Sömürenin kaybedeceği milyonları var, ya bizim?
Bizim bizim emeğimiz olmadan bizi sömürenlerin bir gücü yok! Sömürenin kaybedeceği milyonları var, bizimse eğer mücadele etmezsek insanlık onurumuz…

Tekstil, emek ağırlıklı sanayi kollarından biri olmakla birlikte kadın emeğinin çokça sömürüldüğü sektörlerin başında geliyor. İş gücü bakımından az gelişmiş ülkelerde günümüz koşullarında “maliyeti düşük iş gücü” olarak tanımlanan kadın emeği bu sektörde daha fazla istihdam ediliyor. Ayrıca güvencesiz çalışma, asgari ücretin altında ve fason tipi çalışma oranı da bir hayli yüksek. Orta ve küçük düzeyde olan iş yerlerinde ücret ve sosyal güvence olmadığı gibi işçi sirkülasyonu da fazla. Bu düzen içerisinde sendikasız çalışan işçi çoğunlukla asgari ücrete mahkûm edildiği gibi işveren tarafından bulunmaz bir nimet oluyor. Hükümetin, sermaye sahiplerinin verdiği karar kadar biz işçilerin kendi emeğimiz için sesi çıkmıyor. Bu sömürü düzenini kendi ellerimizle biz besliyoruz! Onların refahının bizim yoksulluğumuz demek olduğunu anlamamız gerekiyor. Bir de kendi özgürlüğümüz, haklarımız, isteklerimiz ve ihtiyaçlarımızın farkına varıp bu yönde birlikte mücadele edebilmemiz gerektiğini...

Bir düşünelim yaşadıklarımızı! Sabahın karanlığında mesaiye başladığımız, akşam mesai varsa yine gün yüzü görmeden işyerlerinden çıktığımız, işten atılma korkusuyla her hareketimize dikkat etmek zorunda kaldığımız, diken üstünde olduğumuz, maruz kaldığımız baskıya, mobbinge ses çıkaramadığımız, çocuklarımıza vakit ayıramadığımız, eğitim-öğretimlerine destek olamadığımız, çalışırken bile aklımızın onlarda olduğu, iyi bir gelecekleri olsun diye ek işler yaptığımız yaşam koşullarında aldığımız ücret sefalet ücreti olmamalı! Kendimize şu soruyu sorabilmeliyiz: bir insan olarak bir gün içerisinde kendimize, sadece kendimize ne kadar vakit ayırabiliyoruz? Sadece temel ihtiyaçlarımızın giderilmesi dışında sosyalleşebildiğimiz, ekonomik kaygılarımız olmadan arkadaşlarımızla eğlenebildiğimiz, kültür-sanat etkinliklerine katılabildiğimiz, kafamızı dinleyebildiğimiz zamanlara da ihtiyacımız var. Sömürünün olduğu yerde özgürlükten de refahtan da bahsetmemiz mümkün değil. Özgürlüğe olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazla bu dönemde! Bize vadettikleri özgürlük anlayışı yukarıda anlattıklarımın dışında bir şey değil! Bize özgürlük adı altında köleliği reva görüyorlar! Tekstilde ya da başka bir iş kolunda olsun işçilerin bu baskıdan kurtulabilmesi için kuru şikayetlerinden sıyrılıp somut mücadelenin yollarını araması gerekiyor. Bizim emeğimiz bizi sömüren bu düzene güç veriyor, bizim emeğimiz olmadan bizi sömürenlerin bir gücü yok! Sömürenin kaybedeceği milyonları var ama biz mücadele etmezsek insanlık onurumuzu ve çocuklarımızın geleceğini kaybedeceğiz! Gücümüze ve birbirimize inanalım! Birlikte mücadele edip birlikte kazanalım!

Fotoğraf: DHA