biz kadınlara artık herhangi bir zarar verilmemesi için eylemlerde bulunuyoruz. Zararsız ve haklı bir eylemde müdahalede edilmesini doğru bulmuyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Bazı üniversitelerde siyah giyinme protestosunu yeterli bulmadığını ifade eden kadın öğrenci "Üniversite öğrencilerinin de tepkisini belli etmek için siyah giyinmesini takdir ediyorum. Ama siyah giyinme protestosunun yeterli olduğunun düşünmüyorum. Hem yeteri kadar geniş bir kitleye ulaştığını düşünmüyorum hem de artık her gün birden fazla kadın cinayeti haberine uyanıyorken yaptığımız protestoların daha kitlesel ve de daha çok ses çıkarabileceğimiz eylemler olması gerekiyor diye düşünüyorum" dedi.

İKTİDAR MEDYASININ DA PAYI VAR

Kampüs yaşamında bir kadın olarak karşılaştığı zorluklar olup olmadığı sorusunu ise "Kampüs içinde rahatça dolaşmakta pek de sorun yaşamıyorum, çünkü geç saatlerde bile insanlar oluyor ve her yerde kameralar da olduğu için sesimi duyurabilirim. Ancak yurdum için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yurdumun yolu karanlık ve ıssız. Yurdumun yanında otobüsten indiğimde bile geç saatte olmamasına dikkat ediyorum. Yol pek de tekin bir yol değil ve mecburen çantamda kendimi koruyacak eşyalar bulundurmaya dikkat ediyorum" şeklinde cevapladı.

Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusunda kadınların mücadelesine ilişkin ise "İstanbul Sözleşmesine yeniden dahil olmamız lazım. Bunun için ne etkili olur pek de bilmiyorum açıkçası. Kadınlar olarak genellikle sesimizi sosyal medya yardımıyla duyurmaya çalışıyoruz. Sosyal medyayı kadına şiddet konusunda hem bir bilinç oluşturmak hem de sesimizi duyurmak için aktif bir şekilde kullanmaya devam etmeliyiz. Küçük yaştaki çocuklara da gerekli eğitim verilmeli ve bilinç aşılanmalı, ama hükümetin eğitim politikaları yüzünden hem parasız eğitime hem de okul öncesi eğitime ulaşmak zorlaşıyor. Bildiğim kadarıyla bugün Türkiye'de okul öncesi eğitime katılım oranı yüzde 54'e kadar gerilemiş durumda. Küçük çocukları şiddete özendiren içeriklerden uzak tutmalı ve de televizyon ile sosyal medyadan küçük yaştaki çocukları bilinçlendirici yayınlar yapılmalı. İktidar medyasının dizi senaryolarından haber dillerine kadar iktidarın politikalarını yansıttığını da unutmamamız gerekir. İktidar medyasının da yaşananlarda payı olduğunu unutmamalıyız. Ve yapabileceğimiz en önemli şeyin ise haklarımızı aramak, kadına şiddete dur demek, kadının iş yerinde uğradığı mobbinge karşı durabilmek için dil, din ve ırk ayrımı olmadan birlikte mücadele etmek olduğunu unutmamalıyız" dedi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül