‘Cezasızlık Algısı’ değil kadın düşmanlığı gerçeği
Ömer Çelik 'cezasızlık algısı yaratmaya çalışıyorlar' diyor. Bakalım gerçekten de cezasızlık algı mıymış, yoksa gerçeğin ta kendisi mi?

İstanbul’da geçtiğimiz cuma günü Semih Çelik isimli failin Ayşenur Halil ve İlknur Uzuner’i katletmesinin ardından kadınlar ülkenin dört bir yanında sokaklara döküldü. İnfial yaratan ve büyük tepki çeken bu iki cinayetten sonra da başka başka şehirlerden, başka başka kadın cinayeti, çocuk istismarı, cinsel taciz, tecavüz, şiddet haberleri gelmeye devam etti. Ayşenur ve İlknur’un korkunç şekilde, canavarca katledilmesi ise biz kadınlar için bardağı taşıran damlalardan biriydi.

Evet, kadınlar olarak öldürülüyoruz, katlediliyoruz. Kadınlar olarak bazen hiç tanımadığımız bir erkek tarafından, sokak ortasında kılıçla, bazen yıllarca birlikte yaşadığımız “koca” dediğimiz erkek tarafından, “yuva” dediğimiz evlerin içinde, bazen çantalarımızda onlarca uzaklaştırma kararı olmasına, telefonumuzda yüklü olan KADES uygulamasına rağmen, bazen kafamıza taşla ile vurula vurula, bazen dövüle dövüle, bazen silahla vurularak, bazen onlarca kez bıçaklanarak ÖLDÜRÜLÜYORUZ…

İKTİDARINIZ HİÇBİR ÖNLEM ALMIYOR

Kadınlar olarak yıllardır DİRENİYORUZ aynı zamanda. Kadın cinayetlerini önleyin diyoruz. Acil eylem planları oluşturun diyoruz. Devlet bizi erkek şiddetinden korusun diyoruz. Bunun için sokakları dolduruyoruz, dernekler kuruyoruz, bir araya gelmenin, dayanışmanın türlü yollarını arıyoruz. Ancak maalesef bir arpa boyu yol gidemiyoruz. Bakın verilere; devlet üstüne vazife olarak görmediği için, kadın örgütlerinin, medya kuruluşlarının tuttuğu verilere. 2024 yılının ilk 9 ayında, erkekler tarafından 295 kadın öldürülmüş, 184 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuş. 2024 yılı daha bitmeden 479 kadın daha yaşamdan koparılmış.

Neden peki? Neden önlenemiyor bu kadın cinayetleri? Neden giderek daha vahşi bir hal alıyor? Biz kadınlar olarak bunlara kafa yorarken AKP Sözcüsü Ömer Çelik'ten üzerine sayfalarca cevap yazılabilecek bir açıklama geliyor. Çelik "cezasızlık algısı yaratılmaya çalışılıyor" diyor. Çelik “cezasızlık algısı” diyor. Sayın Çelik’e soruyoruz biz de: Algı mı sadece, yoksa bu sizin iktidarınızın basiretsizliği mi? Belki de basiretsizlik de değil bu, bir tercih. Değil mi ki sizin iktidarınız İstanbul Sözleşmesinden imzasını çekti, değil mi ki karakollarınızda sizin emrinizle iş yapan polisler kadınları şiddet gördükleri evlere geri gönderiyor? Değil mi ki sizin 6284 sayılı yasayı değiştirmeye çalışmanız yüzünden mahkemeler artık uzaklaştırma/koruma kararı vermekte tereddütlü davranıyor? Sizin iktidarınızın başında olduğu kolluk kuvvetleri, savcılıklar, mahkemeler, kadınları şiddetten ve dahası ölümden korumak için hiçbir önlem almıyor.

Çelik algı diyor, biz gerçeklerden küçük bir derleme yapalım. Bakalım gerçekten de cezasızlık algı mıymış, yoksa gerçeğin ta kendisi mi?

GÖNÜL ÇALIŞKANI UNUTMADIK

Gönül Çalışkan 4 Nisan 2014’te sabah saat 6:30’da işe giderken, yol üstünde pusu kuran eski eşi tarafından sokak ortasında üzerine benzin dökülerek yakıldı. Uzun süre ağır bir tedavi gören Gönül Çalışkan yanıklar nedeniyle engelli kaldı. Gönül Çalışkan davasında yerel mahkeme faile 20 yıl hapis cezası vermişti. Ancak Yargıtay “tasarlamanın koşulları oluşmadığı” gerekçesiyle cezayı bozdu. Gönül; “Aylarca şiddet gördüm. Boşanmak istedim. Bana ‘Seni doğduğum gün öldüreceğim’ diyordu. Gerçekten de doğum günü olan 4 Nisan günü işe gitmek için evden çıktığımda üzerime iki şişe benzin dökerek öldürmeye çalıştı beni” diyordu. Gönül ölmemiş, kurtulmuş. Öldüreceği tarihi bile önceden veren faile planlama yoktu denilerek ceza indirimi yapılsın demiş Yargıtay. 24 Ekim günü görülecek duruşmada mahkeme bir karar verecek. Verilecek kararda Yargıtay’a uyulursa, fail yakında serbest kalacağı bir ceza alacak.

Bir başka davaya bakalım, bu kez kurtulamayan bir kadından, Seher Çatalca’dan bahsedelim. Seher, İstanbul Tuzla’da 14 Aralık 2020 günü, ayrılmak istediği Ceyhun Çatalca tarafından öldürülmüştü. Mahkeme Ceyhun Çatalca’nın cezasını tasarlayarak öldürme üzerinden değerlendirmezken, sanığa haksız tahrik indirimi uyguladı, sanığın cezası 22 yıla düştü. Bu katil de birkaç yıl sonra infaz yasalarından faydalanarak tahliye olacak.

