Üniversiteli kadınlar kadın cinayetlerine karşı ayakta
İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in vahşice katledilmesinin ardından memleketin dört bir yanından üniversiteli kadınlar kampüslerinde kadın cinayetlerine karşı eylem yaptı.

İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in, Semih Çelik tarafından öldürülmesinin ardından kadınlar pek çok kentte eylemler düzenledi. Üniversiteli kadınlar ise bugün kampüslerden seslendi: Kadın cinayetleri politiktir. 

YTÜ ÖĞRENCİLERİ: KADIN CİNAYETLERİ MÜNFERİT DEĞİL 

Yıldız Teknik Üniversitesinde kulüplerin çağrısıyla öğrencileri katledilen Ayşenur ve İkbal için yürüdü. Yemekhane önünde toplanan öğrenciler festival alanına kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Festival alanında okunan basın açıklamasında güvenli bir kampüs için cinsel tacizi ve şiddeti önleme komisyonuna dikkat çekildi.

YTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu Başkanı Selen Sarul’un okuduğu açıklamada son dönemde artan kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete dikkat çekildi: “Üniversite öğrencileri olarak, hunharca katledilen kadınların sesi olmak ve bu şiddeti durdurmak için bir aradayız. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler, bireysel olaylar değil, toplumsal ve yapısal sorunların bir sonucudur. Bu sorunları görmezden gelen, failleri cezalandırmayan, kadınları korumaktan aciz bir sistem her gün daha fazla acıya neden oluyor.”

Kadın cinayetlerinin önlenebilir olmasına rağmen önlenmediğini vurgulayan açıklamada, “Failin bir yıl önce öldürme tehdidi içeren bir video paylaşmasına rağmen hakkında ciddi bir soruşturma açılmamış olması, kadına yönelik şiddet konusunda devletin ne kadar yetersiz kaldığını gösteriyor. Bu durum, kadınların korunmadığı, faillerin ise cezasız kaldığı bir düzenin açık bir yansımasıdır.” denildi.

Mevcut yasal düzenlemelerin gerektiği gibi uygulanmadığı için kadınların her geçen gün daha da savunmasız hale geldiğini söyleyen açıklamada, “Devletin varoluş nedeninin; vatandaşının canını, yaşam hakkını kanunlarla koruyup, temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğunu ve bizlerin devlet için değil, devletin bizler için, vatandaşı için varlığını sürdürdüğünü unutmamalıyız. Devletin görevi, kadınların yaşam haklarını korumak ve onların güvende hissetmelerini sağlamaktır. Ancak mevcut düzen, bu temel görevi yerine getirmiyor.” denildi.

CİTÖK ACİL İHTİYAÇ

Üniversitelerde de benzer ihmaller olduğunu söyleyen açıklamada, “Cinsel tacizi ve şiddeti önlemek amacıyla kurulan komisyonlar, özellikle Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK), yeterince aktif değil ve gerekli önlemleri almıyor. Üniversitelerde cinsel taciz vakalarının artışına rağmen bu komisyonların harekete geçmemesi kabul edilemez. CİTÖK gibi mekanizmaların hızla devreye girmesi ve etkin bir şekilde çalışması elzemdir. Güvenli bir yaşam için önce bulunduğumuz alanı güvenli bir hale getirip CİTÖK'ün etkin bir şekilde işlemesini sağlamalıyız. Bu yüzden kadınlar, kampüslerde de güvende olmalıdır; bu güvenliği sağlamak üniversite yönetimlerinin temel sorumlulukları arasındadır.” denildi.

