Okumak için çalışıp, çalıştığı için okuyamamak
Yaşadığı şehirde geçimini sağlayabilmek için genç kadınlar okurken çalışmak zorunda kalıyor. Taciz, mobbing, ucuz işçilik…

Ben Munzur Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyim. Zaten ekonomik olarak çok kötü bir ülkede yaşıyoruz. Ailemin de durumu iyi olmadığından ebeveynlerime karşı mahcup olmamak için çalışmaya karar verdim. Bir kafede işe başladım, ilk başlarda maratondan dolayı çok zorluk çektim. Ama geçinmem için çalışmam lazım. Aldığım maaş çok azdı; bir şekilde katlanıyordum. Dönüşümlü olarak hem mutfakta çalışıp hem garsonluk yapıyordum.

Çalıştığım zamanlarda hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak çok zorlanıyordum. İşin yoğun temposundan ve zamansızlıktan dolayı çok kez derslerime yetişemiyordum, hatta bu sebeple kaldığım dersler bile olmuştu. İşin verdiği yoğunluktan ötürü bazen siparişlere yetişemiyordum bu da patronlarım tarafından azar işitmeme sebep oluyordu.

Çalıştığım yerin ayrı bir problemi de tacizdi. Bir müşteri tarafından sürekli göz tacizine maruz kalıyordum. Mutfakta çalıştığım için sürekli mutfağa gelip benimle sohbet etmeye çalışıp hem işimi yapmama engel oluyorlardı hem de sözlü taciz ediyorlardı. Bir gün bir müşteriye çay servis yaptığımda benden sosyal medya hesabımı istedi, ben de ona vermeyeceğimi söyledim. Bu durumun devam etmemesi için patronuma söyledim fakat aynı kişi yine kafeye gelip beni rahatsız etmeye devam etti.

İşyerinde en son şöyle oldu: Çalıştığım bir gün çok rahatsızdım, sadece 5 saat çalışabildim. İzin almakta da çok zorluk çektim, yerime bakması için arkadaşımı çağırdım. Eve gidecekken memleketten bir arkadaşımla 5 dakikalığına görüşmek için yanına gittim. O esnada da izinde olan başka bir çalışanla denk gelince o da patronu arayıp benim dışarıda olduğumu söyledi. Patron da beni arayıp beni yalancılıkla suçladı. “Böyle davranan bir kişiyle çalışmayacaklarını” söyleyip beni işten kovdu. Durumumu anlatmak için sonraki günü bekleyip kafeye gittim, patrona olanları anlattım fakat bana yine inanmadı. Hatta işçi çıkarmaları gerektiğini de söylediler. Bunu söyledikten sonra beni çıkarmak için yer aradıklarını anlamıştım.

AY SONUNU DEĞİL GÜN SONUNU HESAPLIYORUZ

Son dönemde yaşanan ekonomik krizden öğrenci olarak ben de payımı aldım elbette. Son çalıştığım yerden kovulunca tekrar çalışmam gerektiğinin de farkındaydım ama ya çalışma şartlarının kötülüğünden ya da işlerin tam gün olmasından kaynaklı çalışamadım. Bu durumda tamamen aileye bağlı kaldım. Ailem de varlıklı insanlar olmadığından ve işleri kötüleştiğinden zaman zaman akrabalarımdan borç alarak bana para yollayabiliyorlar. Normal şartlarda hep ay sonunu hesaplarken artık gün sonunu hesaplamaya başladım.

Sürekli bir çıkmazın içindeyim, mezun olana kadar nasıl idare edeceğim? Mezun olduktan sonra nasıl iş bulacağım? Bunları düşünmekten çok yıprandım. Ne kadar düşünürsek düşünelim şunu çok iyi bilmeliyiz ki bu böyle devam edemez. Benim gibi bu ülkede milyonlarca genç kadın hayata tutunmak, çalışmak, geleceğini kazanmak için yaşam mücadelesi veriyor. Bu sorunların çözülmesi, genç kadınların okulda, işte ve her yerde verdiği bu yaşam mücadelesinin ayrı ayrı verilmesinden ziyade birlikte verilmesi gerekiyor, başka türlü bir çözüm yok önümüzde.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Işıltılı sahnelerin bir de arkası var…

Spot ışıklarının arkasında, sevdiğimiz şarkılar önümüze gelirken bir üretim süreci var. Bu üretim sü...

6 dil bilen, fazla ‘kalifiye’ olduğu için iş bulam...

İki üniversite diploması, 6 dil, bir sürü sertifika… L.E. için bunlar iyi bir iş bulmasına yetmemiş....

6 buçuk saat kölelik yarım mesai mi sayılacak?

İki büronun temizliğine, çayına bakıp, karşılığında yol yemek dahil 2100 lira almaya ‘tamam’ demesi...