‘Yapamazsın’lara inat mücadeleyle örülen hayat
Beste Bir Halk Eğitim Merkezinde ücretli öğretmenlik yapıyor. Hayata karşı verdiği mücadelede tek isteği insanca yaşam ve adalet.

Asgari ücret geçtiğimiz ay arttı. Bu artışa kim ne kadar mutlu ne kadar mutsuz tartışılır. Bana göre mutlu olan kesim zaten hep mutluydu. Asıl mutsuz olan kesim benim için önemli. Özellikle tek başına yalnız ayakta durmaya çalışan güçlü kadınlar. Ben de bir kadın olarak duygularımı paylaşmak, sesimi duyurmak isterim.

AİLEMİN YANINA BİLE GİDEMEDİM

Halk Eğitim Merkezinde ücretli öğretmenlik yapıyorum. Asgari ücrete yapılan zam beni ne kadar mutlu etti buna siz karar verin bence. Şu an ara tatildeyiz. Maaşımızdan bu 15 gün kesilecek. Tıpkı resmi ve dini bayramlarda kesildiği gibi. Kızım üniversite öğrencisi ve tatilde yanıma geldi. Oğlum ise ortaokul öğrencisi. Bu dönem oğlum takdir aldı ve ben oğluma hediye alamadım. Tatilde kızımı, oğlumu alıp Ankara’ya ailemi görmeye gitmeyi bırakın AVM’ye bile gidemedik. Neden mi? Yol parası verecek durumum yok. Kızım bile tek başına şehir dışından geldiği halde bize 750 liraya mal oldu.

Artık markete gittiğim zaman etiketlerdeki gram vs. inceleyerek birer adet seçip alabiliyorum. Eskisi gibi alışverişe gidince çocuklarıma “Ne istiyorsunuz” diye soramıyorum. Üstelik tek maaşla geçinmeye çalışıp, çocuklarına hem annelik hem babalık yapıyorum. Çocuklarımın babasından maddi, manevi hiçbir destek alamadık. Düşünsenize benim gibi o kadar çok kadın var ki bu memlekette.

‘KAPIMA GELECEKSİN’ DİYEN ESKİ KOCA

Benim bu hayatla mücadelem asıl boşanmamla başladı. Çocuklarıma bakamayacağımı, okutamayacağımı başka bir yerde asla yalnız yaşayamayacağımı söylemişti bana eski eşim. Hatta iğrençleşerek “Beş parasız kalacaksın, kapıma geleceksin” diyerek ağır sözler kullanmıştı. Dil yarası ağırdır. Aklınca yaralamıştı beni. Doğru evet. Çok ağır yaralanmıştım ama pes etmedim. Asla ama asla kapısına gitmedim. Parasının verdiği güçle beni ezmesine izin vermedim. Yaralarım hiç geçmeyecek belki ama kabuk bağladı zamanla. Oğlumun nafakasını vermemek için açtığı davadan oğlum için asla vazgeçmedim. Altı yıl sonra bile olsa artık oğlumun nafakasını ödeyecek. Oysa bana “Asla dava açamazsın, kazanamazsın” demişti. Yıprandım, yoruldum ama kazandım. En çok manevi yönden sevinebilirim çünkü maddi olarak bu altı yılda avukat parası, noter ücreti, vekalet ve dosya masrafı, bilir kişi ücreti vs. derken, kesile kesile elime kalan para inanmayacaksınız ama 4 bin 250 lira oldu. Oysa inanın ki ben bu süreçte çok daha fazlasını ödemiştim. Ben tükendiğimle yıprandığımla baş başa kalmıştım. Tek istediğim bu süreçte adaletin yerini bulmasıydı. Kendime nafaka bile istememiştim. Oğlum içindi verdiğim tüm bu mücadele. Kızım 18 yaşını doldurduğu için zaten alamıyordu. Oğlum da 12 yaşında şu an. Bu hayat pahalılığında isterdim ki yasalarımız kadınların, çocukların yanında olsun.

Onun yapamazsın dediği her şeyi yaptım. Bu süreçte çocuklarıma ve aileme minnettarım beni yalnız bırakmadıkları için. Ama keşke hukuk sistemimiz bu tür davalarda kadınların, çocukların yanında olabilseydi. Bu konuda devlet daha fazla şeyler yapabilir. Biz kadınlara destek verilse, istihdam sağlanırsa aşamayacağımız zorluk yok.

HASTA OLMA LÜKSÜM YOK
Ben her maaş aldığımda diğer aya kadar nasıl geçineceğimi düşünüyorum hep. Çünkü benim aldığım asgari ücret asla yetmiyor. Asgari ücret 8 bin 500 bildiğiniz üzere. Şimdi benim gelirime karşılık giderlerimi karşılaştıralım. Görelim bakalım bu zam ne kadar etkili olmuş ne kadar mutluluk vermiş. Benim bir aylık giderim şöyle: 2 bin 500 TL kira, 475 TL elektrik, 75 TL su, 120 TL internet, 100 TL telefon, 50 TL bina aidatı, 800 TL oğlumun servisi, 2 bin 500 TL kızıma verdiğim üniversite masrafları. Bu toplam neredeyse 6 bin 620 yapıyor. Bana kalan ise 1880 TL.
Oğlum astım hastası. Sık sık ilaç parası veriyorum. Benim hasta olma lüksüm yok zaten. Çünkü gitmediğim zaman ücretimden kesiliyor. Şimdi soruyorum size; eve alışveriş yapmadım. Yol paramı eklemedim. Elime kalan 1880 lira ile diğer maaşa kadar nasıl geçineceğim? Şimdi eminim bana “Nasıl geçiniyorsun?” diye soruyorsunuz. Bu tabloya bakınca tabii ki geçinemiyorum. Arkadaşlarımdan borç alıyorum. Maaş alınca bir kısmını veriyorum. Diğer maaşta kalan kısmını derken aybaşını bulmaya çalışıyorum. Orta halli aile diye bir şey yok artık. Ya zenginsin ya da fakir. Zengin zaten zengindi, fakir iyice fakirleşti.
KADINLAR GÜLSÜN İSTİYORUM

Ben hayatıma yine kendi çabalarımla kaldığım yerden devam edeceğim. Kadınların yüzü gülsün istiyorum. Çünkü bizler güldükçe iyi oluyoruz. İyi olunca tıpkı sihirli değnek gibi etrafımıza dokunuyor, mutluluk dağıtıyoruz. Kadınları sevin. Gözlerinizle, ellerinizle, dilinizle ve yüreğinizle sevin. Sadece sevin.

Görsel: Canva

İlgili haberler
Kadınlar, laiklik ve gerçek özgürlük

Kadınların başörtüsü, kılık kıyafeti yıllarca sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı bölgelerinde k...

Tam eşitlik hakkımız, olmazsa olmazımız

Anlatacağımız, “iktidar” denen şeyin “kimin” eline geçtiğine bağlı olarak kadınlar açısından nasıl “...

7/24 dönen çarkların pimi elimizde

Güneşin doğuşundan batışına kesintisiz dönen bir evrende biz işçiler nerede nefes alıp, nerede aldığ...