‘ÖRGÜTLÜ DİRENİŞ GEREKLİDİR’

“Kadına yönelik şiddet ve baskılar, sadece bireysel suçlar değil, sistematik bir sorunun ürünüdür.” denilen açıklamada mücadelenin zorunluluğuna dikkat çekildi, “Üniversitelerde, iş yerlerinde, sokaklarda kadınların maruz kaldığı her türlü şiddet ve tacize karşı örgütlü bir direniş gereklidir. Birlikte, dayanışma içinde bu karanlık düzeni değiştirmek mümkün. Şiddeti ve baskıyı durdurmak için sesimizi daha gür çıkaracağız. CİTÖK gibi mekanizmaların aktifleşmesiyle, kampüslerimizde ve tüm yaşam alanlarımızda kadınların hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz.” denildi.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ: DEVLET SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRSİN

Dicle Üniversitesi öğrenci toplulukları kadın cinayetlerine karşı açıklama yaptı. Tıp Sanat Topluluğu TÖB (Tıp Öğrencileri Birliği), Tıp Sanat Topluluğu (DÜTS), Sinema Kulübü (DÜSİNEK), Kolektif Tiyatro Atölyesi (DÜKTA), Avrupa Tıp Öğrencileri Topluluğu (EMSA) ve Psikoloji Öğrencileri Topluluğu üyeleri Dicle Üniversitesi Öğrenci İşlerinde bir araya gelerek oturma eylemi yaptı.

Topluluklar adına açıklama yapan Rozerin Fidan, kadın cinayetlerinin toplumun en derin sorunlarından biri olmaya devam ettiğini belirterek, “Bu durum, sadece bireysel olaylar olarak değerlendirilemez; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, ataerkil yapıların ve yetersiz politikaların bir sonucudur” dedi. Fidan, devletin asli görevinin vatandaşların güvenliğini sağlamak ve yaşam hakkını korumak olduğunu ancak kadın cinayetlerinin önlenmesi için etkin bir politika izlenmediğine dikkat çekti: “Kadın cinayetlerinin son bulmasi sadece bireysel cezalarla degil, bütüncül bir yaklaşımla mümkündür. Devlet, kadınlarn yaşam hakkını koruma konusundaki sorumlulugunu; toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayalı, kararlı ve etkin politikalarla yerine getirmelidir.”

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ: YAŞANANLARIN HESABINI SORACAĞIZ

Galatasaray Üniversitesi öğrenci kulüp ve toplulukları, Semih Çelik tarafından katledilen iki kadın için okul öğrencileriyle ortak eylem düzenledi. Kulüp ve toplulukların yazdığı ortak açıklamada kadına şiddetin, işlenen cinayetlerin münferit olmadığının altı çizildi. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, 6284 sayılı yasanın hedefe konması, cinayetlerin sebebini faillere değil kadınlara yönelten sisteme vurgu yapıldı ve düzeni değiştirme sorumluluğumu sözü verildi. Bildiri okunduktan sonra "Kadın cinayetleri politiktir" "Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz" sloganları atıldı.

Eylemde okunan bildiride şöyle dendi: "Henüz 19 yaşında olan iki arkadaşımız İstanbul'un ortasında Semih Çelik isimli erkek tarafından güpegündüz katledildi. Birkaç gün önceyse Beyoğlu'nda bir kadın iki farklı erkek tarafından tacize uğradı, faillerse gözaltına alındıktan sonra salınıp ancak sosyal medya baskısı üzerine yeniden tutuklandı.


YAŞANANLAR TÜRKİYE'DE İLK DEĞİL

Geçtiğimiz günlerde de 8 yaşındaki Narin'in kayboluşu üzerinden 19 gün geçtikten sonra cansız bedeni bulundu, aynı 6 sene önce kayboluşundan 18 gün sonra bulunan Leyla Aydemir gibi. Bu davadaysa tüm sanıklar beraat etti. Anlayabildiğimiz üzere Narin'in, İkbal'in, Leyla'nın yaşadıkları Türkiye'de bir ilk değil.”

