Abdullah Çakıroğlu kasten yaralama suçundan 8 ay hapis cezası, TCK 113/1 delaletiyle 2 yıl hapis cezası, hakaret suçundan 1 yıl 2 ay hapis cezası, toplamda hiçbir indirim uygulanmadan 3 yıl 10 ay hapis cezası aldı.
Dava sonrasında yapılan basın açıklamasında avukat Rukiye Leyla Süren açıklama yaptı. Avukat Süren, "Bu karar dünyada kadının sahip olduğu haklara saldırının cezasız kalmayacağını göstermiştir, emsal niteliğindedir" dedi.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporda, olayın Ayşegül Terzi'de yumuşak doku travması ve akut stres bozukluğuna neden olduğu ancak bunun Terzi'nin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı tespitine yer verilmişti. Bu, saldırıyı yumuşatan bir rapor" olarak yorumlanmıştı.
Davayı takip eden İstanbul Kadın Meclisi adına açıklama yapan Dilber Sünnetçioğlu, "Verilen cezada indirim uygulanmadı, ceza paraya çevrilmedi, bizim için güzel bir karar oldu." derken bu kararın diğer davalarda emsal olmasını istediklerini ifade etti.
KADIN DAYANIŞMASININ SONUCUDUR
Kararı değerlendiren Terzi’nin Avukatı Rukiye Leyla Süren, genel anlamda beklentilerini karşıladığını söyleyerek, “Mahkeme kararındaki en önemli husus verilen cezalarda herhangi bir erteleme yapılmadı. Ve hiçbir iyi hal durumu uygulanmadı. Duruşma boyunca meslektaşlarımızla birlikte mahkemeye İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlattık ve kadına yönelik şiddette iyi halin uygulanamayacağını, örf, adet, töre veya saldırganın kendi düşüncesine göre söylemlerin dinlenemeyeceğini, bunların iyi hal ya da hafifletici sebep olarak hesap edilemeyeceğini belirttik. Sayın mahkeme de gerçekten bu talebe uygun olarak herhangi bir iyi hal uygulaması yapmadı” dedi. Savcının ve mahkeme hakiminin sanığa “basit yaralama”dan ceza vermesini ise eleştiren Avukat Süren, sanığın kasten yaralamadan ceza almasını talep etmelerine rağmen mahkeme hakiminin Adli Tıp Kurumunun raporuna dayanarak “basit yaralama”dan ceza istediğini söyledi. Ancak İstanbul Tıp Fakültesi’nin Ayşegül Terzi’de akut stres bozukluğu tespit ettiğini ve bu sonuçların basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şeyler olmadığını vurguladı. Mahkeme kararının tamamen kadın dayanışmasının, kadın emeğinin sonucu olduğunu da söyleyen Süren, “Davanın başından sonuna kadar kadın hakları konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları olsun, İstanbul Barosu Kadın Komisyonu olsun, İzmir Barosu’nun, Türkiye Barolar Birliği’nin de avukatlarının katılımıyla sürekli izlendi. Özellikle sivil toplum kuruluşlarının ciddi katılımı karşı tarafı oldukça rahatsız etti. Gerek sanık gerek avukatları tarafından hedef haline getirildik duruşmalar boyunca. Bugün alınan sonuç bu çalışmaların ne kadar yerinde olduğunu, örgütlü dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi” dedi.
İlgili haberler
Ayşegül Terzi davası: Saldırgan olayı hatırlamıyor...
Şort giydiği gerekçesiyle Ayşegül Terzi’ye saldıran Abdullah Çakıroğlu davası görüldü. Bu zamana kad...
Maçka’da özel güvenlik tacizi: Bu kıyafetle dolaşa...
Maçka Parkında özel güvenlikçiler bir kadını “Bu kıyafetle parkta dolaşmana izin vermem” diyerek tac...
GÜNÜN ŞARKISI: Kadınların Şarkısı “Hayatıma, Kıyaf...
Kadınlar her yerde kıyafetleri gerekçe gösterilerek şiddete uğruyor. Buna karşı “kıyafetime karışma”...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.