Bir asgari ücretle iki çocuk okutuyor
Asgari ücretli bir kadının yaşamını anlatalım: İki çocuk okutuyor, haftalık tatili unuttu, et almayalı bir yıl oldu. Fedakarlık yanıtı da şöyle: ‘Bakan yapsın fedakarlığı. Neyimiz kaldı verecek!’

İki kızı olan bir kadın işçi. Ankara’da bir fabrikada asgari ücretle çalışıyor. Her günü evi geçindirmek, iki kızını okutmak için mücadeleyle geçiyor. Evlerine en son 1 yıl önce et alabilmişler. Sosyal hayat yok. Okuyan çocuklara yol ve yemek dışında harçlık da... Kredi kartı borcu en üst sınırda. Makarna, akşam yemeği mönüsünün vazgeçilmezi! En büyük lüks 1 liralık dondurma. Gelirini biraz artırabilmek için haftalık tatili bir kenara bırakmış. Çalıştığı her pazar, evin ya da çocuklarının bir ihtiyacı demek. Asgari ücretliden fedakarlık isteyen Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu’ya ise öfkeli: “Bakan kendisi yapsın fedakarlığı. Ne kaldı ki neyimizi verelim, bir parça kuru ekmeğimizi mi istiyorlar?”

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun 2018 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirleme toplantıları devam ederken Ankara Çankaya’da asgari ücretle geçinmeye çalışan 3 kişilik bir ailenin evine konuk olduk. İşten atılma tehlikesi nedeniyle adını yazmadığımız kadın işçi, bir beton fabrikasında aşçı yardımcısı olarak çalışıyor. 21 ve 24 yaşlarında iki kız çocuğu var, eşinden 5 yıl önce ayrılmış. Kardeşlerden büyük olanı üniversite öğrencisi, diğeri ise üniversiteye hazırlanıyor. Kadın işçi, sohbete çalışma koşullarını anlatarak başlıyor. İşe aşçı yardımcısı olarak alındığını ancak her işin kendisine yaptırıldığını söylüyor. Sabah saat 08.30’dan akşam saat 18.30 kadar günde 10 saat çalışıyor. Aşçı yardımcısı olsa da işi bununla sınırlı kalmamış. Temizlik, yemek, çay, hazırlık... “Her şeyi yaptırıyorlar” diyor, “Sekreter izin alıyor mesela, onun işini de ben yapıyorum. Aylık yemeklik malzeme geliyor buraya, 25 kiloluk çuvalları kaldırmam bekleniyor. Ağır oluyor, zorlanıyorum.”

ÜCRETİN 5’TE 1’İ YOLA GİDİYOR
Kadın işçi anlatmaya devam ediyor: “Tek başıma iki çocuğa bakmaya çalışıyorum, çok zorluğu var. Bekarken çalışıyordum, evlenince eşim bırakmadı; sonra çocuklar oldu işte... Çalışsaydım şimdiye belki emekliydim, bunlarla uğraşmazdım...” Çalıştığı yerde yol parası verilmiyor; fabrikaya gidiş için 2, dönüş için 2 araç kullanılıyor. Günlük yol parası 11 lira. “Nasıl geçiniyorsunuz?” diye soruyoruz, şöyle yanıtlıyor: “Çocuk parasıyla birlikte yaklaşık 1500 lira alıyorum, pazarları çalışmaya gidersen 50 lira daha alıyorsun, bazen 2 pazar çalışmaya gidiyorum. Ev annemin, kira derdimiz yok o yüzden. Kiralar 700-1000 lira burada, kira olsa hiç geçinemezdik. 300 liraya yakın yola veriyorum zaten, elektrikle su 150 lira... Kışın gaza 200 lira veriyorsun; 150-200 liraya yemeklik alıyorum, çocuklara biraz harçlık veriyorum. Bazen başka ihtiyaçlar çıkıyor, kredi kartına yükleniyoruz her şeyde. Asgarisi 600 lira falan geliyor kredi kartının, her ay asgarisinden biraz fazla ödüyoruz ki kart kapanmasın. Yoksa yetmiyor hiçbir şeye...”

‘BİR PARÇA KURU EKMEĞİMİZİ Mİ VERELİM?’
“Peki asgari ücret ne kadar olmalı?” diye sormamıza kalmadan yanıtlıyor: “2 bin lira olmalı. O bile kurtarmaz aslında ama biraz daha iyi olur işte. Ortalama bir şey olur yani bizim için, daha rahat geçiniriz. Elimizde biraz para kalır...” Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun “İşçiden fedakarlık bekliyoruz” sözlerini hatırlatıp “Fedakarlık yapabilir misiniz?” diyoruz. Öfkeleniyor: “Bakan kendisi yapsın fedakarlığı diyorum ben de. Ne kaldı ki neyimizi verelim, bir parça kuru ekmeğimizi mi istiyorlar? Bak şimdi yılbaşı geliyor, her şeye yine zam gelecek. Bizim maaşlar olduğu gibi kalacak... Patronlar da böyle böyle zengin oluyor, diyeceksin ki bakana da patrona da ‘Ben bir ay senin maaşını alayım, sen de benimkini al. Bakalım geçiniliyor mu?’”
Evlerine en son Kurban Bayramında et girmiş. Kesenlerden biri göndermiş. Kendi imkanlarıyla et almalarının üzerinden 1 yıl geçtiğini öğreniyoruz. En çok makarna yediklerini söylüyor kadın işçi. “Etin kilosu olmuş 40-50 lira, asgari ücretli nasıl alsın ki?” diyor.