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, 6284 sayılı yasanın hedefe konması, tedbir kararlarının uygulanmaması, kadına şiddette cezasızlığın yükselişi ve infaz kanununda yapılan değişikliklerin her sabaha yeni bir kadın cinayeti haberiyle uyanılmasının sebebi olduğunun altı çizilen açıklamada; "Uyuşturucu bağımlısı, akıl hastası" gibi söylemlerle işlenen her bir cinayetin sayısız gerekçesini kulak arkası etmeye çalışanların; suçluları serbest bırakarak, kadını koruyan yasaları tartışmaya açarak sorumluluğu taşıyanların bu suça ortak olduğunu biliyoruz. Bunu bildiğimiz gibi, kadınları korumak yerine suçlayan ve istismarların, tacizlerin cinayetlerin sebeplerini faillere değil kadınlara yönelten sistemin suçluları güçlendirdiğini de biliyoruz” denildi.

Hiçbir kadın cinayetinin münferit olmadığı vurgulanan açıklamada; “İşlenen cinayetleri unutmayacağız, tüm kadınlar için, yaşananların hesabını soracağız. Kadınları güvencesizliğe iten, ölüme terk eden, katilleriniyse cezasız bırakan bu düzeni değiştirme sorumluluğumuz var. Ne umutsuz ne de çaresiziz. Şiddetin, hayatın her alanında normalleşmesine izin vermeyeceğiz!" ifadelerine yer verildi.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ: YAŞAMAKTA ISRAR EDECEĞİZ

Beyazıt Meydanı’nda bir araya gelen İstanbul Üniversitesi öğrencileri de “Bu ülkede tüm okulların, yurtların, iş yerlerinin, sokakların çocuklar, gençler ve kadınlar için güvenli hale gelmesi için mücadele etmek zorundayız. Şiddetin her türlüsüne karşı etkin şekilde önleme ve koruma mekanizmalarının işletilmesi, gerçek bir eşitlik ve adalet için harekete geçmek zorundayız. Tam da burada birbirimize söz veriyoruz! Yaşamakta ısrar edeceğiz!” dediler.

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ: TÜM KIZ KARDEŞLERİMİZ İÇİN BURADAYIZ!

Umuttepe kampüsünde A kapısı önünde toplanan öğrenciler, ellerindeki dövizlerle de tepkilerini gösterdi. Öğrenciler açıklamanın ardından oturma eylemi gerçekleştirdi.


Öğrencilerin açıklamasında ise “Bugün burada kadın cinayetlerine tepki vermek için toplandık, geçmişten bugüne çığ gibi büyüyen kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz. Kadınların uğradığı taciz ve tecavüzlerin hiçbir şekilde ceza alamadığı bu ülkede, erkeklerin cesareti artmaktadır. Medya eli ile kadın haberlerinin etik ihlallerle dolmakta, bununla beraber kadın cinayetleri ve şiddet toplumun gözünde normalleşmekte. Biz burada bu normalleşmeyi de eleştiriyoruz. Bugün burada canice katledilen arkadaşlarımız, kız kardeşlerimiz, annelerimiz ve bütün kadınlar için toplanmış bulunmaktayız” ifadeleri yer aldı. 

Öğrenciler İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanmasını, 6284 sayılı Kanun'un uygulanmasını ve kadın cinayetlerinin durdurulmasını talep etti.

BOĞAZİÇİ'DE ÖĞRENCİLER ENGELLERE RAĞMEN YÜRÜDÜ


Boğaziçi Üniversitesinde kadınlar, Semih Çelik tarafından katledilen İkbal ve Ayşenur için yürüyüş düzenledi. Okul yönetimi ve polis, kadınların yürüyüşünün kampüsten çıkmaması için kapıyı öğrencilerin üzerine kitledi. Kadınlar "İkbal ölürken polis neredeydi?", "Kadınlara değil, katillere barikat" sloganlarıyla tepki gösterdi. Bini aşkın öğrencinin katıldığı eylemde genç kadınların ısrarının ardından barikat aşıldı, kadınlar cadde boyunca yürüyerek basın açıklaması okudu. Eylemde "6284'ü uygula", "Etkin CİTÖK istiyoruz", "Güvenli kampüsler istiyoruz", "Öfkeni diri, başını dik tut" dövizleri taşındı.

