Paketleri, torbaları olağan yasa yapma tekniği haline getiren AKP, yeni bir hukuk garabeti olan 9. Yargı Paketi teklifi ile karşımızda. Teklifte, Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edilen, kadınları eşit haklara sahip bir yurttaştan ziyade yarım ve ancak evlilikle tamamlanabilir gören TMK 187'nci maddesi AKP Meclis grubu tarafından ufak tefek kelime oyunlarıyla, maddenin özü değiştirilmeden aynı şekilde düzenlenmiş. Hukukçuların bile ilk anda anlamakta zorlandığı, hak ve özgürlükleri kısıtlayan, halkı sömürüye açık hale getiren yasa teklifleriyle meşhur AKP Meclis grubu, konu kadınlar ve onların eşitlik hakkı olunca gizlemeye bile gerek duymadan, aklımızca oynarcasına “ancak” kelimesi yerine “şu kadar ki” kelimesini kullanarak iptal öncesi yasa hükmünü tekrar düzenlemekten geri durmamış.

EŞİTLİK HAKKI İHLAL EDİLİYOR

Ne olmuştu hatırlamak gerekirse;  Anayasa Mahkemesinin 22/2/2023 tarihli ve 2022/155 Esas 2023/38 Karar sayılı kararıyla, Türk Medeni Kanununun 187'nci maddesi iptal edilmiş, Meclise yeni bir yasa yapmak için 9 ay süre verilmişti. Ancak AYM kararının üzerinden bir seneyi aşkın süre geçmesine rağmen düzenleme yapılmamıştı. Anayasa uyarınca yeni yasa maddesi düzenlemekle yükümlü Meclis, ancak 2 Temmuz 2024 tarihinde teklif getirebilmiştir. Akıllara başta "demek ki düşünülüyor, çalışılıyor" gibi ihtimaller gelse de teklifte görüyoruz ki aynı madde tekrar yasalaştırılmak isteniyor. Elbette bunun “üşengeçlikten” olmadığını biliyoruz. Zira konu, “aile kurumunun güçlenmesi, değerlerin korunması ve karşı karşıya kaldığı tehditlerle mücadele” adı altında kadınların hayatlarını kısıtlayan politikalar üretmek için düzenlenen Aile Şuraları, Aile Çalıştayları ve Türkiye Yüzyılı Aile Söyleşileri yapmaya gelince hiç de üşengeç davranılmıyor. O zaman burada tam da iptal edilen maddeye ve bunun AKP açısından dokunduğu yerlere bakmak gerekiyor. Teklifin gerekçesine bakınca cevabı hemen buluyoruz. Gerekçede Anayasa’nın 41. Maddesindeki “Aile Türk toplumunun temelidir” cümlesine atıf yapılıyor ve devamında “anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmaları, çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabilecek, çocuğun hangi soyadını kullanacağı ayrı bir tartışma konusu haline gelecektir. Bu durum, Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar verebilecektir” eklemesi yapılıyor. Buradan anlıyoruz ki kadınların eşitlik hakkı bizzat devlet eliyle ortadan kaldırılmış ve yine Anayasa'nın ve diğer mevzuatların cinsiyet eşitliği düzenlemeleri hiçe sayılmıştır. AKP kadınların tüm yaşamları boyunca kendilerini tanıttıkları soyadlarını tek bir imza ile bırakmalarını, mutlak şekilde eşlerinin soyadlarını kullanmalarını dayatarak kadınları yalnızca genç ve dinamik nüfusu -yani iş gücünü- arttıracağı rolle “aile” kurumu içinde konumlandırıyor. Bu düzenlemeyle kadınların eşitlik hakkını ihlal ediyor.

Ayrıca bu teklif Can Atalay kararından sonra fiilen Anayasa Mahkemesini işlevsizleştiren ikinci hamle olması bakımından da oldukça önemli. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir hükmün aynı şekilde yeniden yasalaştırılmaya çalışılması ile hukuk güvenliği, kadın-erkek her vatandaş için ortadan kalkmakta ve tek adam iktidarı her kurumu hiçe saymayarak kemikleşmektedir.

Fotoğraf: Evrensel