Buca Evka1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evinde kadınlarla bir araya geldik. Avukat Cevriye Aydın’ın da katılımıyla yaptığımız sohbette aslında konuşacak ne kadar çok sorunumuz ve konuşmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu da fark ettik. Evde, işte, sokakta yaşadığımız sıkıntıları sadece bizim değil hepimizin yaşadığını, tek başına verdiğimiz tepkilerin aslında hepimizin tepkisi olduğunu, “Pazar parası yeter mi” kaygısından “Akşama ne pişireceğim”e kadar aynı sorunları yaşadığımızı fark ettik. Hele birde asgari ücret var ki biz kadınların en büyük yarası olmuş. Yaptığımız sohbet sonrasında biz de sorduk “Asgari ücret size yetiyor mu” diye. Malum hiç kimse “Eh Allah’a şükür” demiyor. İşçi ve emekçilerden fedakarlık isteyen AKP Hükümetine tepki gösteren kadınlar, asgari ücretten kendilerine kalanın kavga olduğunu söylüyor.

EKONOMİ KÖTÜ OLUNCA ŞİDDETİ DOĞUYOR

Asgari ücretin açlık sınırının da altında olduğunu söyleyen Gülten Koyuncu, “Allah asgari ücretliye yardımcı olsun. Ben memur emeklisiyim 2 bin lira maaş alıyorum, tek çocuk okutuyorum, ben geçinemiyorum insanlar 1400 lira ile nasıl geçinecek? Bir de çocuk okutuyorlarsa çok daha zor. Hükümet patronlardan fedakarlık istemek yerine neden asgari ücretliden istiyor. Patronlara sık sık vergi affı ya da indirimi gelirken asgari ücretli hep vergi ödüyor. Oysaki patronlarının vergisi alınsa, asgari ücretlilerin çocuklarının eğitimi ve sağlığı için harcansa, sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirseler bizler de mutlu oluruz” diyor. Ekonomik geçimsizliğin kadınlar açısından daha kötü sonuçlar doğurduğunu söylüyor Gülten ve devam ediyor: “Kadınların iki yakası zaten bir araya gelmiyor, borçla anca geçiniyoruz, eşlerimiz ekonomik olarak kötü olduğunda yeri geliyor ekonomik ya da psikolojik şiddet uyguluyor bundan çocuklar da etkileniyor. Bunlarının olmaması için asgari ücret mutlaka iyileştirilmeli.”

ÇOCUKLARI AÇ MI YATIRALIM!

Bir tek eşinin çalıştığını söyleyen Dilek Yıldırım üç çocuk okuttuklarını mümkün olmadığını, geçinemediklerini belirtiyor: “Hükümet çok haksızlık yapıyor zaruri ihtiyaçları anca karşılıyoruz bir de ev kirası veriliyorsa ‘insan aç kalsın’ diyorlar. Biz üç tane çocuk yaptık ama ne yapalım çocukları aç mı yatıralım? Benim sağlık sorularım var çalışamıyorum, eşim de bize yetişebilmek için sürekli ek iş yapmak zorunda kalıyor.”

MAAŞ GÜNÜ KAVGA GÜNÜ OLUYOR

“Aldığımız maaş ortada, asgari ücretten bize kalan tek şey kavga” diyen Gazel Taş da sadece eşinin çalıştığını ve hiçbir şeyin yetmediğini dile getiriyor. Hastaneye giderken bile para isteyemediğini söyleyen Gazel bir anısını da anlatıyor: “Tahlil vermem gerekti, hastaneye aç gittim, hastane işi bu hemen bitmiyor, saatlerce aç kaldım, çünkü cebimizde beş kuruşumuz yok! Onlar bizim bir maaşımızı çocuklarına harçlık olarak bile vermiyorlar. Ama bizden fedakarlıklar istiyorlar. Daha ne fedakarlık yapalım.”

Çocuklarının istediği hiçbir şeyi karşılayamadığına isyan eden Gazel, 23 yıldır hiç sinemaya gitmiyor, tiyatro nedir bilmiyor: “Bizi açlıkla sınıyorlar bir de fedakarlık istiyorlarmış. Kimsenin bizleri bu kadar üzmeye hakkı yok. Onların çocukları her şeyin en lüksünü yaşarken, bizim çocuklarımızı bu kadar eksik bırakmaya hiç hakları yok. Bizim evde maaş günü kavga günü oluyor. Ne çocuklarım ne de ben eşimden bir şey isteyemiyoruz, çünkü maaş yetmiyor. 2 bin lira olsa da yetmez. Biz 4 kişilik bir aileyiz kişi başı aylık 500 TL yeter mi? Bizi köle gibi çalıştırıyorlar, emeğimizi sömürüyorlar, biz sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz.”

YOKSULLUK DOLABIMIZA YANSIYOR

Tülay Edebali “Kaşıkla veriyorlar kepçeyle alıyorlar” diyor. İki çocuk okutuyor Tülay. “Kirada olsak yaşayamayız” deyip devam ediyor: “Bu yoksulluk bizim dolabımıza, kıyafetimize, temel ihtiyaçlarımıza çok yansıyor, çocukların ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Asgari ücret en az 2 bin 500 TL olmalı. Biz çok bir şey istemiyoruz sadece insanca yaşamak istiyoruz.”