GÜLBAHAR HATUN KYK YURDUNDAN KADINLAR ŞİDDETE KARŞI YÜRÜDÜ

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİNDEN KADINLAR: 'YAŞAYACAĞIZ VE YAŞATACAĞIZ'


İstanbul Aydın Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü'nün çağrısıyla İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileri, D blok önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Ardından kampüse yürüyen kadınlar, okulun güvenlik görevlileri ve polis öğrencilerin yürüyüş yaparak kampüse girmesine engel oldu. Öğrenciler, güvenlikler tarafından soruşturma ve çevik kuvvet saldırısı ile tehdit edildi. Kadınlar, "Kadınlara değil, katillere barikat" sloganları attı.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ'NDEN KADINLAR İKBAL VE AYŞENUR İÇİN YÜRÜDÜ

Hacettepe Üniversitesi öğrencileri Hacettepe Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun (HÜKÇAT) çağrısıyla kadın cinayetlerine karşı yürüdü. Yapılan açıklamada, “ Kampüs içerisinde her yıl onlarca kadın otostopta, sınıfta, hastanede, kampüsün herhangi bir yerinde tacize ve şiddete maruz kalıyor.Eşit, özgür, şiddetsiz bir dünya ve kampüsler istiyoruz. Güvenli kampüsler istiyoruz” denildi.

Yıldız Amfi önünde bir araya gelen binlerce öğrenci Yıldız Amfi’den yürüyüş gerçekleştirdi. Hacettepe taraftar toplulukları, ‘Fail tek değil, şiddet münferit değil’ yazılı ortak pankartla yürüdü. Yürüyüşte ‘Koruma, aklama, katilleri yargıla’, ‘Güvenli kampüs istiyoruz’, ‘Katledilen kadınlar isyanımızdır’, ‘Narin için adalet, herkes için adalet’ sloganları atıldı.

Yemekhane önünde yapılan açıklamada, “Haklarımız ve hayatlarımız üzerinden oynanan bu politikalarla güvensiz bir yaşam inşa ediliyor. Kampüs içerisinde her yıl onlarca kadın otostopta, sınıfta, hastanede, kampüsün herhangi bir yerinde tacize ve şiddete maruz kalıyor. Üniversitemiz yönetim organları tacizi ve şiddeti önleyecek önlemler almazken gerçekleşen taciz, veya şiddet gibi durumların ardından failler ya ceza almıyor ya da süreç uzadığı için çok geç kalınıyor... Daha fazla kız kardeşimizin acı haberleriyle güne başlamak, sokaklarda ve kampüste korkarak yürümek istemiyoruz. Eşit, özgür, şiddetsiz bir dünya ve kampüsler istiyoruz. 6284 sayılı kanun, Lanzarotte sözleşmesi ve tüm haklarımız uygulansın. Cezasızlık politikası son bulsun. Şüpheli kadın ve çocuk cinayetleri aydınlatılsın. Güvenli kampüsler istiyoruz. Kampüsümüzdeki ışıklandırma eksikliği giderilsin. Ring seferleri arttırılsın, kadınlar otostopa mecbur bırakılmasın. Caydırıcı cezalar uygulansın. Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu aktifleştirilsin” ifadelerine yer verildi.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ'NDEN KADINLAR: 'KATİL, KADIN DÜŞMANI İKTİDARDIR'

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri yaşanan kadın cinayetlerine tepki göstermek için Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe yerleşkesinde yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi. Merkez yemekhaneden hazırlık binası önüne yürüyen öğrenciler sık sık "Kadın yaşam özgürlük", "Güvenli kampüs, güvenli yaşam", "Bir kişi daha eksilmeyeceğiz" sloganları attı. Basın metnini Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi okudu.