ÖMER ÇELİK'İN İDDİALARINI ÇÜRÜTÜYORUZ

Şimdi de Adana’ya dönelim ve algı mı gerçek mi algılasın diye, Adana’da birebir takip ettiğimiz dosyalardan örnekler vereyim Ömer Çelik’e:

Dilek Güven, boşanmak istediği Hüseyin Güven tarafından 16 Mayıs 2020 tarihinde bıçaklı saldırıya uğradı. 7 yerinden ölümcül darbeler alan Dilek, aylarca hastanede yattı, hayatta kalmayı başardı. 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi, sanık hakkında öldürmeye teşebbüs yerine, Dilek yere düştükten sonra bıçaklamayı kestiği ve 112’yi çağırıp onu hastaneye götürdüğü gerekçesi ile eşe karşı ağır yaralama suçundan iyi hal indirimi vererek 5 yıl ve 15 ay ceza verdi. Karar Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti. Karar kesinleştikten sonra henüz 2 yıl cezaevinde kalmış olan sanık tahliye edildi. Boşanma davası halen devam ediyor, Dilek her gün ya yeniden saldırırsa diye korkuyla yaşıyor.

Yine Adana’dan, korku filmlerini aratmayacak bir olaydan bahsedelim. F.U aylarca ağır şiddet gördüğü ve defalarca şikayet ettiği Gökhan Kızılyer’den kurtulamamıştı. 22 Mayıs 2022 tarihinde, yan daireden balkona atlayarak evine girmesini video kaydına alıp sosyal medyadan yardım çağrısı yapınca fail Gökhan Kızılyer tutuklandı, birkaç ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Yapılan yargılama sonucunda kendisine 1 yıl 3 ay hapis, 3 bin lira adli para cezası verildi. Hiçbir şekilde cezaevine tekrar girmesini gerektirmeyecek bu cezanın kendisini ıslah etmeye yetmeyeceği çok açık. F.U. ise halen endişeler içerisinde yaşıyor.

Adana’da yaşayan Melek Ertekin, eski eşinden ağır derecede şiddet gören, uzun süre sığınma evinde kalan, yıllarca adres gizliliği kararı ile eski eşinin şiddetinden kaçmaya çalışan bir kadın. Uğradığı yeni şiddet olayları nedeni ile koruma kararı ve elektronik kelepçe uygulamasına başvurmak zorunda kalan ve bir süre koruma kararı ve kelepçe uygulamasından faydalanan Melek’in geçtiğimiz ay yaptığı koruma tedbirinin uzatılması başvurusu, yeni saldırı olmadığı gerekçesi ile reddedildi. Melek, koruma kararı verilmemesine tepki göstererek, “Öldükten sonra mı koruma verecekler? Kimse bana öldükten sonra sahip çıkmasın” diye isyan ediyor ve Melek de diğer tüm şiddet mağduru kadınlar gibi kaygılar içerisinde yaşıyor.

Yine Adana’dan bir kadın cinayeti davasından bahsedelim. Kibar Özten 15 Ağustos 2021’de eşi Ozan Ali Özten tarafından silahla başından vurularak öldürüldü. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada faile indirim yapılmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi davada eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle kararı bozdu ve sanığın aldatma iddialarının ve Kibar’ın uykuda öldürülüp öldürülmediğinin yeniden incelenmesine karar verdi. Duruşma 11 Ekim’de görülecek. * Eğer mahkeme haksız tahrik indirimi uygulayacak olursa ceza ciddi anlamda azalacak.

‘ALGI MI TERCİHİNİZ Mİ?’

Bunlar bir çırpıda aklıma gelen, benim bir hukukçu olarak birebir takip ettiğim davalar. Bir haber taraması yapsak kim bilir ne kadar çok buna benzer cezasızlık veya caydırıcı olmayan ceza sonucu ile karşılaşırız. Şimdi Çelik’e tekrar sormak gerek, algı mı, yoksa sizin tercihiniz mi? Algı mı kadın düşmanlığı mı?

Ömer Çelik ve onun nezdinde iktidara ve tüm suç ortaklarına sesleniyoruz: Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri hakkında boş söylemleri bırakın, icraata geçin, şiddeti önlemek için ciddi tedbirler alın, İstanbul Sözleşmemizi geri verin, 6284’ü tırpanlama çalışmalarınızdan vazgeçin ve yasayı uygulayın. Şunu da unutmayın, biz kadınlar daha fazla katledilmemek için haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya, dayanışmamızı ve birliğimizi güçlendirmeye devam edeceğiz.

*Adanalı kadınları 11 Ekim 2024 Cuma günü, 09.30’da Adana Adliyesi, 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek davayı takip etmeye davet ediyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
'Biz özgür olmak istiyoruz, ölü bulunmak değil'

'Bu son olanlardan sonra, eve geç gidersem acaba sokakta başıma bir şey gelir mi korkusuyla nasıl ya...

'İdam cezasızlığın devamı demek'

'Var olan caydırıcı hiçbir ceza verilmeden idamın getirilmesi kadınların ölmesinin önüne geçmeyecek....

'Daha fazla zarar görmemek için eylem yapıyoruz'

Türkiye'nin dört bir yanında Ayşenur ve İkbal'in katledilmesi ve kadın cinayetlerine yönelik protest...