YTÜ KAÇAT: ‘Üniversite bileşenlerinin söz hakkının hiçe sayılmasının karşısındayız’
Otuz dört kulüp ile ortak yürüttükleri çalışmayla üniversitelerinde CİTÖB kurmuş YTÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu, topluluğun üniversite yaşamına etkisine dair sorularımızı yanıtladı.

Türkiye’nin dört bir yerindeki farklı üniversitelerden Kadın Araştırmaları ve LGBTİ Topluluklarının tartıştığı dosyamız için görüştüğümüz Yıldız Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu üniversitelerinde yaptıkları çalışmalara, topluluğun varlığının öğrencilerin yaşamına etkisine ve Boğaziçi Üniversitesi'nde BÜLGBTİ+ ve BÜKAK'a yapılan müdahaleye dair sorularımızı yanıtladı.

Üniversitenizde Kadın Araştırmaları Topluluğunun varlığı öğrenciler açısından neleri değiştiriyor? Öğrenciler için nasıl bir alan açıyor?

Üniversiteli kadınların ve LGBTİ+ bireylerin sorunlarının görünür hale getirilmesi ve bu sorunları bir arada çözmelerini sağlayacak alanlar yaratıyor. Bu şekilde öğrenciler daha organize bir biçimde haklarını savunabildikleri gibi yaşanan gelişmelere daha hızlı refleks alabiliyorlar. Özellikle LGBTİ+ bireyler için güvenli ve özgür oldukları bir alan inşa edilmiş oluyor, kadınlar ise birlikte yalnız olmayacakları bir alanı yaratmış oluyorlar.

‘YAŞAMINDA TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİN PAYINI FARK EDİYOR’

Topluluğunuz ne gibi çalışmalar yapıyor? Üniversite yaşamı açısından nerede duruyor?

Topluluğumuz varlığı ve işlevi itibariyle kadınları yan yana getirebiliyor, kampüs içerisinde öğrenciler ve akademik kadro için bir farkındalık yaratıyor. Topluluğumuzda kadın mücadelesinin dünü, bugünü, yarını tartışılıyor ve çeşitli kuramlara ilişkin tartışmalar sürüyor. Kadın çalışmaları alanında akademik çalışmalar yapılıyor ve alanında uzman kişilerle söyleşi ve tartışmalar düzenleniyor.

Topluluğumuzun etkinliğine katılan kadınlar flört şiddetinden tutalım birçok süren tartışmada ve bilgi aktarımlarında kendi yaşamlarındaki toplumsal cinsiyet rollerinin payını fark ediyor. Kadın arkadaşlarımızın bunları fark ettiği an, topluluk sayesinde birlikte bir dönüşümün de parçası olduğu bir ana dönüşüyor.

Çalışmalarınızı yürütürken ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz?

Bürokratik engellere takılmak çok mümkün ancak topluluğumuzun gelişmesi, güçlenmesi, bu engellere rağmen üye öğrencilerin elinde.

‘OTUZ DÖRT KULÜP YAN YANA GELİP CİTÖB’Ü KURDUK’

Üniversitenizde Cinsel Tacizi Önleme Birimi geçtiğimiz yaz kurulmuştu. Siz bu birimin bir parçası mısınız?

Üniversitemizde geçtiğimiz yaz 34 kulüp ve topluluğun talebiyle bir Cinsel Tacizi Önleme Birimi  kurduysak da pandeminin de bahane edilebildiği bu dönemde bürokratik engellere takıldık. Henüz faaliyete geçen bir birimden söz etmek mümkün değil. Ancak topluluğumuz bu birimin faaliyete geçmesi için üniversite yönetimiyle görüşmeye devam ediyor ve görevli olacak akademisyenler, uzman psikologlar gibi bu birimin bir parçası olacaktır.

Diğer kulüp ve topluluklar ile ilişkiniz nasıl? Ortak işler yapıyor musunuz? Kulüplerin ya da öğrencilerin yaşadığı sorunlara dair ortak buluşmalar, yan yana gelme planlarınız oldu mu?

Öncelikle bahsettiğimiz gibi üniversitemizde CİTÖB’ü 34 kulüp ve topluluk olarak kurmuş olmanın mutluluğunu paylaşıyoruz. Onun dışında birlikte çeşitli etkinliklerde yan yana gelme imkanlarını yaratıyoruz. Ama yeni kurulan topluluğumuz daha çok bu öğretim senesi itibariyle resmi etkinlikler yapmaya başladı. Önümüzdeki dönem bilim kadınlarıyla, sanatçı ve mühendis kadınlarla yapacağımız etkinliklerde diğer kulüplerle buluşacağımız gibi film/dizi ve kitap tartışmalarında da birlikte etkinlikler yapacağız. Ayrıca 8 Mart’a giderken üniversitedeki kadın arkadaşlarımızın çoğuna ulaşmayı hedeflediğimiz “Teknik Üniversitede Kadın Olmak” anketi için de pek çok kulüple iş birliği halinde olacağız.

‘ANTİDEOKRATİK BİR ŞEKİLDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KISITLANMASI’

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin demokratik üniversite talebi mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü ve Kadın Araştırmaları Kulübüne yönelik yapılan müdahaleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Irkçı, ayrıştırmacı, homofobik ve nefret söylemi içeren ifadelerin karşısında olduğumuz gibi bu söylemlerle birlikte antidemokratik bir şekilde ifade özgürlüğünün kısıtlanması olarak değerlendirdiğimiz BÜLGBTİ+ Kulübünün kapatılmasının ve bu gibi üniversite bileşenlerinin söz hakkının hiçe sayıldığı uygulamaların karşısındayız. 

Kadınların haklarına yönelik saldırılar artıyor, LGBTİ'ler hedefe konuyor. Bu süreçte Kadın Araştırmaları Kulüplerinin, Toplumsal Cinsiyet Topluluklarının, LGBTİ Topluluklarının birlikte mücadele etmesi için ne yapmak gerekiyor, neler yapılabilir?

İlk önce birbirlerinin sorunlarını bilmeli, dinlemeli ve buna uygun bir çözüm arayışına girmelilerdir ama bunun da ötesinde sadece bu 3 kitle ile birlikte değil içinde bulundukları akademik öğrenim kurumunun diğer kulüpleri ve toplulukları ile de birlikte bir iletişim ve dayanışma içinde olmadırlar.

Instagram: @ytukacat
Twitter: @ytukacat

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
ÇÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu: ‘Sorunlarımızı bir...

Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğunun yaptığı çalışmalar üniversiteli genç kadınların...

İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü: ‘Özgün mücadele bi...

Yaptığı çalışmalar, üniversitede kurduğu dayanışma ağı, varlığının üyesi olmayan üniversiteli genç k...

HÜKÇAT: ‘Topluluk nefes aldığımız her alan için et...

Eşitsizliğin yalnızca suretine karşı değil, esasına karşı da mücadele etmeyi hedefleyen, yaşamın tüm...