“Birkaç gün önce Semih Çelik isimli erkek, 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kız kardeşimizi, İstanbul’un ortasında yarım saat arayla vahşice katledip intihar etti” diyerek sözlerine başlayan öğrenci, Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden iki erkek failin gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra tepkiler üzerine tutuklandığını hatırlattı. “Osmaniye’de farklı yaşlardan 18 kişi 14 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulundu. 18 kişinin teşhis edilmesine rağmen yine bu kişilerden 10’u tutuklandı” diyen öğrenci, “Hafta boyunca İzmir'de, Diyarbakır'da ve Mersin'de kadın cinayetleri işlendi” diye ekledi.

‘BÜTÜN FAİLLERDEN HESAP SORACAĞIZ’

“Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak sesleniyoruz. Kadınlar var olduklarından beri her bir hak için mücadele etmişlerdir. Bizler bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar, bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri cezayı alana kadar omuz omuza, el ele mücadele etmeye devam edeceğiz” diyen öğrenci, bir adım bile geri atmayacaklarını ekledi. Son olarak “Bütün faillerden hesap sormaya bu kadın düşmanı politikalar ve eril adalet mekanizması yok olana kadar bulunduğumuz her alandan sesimizi yükseltecek birbirimizi savunacağız” diyen öğrenci, mücadelelerini büyüteceklerini ifade etti.

İTÜ'LÜ KADINLAR: GÜVENLİ YAŞAMI BİRLİKTE KURACAĞIZ

İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in katledilmesinin ardından Türkiye’nin pek çok yerinde gerçekleşen eylemlerin üçüncü gününde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde de bir eylem gerçekleşti. Ayazağa kampüsünün girişinde toplanan öğrenciler, ⁠⁠MED’e (Merkezi Derslik Binası) yürüyüş gerçekleştirdikten sonra basın açıklamalarını okudular. Açıklamada "Bugün Ayşenur Halil’in, İkbal Uzuner’in öfkesiyle buradayız. Bugün bu erkek egemen sistem içerisinde katledilen her bir kadının öfkesiyle buradayız" denildi. Kadınlar, son 11 yılda yüzde bin 400 artan kadın cinayetlerinden AKP hükümetini sorumlu tutarak "'Kadına şiddet abartılıyor' söylemi ve bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler kadın cinayetlerinin önünü açan asıl sorumlulardır" dedi. 

Kadınların üniversitelerde de güvende olmadığını vurgulayan kadınlar CİTÖK'ün etkin kullanılmadığını ifade etti, kadınların barınma sorunlarına değindi. "Kampüslerimizdeki bu erkek egemen uygulamalara, kadın düşmanlığına izin vermeyeceğiz. Güvenli kampüsler için hep birlikte mücadele edeceğiz" denilerek üniversitedeki tüm kadınlar mücadeleye çağrıldı. Basın açıklamasının ardından bir forum gerçekleştirildi.

BURDUR 

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğrencileri kadına yönelik şiddeti protesto etti.

MAKÜ Sosyoloji, Hemşireler, Medya İletişim ve LÖSEV Fayda topluluklarının organize ettiği protesto Cumhuriyet Meydanı'nda yapıldı. Öğrenciler yakalarına beyaz kurdele takarak kadına yönelik şiddeti protesto etti. Grup adına açıklama yapan İrem Yılmaz, Buse Güneş ve Zeynep Loya Yılgın, üniversite öğrencileri olarak ülkede artan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı toplandıklarını belirtti. İrem Yılmaz, "Son dönemde yaşanan acı olaylar kadınların yeterince korunmadığını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gözler önüne sermektedir. Kadınların yaşam hakkı kutsaldır ve hiçbir gerekçeyle ihlal edilemez" dedi. Buse Güneş, kadına yönelik şiddete dikkati çekmek için beyaz kurdele dağıttıklarını, bu kurdelenin barışı ve şiddete karşı farkındalığı simgelediğini söyledi. Zeynep Loya Yılgın da hiçbir kadının şiddet, taciz veya ölüm korkusuna maruz bırakılmaması gerektiğini belirtti. 

