9. Yargı Paketi’nin görüşüldüğü Meclisteki Adalet Komisyonu toplantısı yaklaşık 20 saat sürdü. En öne çıkan tartışma ise “kadının soyadı” maddesi üzerineydi. Öncelikle bilmeyen okuyucularımız için kısa bir özet geçelim, neydi yargı paketindeki soyadı tartışması?
133 AKP’li ve MHP’li milletvekilinin imzası olan Medeni Kanun’dan İcra Kanunu’na pek çok alana dair toplama bir torba yasa teklifi 9. Yargı Paketi. Bu özelliğiyle kendisinden önceki yargı paketlerinin bir benzeri. Torbada her şeye dair bir şey var. Aslında 8. Yargı Paketi’nde beklenen ancak 9. Yargı Paketi’nde karşımıza çıkan soyadı tartışması ise şöyle:
28 Nisan 2023’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile Anayasa Mahkemesi (AYM), Medeni Kanun’da “kadının evlilikten sonra bekarlık soy ismini ancak eşinin soyadının önünde kullanabilmesine imkan veren” 187. maddeyi eşitliğe aykırı olduğunu belirterek iptal etti. Mahkeme iptal talebinin gerekçesinde, erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkünken, aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtildi. AYM kararında, Anayasa’ya göre kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, ailenin de “eşler arasında eşitliğe dayandığı” ifade edilerek “Erkek, evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği halde, kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı açıktır” denildi. Resmi Gazete’de yayımlanan AYM’nin bu kararı uyarınca kadınların evlilik öncesindeki soy isimlerini tek başına kullanabilmeleri için dava açmasına gerek kalmayacaktı. Bu karar yayımlandıktan 9 ay sonra, 28 Ocak 2024’ten itibaren yürürlüğe girecekti. Ancak bu tariften sonra nüfus müdürlüklerine başvuran kadınlar, buna ilişkin yeni bir protokol olmadığı için geri çevrildiler.
9. Yargı Paketi’ni sunan AKP’li milletvekilleri, AYM’nin iptal kararlarına uygun yeni yasal düzenlemeler için bu paketi hazırladıklarını ifade etti. Ancak soyadı maddesi gibi diğer pek çok başka madde de AYM kararının esasına uymadığı için komisyonda eleştirildi, tartıştırıldı. Soyadına dair “AYM’nin iptal kararına uygun olduğu” iddia edilen düzenlemenin uygunluğuna ise okurlarımız karar versin.
AYM’nin iptal ettiği 187. Madde:
“Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.”
9. Yargı Paketinde AYM’nin iptal ettiği Madde yerine önerilen YENİ düzenleme:
“Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır. Şu kadar ki; kadın evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilir."
İki madde arasındaki 7 farkı bulun demeyeceğiz çünkü kelime değişiklikleri dışında hiçbir fark yok. Sanki Anayasa Mahkemesi bir karar vermemişçesine, “Ama bizce böyle, bizce kadınların kendi soyadını kullanması aileyi tehdit eder” diyerek iptal edilen maddeyi AYNEN yeniden yasalaştırmaya çalışıyorlar. “Sizin düşündüğünüzün ne önemi var?!” demek istiyor insan.
İşte başlığımızda da yer alan, muhalefet partilerden milletvekillerinin “Aklımızla, zekamızla dalga geçildiğini gösteren bir düzenleme var. Neden? Çünkü sözcüklerle oynanmak suretiyle aslında Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği hüküm aynen muhafaza edilmiştir”, “Aklımızla dalga geçiliyor” ifadeleri bu noktada somutluk kazanıyor.
Anayasa’ya aykırı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından karar verilmiş bir gerekçe ile değiştirilmesi, Anayasa’ya uygun hale getirilmesi gereken maddeler Anayasa’ya uygun olmayan biçimde, “ama bizce”lerle geçirilmeye çalışılıyor.
‘ANAYASA BÖYLE AMA BİZCE…’
“Ama bizce” dedikleri ne?
Soyadına ilişkin getirdikleri asla yeni olmayan sözde YENİ düzenlemenin gerekçesini ise şöyle açıklıyorlar:
“Anayasamızın 41’inci maddesinde ailenin Türk toplumunun temeli olduğu kabul edilmektedir. Ailenin önemi değerlendirildiğinde anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmaları, çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabilecek, çocuğun hangi soyadını kullanacağı ayrı bir tartışma konusu haline gelecektir. Bu durum, Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar verebilecektir(…) ”
Sadece maddenin gerekçesi değil, Adalet Komisyonunda AKP’li Emine Yavuz Gözgeç’in ve MHP’li Halil Öztürk’ün bu maddeyi savunma biçimleri de dikkate değer. Teklifin ilk imza sahibi olan AKP Denizli Milletvekili Cahit Özkan da soyadı kararına ilişkin yaptıkları düzenlemeyi savunurken AYM’yi şu sözlerle suçladı: “Anayasa mahkemeleri özellikle siyasal organların tercih alanlarına müdahale niteliğinde kararlar verdikçe meşruiyetleri de yargısal aktivizm bağlamında sorgulanmaktadır.”
AKP Milletvekili Emine Yavuz Göçer ise AYM kararını çiğneyen yasa tekliflerini savunurken erkekle kadının fizyolojik olarak birbirine benzemediğinden tek ebeveynli aileleri sağlıklı bulmadıklarına kadar pek çok skandal gerekçe sıraladı: “(…) çünkü kadın ve erkeğin evet, eşler arasında eşitlik var ama biz aynı değiliz yani kadın-erkek birebir aynı değil, hem fizyolojik farklılıklarımız var hem psikolojik farklılıklarımız var. Bu noktada, çocukların hem anneye hem babaya ihtiyacı var. Biz o yüzden tek ebeveynli ailelerin aslında çok da sağlıklı olmadığını da düşünüyoruz çünkü psikologlar da bunu söylüyor; çocuk anneyle de vakit geçirmeli, babayla da vakit geçirmeli çünkü her ikisinin de ona vereceği şeyler var.”