AYLIK 50 LİRAYLA ÜNİVERSİTEYE HAZIRLANIYOR
Kardeşlerden küçük olanı araya giriyor, “Eskiden ‘Kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar’ diyorduk; şimdi kazanı istiyorlar. Bir dahakine yaşamayın diyecekler!” diyor. Daha sonra, üniversiteye hazırlanmaya çalıştığını, kısa süre asgari ücretli işlerde çalıştığını ancak oralarda sıkıntılar yaşadığı için işi bıraktığını anlatıyor. “Şimdi evdeyim, dışarıya çıkmıyorum genelde. Aylık 50 lira alıyorum annemden, dışarı çıkmayınca harcanmıyor” diyor.
Büyük kardeş anlatmaya başlıyor peşinden: “Herhangi bir bursum ya da KYK kredim yok, annemden harçlık alıyorum sadece. Bazen günde, bazen iki günde bir 10 lira harcıyorum, 200-250 lira harcıyorum yani ayda. Aldığım harçlığı olduğu gibi yol için Ankara Kart’a ve yemekhane kartıma yüklüyorum. Başka param kalmıyor zaten. Bir şeye ihtiyaç olduğunda kredi kartından çekiyorum, kart olmasa hiçbir şey yapamayız.” Anneleri iç çekiyor: “Harçlık veremiyorum doğru düzgün çocuklarıma. Ben de üzülüyorum, aklıma takılıyor... Bak bu kız üniversiteli; yollarda nasıl gidip geliyor, ne yiyor ne içiyor diye merak ediyorum hep. Ama olmayınca veremiyorsun, keşke olsa da versem. Benim içim de rahat eder...”

‘PİYANGO ÇIKSA TATİLE GİDERİM, DİNLENMEYE İHTİYACIM VAR’
Kadın işçi Milli Piyango bileti alıp almadığımızı soruyor. Sonra çocuklarına dönerek “Kızlar alalım, belli mi olur? Çeyrek bilete 15 milyon lira çıkıyormuş” diyor. “Büyük ikramiye size çıksa ne yaparsınız” sorumuza heyecanla cevap veriyor: “Çıksa ne güzel olur ya! Önce kızlarımın geleceğini hazırlarım; ikisine de birer ev, araba... Okullarını bitirmelerini sağlarım. Sonra tek tek ihtiyaç sahibi insanları bulurum, ama gerçekten gidip bakarım ihtiyacı var mı yok mu diye. Öyle derneklere falan güvenmem, orada paranın kime gittiği belli olmuyor. Sonra uzun bir tatile giderim, dinlenmeye ihtiyacım var... Ne güzel olurdu ya şöyle kafamı boşaltsaydım! İşi de bırakırdım valla anında. Başka soru yoksa dizim başlayacak, onu izleyeyim” diyor ve kadın işçiyle sohbetimizi burada bitiyor.

1 LİRALIK DONDURMA
Sohbete kızlarıyla devam ediyoruz. Akşamları genelde birlikte oturup çay içtiklerini ve çekirdek çitlediklerini söylüyorlar. Büyük kardeş, “Muhabbet ediyoruz akşamları oturup ama çok uzun sürmüyor, annem zaten 21.30 deyince uyuyakalıyor yorgunluktan. En son 9 sene önce ailecek öyle özel bir yere gitmişizdir. Sosyal yaşamla alakalı bir şeyimiz yok, para kalmıyor yani bir şey yapmaya. Şurada hamburgerci var, yazın oraya dondurma yemeye gidiyorduk annemin arkadaşıyla beraber. 1 liralık dondurmaları oluyor oranın, onlardan alıyorduk. Güzel oluyordu, hem yürüyüş yapmış oluyorduk; hava alıyorduk” diyor.

İlgili haberler
Ev kadınlığı: Ne maaş, ne sigorta... Akşama kadar...

Hem doktor, hem aşçı, hem kuaför, hem bekçi, hem mühendis, hem itfaiyeci, hem pastacı, hem dondurmac...

GÜNÜN RAKAMI: Kadınların maaşı bin TL’nin altında

Çalışma yaşamındaki cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlik rakamlarla gözler önünde. Çalışma hayatında e...

Asgari ücret kadınları nasıl etkiliyor?

Hep erkek işçileri ilgilendiriyor gibi konuşulan asgari ücret çalışan ve hatta çalışmayan kadınları...

Kadınlar soruyor: Asgari ücretle geçinmek ne mümkü...

Çalışma saatleri uzun, koşullar ağır, her gün her şeye zam; bir de üstüne yetmeyen ücret. Asgari ücr...

Asgari ücret ne kadar olmalı?

Kendilerinden fedakarlık beklenen işçi, emekçiler asgari ücretle geçinemediklerini söylüyor. Peki ka...

Asgari ücretten bize kalan tek şey kavga

2018 yılı asgari ücretin belirlenmesine günler kala asgari ücret beklentilerini kadınlarla konuştuk....