Farklı üniversitelerden Kadın Araştırmaları ve LGBTİ Topluluklarının, üniversitelerinde yaşadıkları sıkıntıları, yan yana gelmenin önemini, yaptıkları çalışmaların üniversitelerdeki eşitsizliğe karşı verilen mücadeledekini önemini tartıştığı dosyamız için görüştüğümüz İstanbul Aydın Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü sorularımızı yanıtladı, kulüp olarak birçok zorlukla karşılaşsalar da geri adım atmamanın ve taleplerini sonuna kadar savunmanın önemine vurgu yaptı.

Üniversitenizde Kadın Araştırmaları Kulübünün varlığı öğrenciler açısından neleri değiştiriyor? Öğrenciler için nasıl bir alan açıyor?

Üniversitelerde genç kadınların aynı sorunlarla her gün tek başlarına bir mücadele sürdürmesi elbette imkansız. Çünkü biliyoruz ki her gün karşımıza çıkan zorluklara karşı münferit ve bireysel çözümler üretemeyiz. Kulüpler öğrencilerin sorunlara karşı bulabildikleri en önemli dayanaklardan biridir. Beraber ileriye dönük dayanışmayı büyütmek ve zorluklara karşı beraber mücadele etmek hem bilinçli hareket etmemizi sağlıyor hem de yalnız kalma ve çaresizlik hissini ortadan kaldırıyor.

Kulübünüz ne gibi çalışmalar yapıyor? Üniversite yaşamı açısından nerede duruyor?

Kulübümüz kurulduğu günden bu yana kadınların günlük hayatta cebelleştiği sorunları ve gündemleri tartışmakla birlikte kampüsteki diğer öğrencilere de bu gündemleri taşımaya çalışıyor. Tartışma ve okumaların yanı sıra atölyelerle daha fazla kişiye ulaşmak istediğimiz için bir dergi çalışması yapıyoruz.
Farklı fakültelerde yaşanan sorunlardan tutalım da kişisel sorunlarımıza kadar her şeyimizi paylaştığımız bir mecra haline getirdiğimiz kulübümüz diğer kulüplerin de yan yana gelmesine zemin oluşturuyor. Okulun içinde gerçekleşen tacize ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı verdiğimiz mücadelenin kısa sürede olumlu getirileri oluğunu söyleyebiliriz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Çalışmalarınızı yürütürken ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz?

Üniversitede önümüze çıkan önemli sorunlardan biri süzgeçler yani sansürler ve kısıtlamalar. Aslında birçok kulübün yaşadığı meseleler.
Mesela bizim kulübümüz bir senedir resmi olarak faaliyet yürüten bir kulüp ancak okulun resmi sitesine yoğun ısrarlarımız üzerine ismimiz yazıldı. Yaptığımız etkinliklerin okulun sayfasından paylaşılmaması gibi ayrımcılıklarla da karşı karşıya kalıyoruz. Bir diğer yandan da kulübe baskı, bizden farklı düşünen kulüpler tarafından da oluşturuluyor. Bize karşı yapılan psikolojik baskı geri adım atmamıza sebep olmasa da belirli noktalarda yapacağımız şeyleri yavaşlatıyor.

‘TACİZ ÖNLEME BİRİMİNİN KURULMASININ ASKIYA ALINMASINA SESSİZ KALMAYIZ’

Üniversitenizde Cinsel Tacizi Önleme Birimi kurulması için mücadele vermiştiniz. Bu birim kuruldu mu? Siz bu birimin bir parçası mısınız?

