Hem okulumu okuyup hem de okul dışındaki vakitlerimde part time bir işte çalışmaya mahkum bırakılan onlarca öğrenciden sadece biriyim. Önceki işyerinde tamamıyla yer edinmeye başlamamla birlikte yorucu bir okul ve iş temposu hayatımın bir rutini haline geldi. Kaos içerisinde bir hayat var ettim.
Geçtiğimiz hafta yaşanan tatsız bir olay tekrar taşların yerinden oynamasına ve aylardır yavaş yavaş kurduğum o duvarın yıkılmasına sebep oldu. Bir önceki gece arkadaşlarımda kaldığım o günün sabahında, her zamanki saatimde işimin başında duruyordum.
Yaklaşık iki saat sonra gelen patronum kapının önünde oturup beni yanına çağırdı, yanına gittiğimde ise güneş gözlüklerinin ardından gülümseyerek, “Bu ne hal böyle spor salonu mu burası” diyerek kıyafetlerimi gösterdi. Üzerimde oversize bir tişört ve dizlerimin hemen üzerinde biten bir şort vardı sadece.
“Sorun mu var abi” diyebildim sadece.
“Bu iş yerine uygun değil bunlar” dedi. Halbuki tatlı küçük bir şarküteri işletiyorduk sadece … Resmi bir kurum değildi.
Dün gece yurda uğrayamadığımı bu yüzden kıyafetlerimi değiştiremediğimi söyledim.
“Böyle olmaz ama, yurda gidip değiştir istersen” dedi.
Beynime ani bir şok dalgası yemiştim.
“Nasıl yani öyle şey mi olur?” dedim.
“Böyle olmaz, gitsen daha iyi olur” dedi gülerek konuşmaya devam ederken.
Sanırım söylediklerini yumuşatma takviyesiydi bu gülüş, evet bak senden bir şey istiyorum ama gayet iyi niyetli bir şekilde istiyorum, der gibiydi. Komikti.
“Böyle saçma şey mi olur kimin ne giydiğine karışmamalı buradaki insanlar” diyebildim ve ekledim “Ne yani günün ortasında gidip kıyafetimi mi değiştireceğim, rezillik resmen.”
“Olmaz öyle, bak biz şort giyor muyuz, sen git değiştir yine de” dendi. Sanki şort giyseler dahi sıkıntı olma ihtimali varmışcasına.
“Ciddi misin abi” diyerek son bir kez şansımı zorladım.
“Git git” dendi.
Oysa ki ben biliyordum eğer gidersem içimde kırılan onurumla artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını.
Sinirli bir şekilde çantamı alıp çıktım.
Yurt yakındı çalıştığım yere ama o yol ilk defa bu kadar uzun gelmişti gözüme. Yol boyunca ne yapmam gerektiğini düşündüm. Acaba resti çekip geri dönmemeli miydim?
Ya da fazla mı abartıyordu içimdeki susmak bilmeyen ses…
Gerçekten de kıyafetim ahlaken uygunsuz muydu?
Odama geldim.
Durdum.
Düşündüm.
Bir yanım o kadar ağır basıyordu ki…
Sanki oraya tekrar gitmek kendime yapacağım kocaman bir saygısızlığın temsili olacaktı.
Öte yandan cebimde sadece 10 TL kalmışken…
Bir sonraki haftayı geçirmek için mecbur paraya ihtiyacım vardı. Zor bir münakaşadan sonra orta yolu buldum kendimle, geri gittim o işyerine. Çalışma arkadaşlarıma bakarken kötü hissettim önce, biraz rencide olmuştum doğrusu. Sadece diğer haftayı geçirebilmek için kalan 10 liramla birlikte bu iş gününü bitirebileceğim telkininde bulunuyordum kendime. Zar zor geçirdiğim o ve ertesi günün ardından hiç düşünmeden bir daha gelmeyeceğimi ilettim kendilerine. Pek umursadıklarını sanmam lakin benim için baya önemli bir karar olmuştu bu.
Bir taşın yerinden kayması demek kurduğum o duvarın tümüyle yıkılması demekti. Ama fark ettim ki yeniden inşa edeceğim hiçbir duvarın ağırlığı orada gördüğüm bu muameleden daha ağır olmayacaktı.
Tepkimi ortaya koyabilme cesaretini göstermekti sadece.
“Fevri davranma istersen” diyen iş arkadaşıma da anlatmaya çalıştım içimdekileri.
Bir şeyleri kendi içimizde yumuşatarak ama o da kendince şöyle haklı, belki de öyle demek istemedi.
“Napalım işte içinde yaşadığımız toplum belli” diyerek sineye çekmemek lazım.
Biz kadınlar her nerede olursak olalım hangi şartlara mecbur bırakılmış olsak da sesimizi kısıp içimize atıp bir köşeye çekilmeyelim.
Sesiniz, sesim olsun.
Teşekkürler vakit ayırıp hikayeme eşlik ettiğiniz için.
Eşit ve özgür yarınlara…
Görsel: Freepik
İlgili haberler
Okumak için çalışıp, çalıştığı için okuyamamak
Yaşadığı şehirde geçimini sağlayabilmek için genç kadınlar okurken çalışmak zorunda kalıyor. Taciz,...
Yediğimiz lokmayı saymadığımız, part time işlerde...
Kadın öğrenciler hem ekonomik krizden hem de ailevi sorunlardan dolayı part time çalışıyor. Bazıları...
Farklı fakültelerde dertler farklı ama çok da orta...
İstanbul Aydın Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü farklı fakültelerden kadınlarla toplaştı, soh...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.