Anayasa Mahkemesi kararında bir adet karşı oy verilmişti, Muammer Topal da “aile bütünlüğü”nü gerekçe göstererek karşı oy kullanmış, kadınların kendi soyadını kullanmasının aileyi dağıtmak anlamına geleceğini öne sürmüştü. AKP’li vekil Emine Yavuz Göçer AYM’ye uygun bir düzenleme yapmamalarını “AYM kararında 6 tane muhalefet şerhi olduğunu” iddia ederek savunsa da aslında bir adet karşı oy kullanılmıştı.
MHP milletvekili Halil Öztürk’ün gözü ise ne eşitlik, ne yurttaşlık hakkı gördü: “Yani şimdi, karı koca olmuşlar, eş olmuşlar, hayatın bütün zamanlarını beraber yaşamaya karar vermişler. ‘Ben senin soyadını taşımak istemiyorum.’ Niye? Sen beni mi beğenmiyorsun? Beni beğenmiyorsan niye benimle evleniyorsun? Senin soyadını almak istemeyen bir kadınla sen hayatının bütün zamanlarını nasıl birleştirebilirsin ya? Okula verdiniz çocuğu. Anne baba boşanmış mı? Yok. E, bu ne, bu ne? Yani ne bileyim, anlamlı gelmedi bana. Neyse, biz oraları geçelim de şey yapalım yani.”
İSTEDİM OLDU REJİMİ
Muhalefet vekillerinin ve Türkiye Barolar Birliği’nin soyadını düzenleyen madde üzerine itirazları, kendisini bağlayan AYM kararına tamamen aykırı olması sebebiyle Anayasa’ya da apaçık aykırı oluşu üzerinden tepkileri, teklifi sunan AKP’li vekillere göstermelik bir geri adım attırdı. Teklifin ilk imzacılarından Cüneyt Yüksel, tartışmaların sonunda “Genel Kurula kadar, bütün etki analizleri yapılarak bir noktaya varılacak, onu da belirtmek istiyorum yani değerlendirmeler yapılıyor, bir değişikliğe gitme ihtimali çok yüksek, onu da belirtmek istiyorum” dedi. Anayasa’ya aykırı olarak ortaya konan bir maddeye yönelik “Belki değiştiririz”, “Etki analizi yapacağız” söylemleri ise tek adam rejiminin “istedim oldu” tavrının somut bir örneği. Teklifin sahibi vekil bunu söylemiş olsa da bu teklife dair muhalefetten verilmiş her önerge yine de reddedildi ve bu madde komisyonda yine de oylanarak komisyondan geçirildi.
SOYADI TEKLİFİ KORKUNÇ BİR KARANLIĞIN ANAHTARI
Peki kadınların soyadlarıyla alıp veremedikleri ne? Bugün Anayasa Mahkemesi’nin kararının “Aile bütünlüğünü bozar”, “Aileyi tehlikeye atar”, “Çocukları olumsuz etkiler” gerekçeleri ile görmezden gelinmesi yarın kadınların başkaca haklarının da benzer gerekçeler Anayasa’ya aykırı bir şekilde gasbının önündeki kapıyı ardına kadar açar.
Hatırlayalım:
◾Geçtiğimiz yıl yapılan aile çalıştaylarında kadınların şiddete uğradığında alınan tedbir ve uzaklaştırma kararları “Aileleri bölüyor” olarak tarif edilmiş. Bu kararların verilmesinin zorlaştırılması talep edilmişti;
◾Kadınların çalışması cemaat ve tarikat çevrelerince “Aile değerlerine aykırı” görülüyor;
◾Aile Bakanlığı Çocuk Hakları Strateji Belgesi’ne “çocukların psikolojisini olumsuz etkileyeceği” sebebiyle boşanmalara arabuluculuk getirilmesini eklemişti.
Bu ve bunlar gibi pek çok örnek sıralayabiliriz.
Daha mayıs ayında Aile Bakanlığının tanıttığı “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nda ne vardı? Mevcut hukuki düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve yeni düzenlemelerin “aile odaklı esaslar üzerine kurulması” için Adalet Bakanlığına sorumluluk verilmişti.
Şimdi de Meclis’in yeni döneminde gündeme gelmesi planlanan yeni Anayasa tartışmaları uzun bir süredir tek adam rejimi tarafından dile getiriliyor. “Sivil ve demokratik” bir anayasa olarak! Kadınların haklarını “aile odaklı esaslar” örtüsü altında ayaklarının altına alacakları sözde demokratik Anayasa… Yani soyadı teklifini böyle bir gerekçe ile geçirmek konusunda bu ısrarın kendisi, kadınlar için hak gaspları silsilesine açılan bir kapıyı açma ısrarları aynı zamanda.
Fotoğraf: TBMM Haber
İlgili haberler
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi: 'Soyadımızı k...
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi 9. Yargı Paketi'nde yer alan soyadı düzenlemesine dair açıklama...
Kadının soyadı mı aileyi yıkacak?
'Aman ne var bunda' deyip geçmemek gerek. Henüz taslak halindeki yargı paketine sıkıştırılmış soyadı...
AYM ‘kadının soyadı’ hükmünü iptal etti: Eşitliğe...
Anayasa Mahkemesi (AYM), Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının tek evlenmeden önceki soyadını kullan...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.