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Ankara Üniversitesi öğrencileri kadın cinayetlerini protesto etmek için yürüyüş ve basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ”Kadınlar katledilirken devlet, önleyici ve caydırıcı hiçbir adım atmamakta; görmezden gelmektedir" denildi. Öğrenciler faillerin cezasızlıkla karşılaştığını dile getirirken mücadele eden kadınların her türlü yasa ve zor gücüyle baskılanmaya çalışıldığını söyledi.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencileri kadın cinayetlerine karşı Maltepe Gülsuyu yerleşkesinde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada “Bugün Ayşenur Halil’in, İkbal Uzuner’in öfkesiyle buradayız. Bugün bu erkek egemen sistem içerisinde katledilen her bir kadının öfkesiyle buradayız" denildi.


Öğrencilerin yaptığı açıklamada senelerdir kadınların korunması için gerekli önlemlerin alınmıyor oluşuna değinilirken geçtiğimiz günlerde Beyoğlu'nda gerçekleşen cinsel saldırı olayı hatırlatıldı: "Beyoğlu’nda kalabalık bir sokakta iki tacizcinin saldırısına bir uğrayan bir kadın bu yasaların kendisini korumayacağını bildiği için; suç duyurusunda bulunursa faillerin serbest kalıp adresini öğreneceği ve devletin hiçbir şey yapmayacağını bildiği için suç duyurusunda bulunamadı. İşte bu yüzden bizim mücadele etmekten, öfkemizi örgütlemekten, hesap sormaktan başka bir çaremiz yok." Bugüne kadar her failin yargılanmasını sağlayan yegane şeyin kadınların mücadelesi olduğunu vurgulayan öğrenciler, tüm kadınları mücadeleye çağırdı. 

İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Komisyonu'ndan bir öğrenci, mücadelenin yalnızca bu eylemle sınırlı kalamayacağını, mücadeleyi her gün örgütleyebilecek; kadınları her gün yan yana getirecek mekanizmalara ihtiyaç duyduklarını belirtti. "Biliyoruz ki kadınlar bunu her yerde inşa edebilir! Birlikte kazanacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışmamız” dedi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

EGE ÜNİVERSİTESİ KYK YURDUNDA PROTESTO

Ege Üniversitesi Kız KYK yurdunda kalan öğrenciler İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in canice katledilmesini ve geçtiğimiz günlerde erkek yurdunda kalmak zorunda kalan kadın öğrencilerin tacize uğramasını protesto etti. Işık açıp kapayarak gerçekleştirilen protesto alkışlarla devam etti. Öğrenciler sık sık “Susma sustukça sıra sana gelecek!" sloganı attı.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ


Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü önünde de öğrenciler kadın cinayetlerini protesto etmek istedi. Ancak polis öğrencileri abluka altına aldı. Bu süreçte 4 öğrenci gözaltına alındı.

Fotoğraf: CHP Kadıköy Gençlik Kolları X hesabı


Devamı geliyor...

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
İki günde dört kadın cinayeti

İstanbul’da Semih Çelik isimli erkeğin Ayşenur Halil ve İlknur Uzuner’i katletmesinin ardından 24 sa...

İkbal ve Ayşenur'un katledilmesi münferit değil |...

Devlet artan yoksulluktan kazanılmış haklara saldırılarla kadınları çepeçevre sarıyor. Kadınların mü...

Korkuyu öfkeye, isyanı mücadeleye dönüştürelim!

'Birbirimize emanetiz diyor ya sokaklarda kadınlar. Evet birbirimize emanetiz, birbirimizin yanında...