Okulumuzda geçtiğimiz sene Tacizi Önleme Biriminin kurulması için sunduğumuz dilekçe kabul edildi. Yani Tacizi Önleme Biriminin kurulması için onay verildi ancak kurulması hala askıda ve ilerlemiyor. Pandemi gerekçe gösterilse de pandeminin bahane olarak kullanıldığını düşünüyoruz. Birimin tüzüğünü hazırlarken en çok vurguladığımız nokta öğrencilerin bu birimin bir parçası olması ve denetlemesiydi; çünkü öğrenciler bu birimlerin bir parçası olmadığı zaman bu birimler işlevsiz hale geliyorlar.
Okul yönetimlerinin bu birimleri açarken en baştaki tepkisi “Bizim okulda taciz mi oluyor ki?” sorusu oluyor. Aslında yaşanan olayların onlar da farkındalar ancak bunu dile getirmek itibar kaybı gözüktüğü için susuyorlar. Biz ise üniversitemizde yaşanan taciz olaylarına ve bunları önlemeye yönelik de kurulması gereken Taciz Önleme Biriminin askıya alınmasına karşı susmayacağız.

‘KOPUK BİR KAMPÜS YAŞAMI İSTEMİYORUZ’

Diğer kulüp ve topluluklar ile ilişkiniz nasıl? Ortak işler yapıyor musunuz? Kulüplerin ya da öğrencilerin yaşadığı sorunlara dair ortak buluşmalar, yan yana gelme planlarınız oldu mu?

Diğer kulüplerle beraber etkinlikler yapmak için ön ayak olmaya çalışıyoruz. Farklı gündemlerle ilgili ortaklaşa hareket etme ve ortak işler çıkarmaya önem gösteriyoruz. Yazdığımız yazılar, bildiriler ve etkinlikler için diğer kulüplerle hareket etmeye çalışıyoruz. Çünkü birbirimizden kopuk bir kampüs yaşamını istemiyoruz.

‘GERİ ADIM ATMAMAK BOĞAZİÇİLİLERİN MÜCADELESİNDEN ÖĞRENDİĞİMİZ BİR DERS’

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin demokratik üniversite talebi mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü ve Kadın Araştırmaları Kulübüne yönelik yapılan müdahaleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Boğaziçi Üniversitesinde yapılan rektör ataması elbette antidemokratik hamlelerin en önemli ve güncel ayaklarından biri. Öğrencilerin verdiği mücadele, ortaklaşa sürdürdükleri direniş ve çıkan özgün mücadele biçimleri bizler için de örnek oluyor. Arkadaşlarımızın kulüplerinin kapatılması ve kulüplerin hedefe konması hepimizin bu tehditle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Sözümüzü söylediğimiz yerde bize karşı kullanılan susturulma politikaları karşısında oradaki arkadaşlarımız gibi geri adım atmamak, öğrenmemiz gereken önemli derslerden biri.

‘GENİŞ BİR DAYANIŞMA AĞINI OLUŞTURMALIYIZ’

Kadınların haklarına yönelik saldırılar artıyor, LGBTİ'ler hedefe konuyor. Bu süreçte Kadın Araştırmaları Kulüplerinin, Toplumsal Cinsiyet Topluluklarının, LGBTİ Topluluklarının birlikte mücadele etmesi için ne yapmak gerekiyor, neler yapılabilir?

Toplulukların ve kulüplerin yaşanan sorunlara karşı birbirinden haberdar olması bugün açısından oldukça kritik. Boğaziçi bunun en yeni örneğidir, okuldaki kulüplerin yanı sıra bir çok okuldan öğrenci kendisini o dayanışmanın bir parçası olarak görüyor. Öte yandan farklı üniversitelerden toplulukların arasındaki iletişimin güçlenmesi örneğin başka bir okulda yaşanan meseleye karşı bizlerin hızlıca tepki vermesini ve arkadaşlarımızın yanında olmamızı kolaylaştırır. Bu yüzden mücadele zeminlerimiz kendi özgün karakterlerini taşırken daha geniş bir dayanışma ağını da oluşturmalıyız.

Instagram: @iaukadinarastirmalari
Twitter: @iaukatt

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Dosyadaki tüm yazılara ulaşmak için tıklayın: Üniversitelerdeki Kadın ve LGBTİ Toplulukları tartışıyor