Emekçi kadınların direniş ve örgütlenişinin tarihe attığı çentik, 8 Mart bizim günümüz!
8 Mart’ı kim, nasıl ilan etti? 8 Mart’ı 8 Mart yapan ‘öz’ neydi? Tarihi arka planıyla 8 Mart’ı emekçi kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesi günü yapan konferanslar, eylemler, grev ve direnişler…

Tarih boyunca hiçbir toplumsal mücadelenin dışında kalmayan emekçi kadınlar 19. yüzyıl ortalarından itibaren sanayileşmenin geliştiği her yerde kapitalist sömürü düzenine karşı ve örgütlenme hakları için çetin mücadeleler verdiler. Sınıf mücadelesinin ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Emekçi kadınların ısrarlı örgütlenme ve politik eşitlik taleplerine ilk yanıtlar yine kendi sınıflarından geldi.

• 1864’te kurulan Uluslararası İşçi Birliği, yani 1. Enternasyonal, kadınların üyeliğe kabul edilmesini onayladı; kadın emeğini kaçınılmaz olarak gördü, kadın iş gücünü ve sağlığını koruyan yasalar talep etti.

• 1865’te Alman İşçi Dernekleri Birliği 3. Kongresi, kadınların eşit çalışma ve örgütlenme hakkını, eşit politik haklarını güçlü bir biçimde gündeme getirdi. Kongre, kadının toplumsal kurtuluşu için tam ve eşit oy hakkının bir zorunluluk olduğunu, kadınların işçi örgütlerinde örgütlenmelerinin, kadın işçi dernekleri kurmalarının da bunun bir gereği olduğunu karar altına aldı.

• 1866’da ABD’de kurulan Ulusal Emek Birliği, eşit işe eşit ücret talebini ve kadınların sendika yönetimine gelebilmesini ortaya atan ilk sendikal örgütlenmeydi.

• 1871 Paris Komünü’nde devrim hareketinin kadın katılımcıları, yalnızca iş ve ekmek değil, politik eşitlik talep etti.

• Londralı kibritçi kadın işçiler ve on binlerce Manhattanlı tekstil işçisi kadın, kentlerindeki işçi hareketlerine ivme kazandıran büyük grevler gerçekleştirdi.

• Emekçi kadının yükselttiği talepler artık genişlemişti: Eşit işe eşit ücret, 8 saatlik iş günü, düşük ücretlendirilen mesleklerde ücretlerin düzenlenmesi, daha fazla fabrika müfettişi, kadın sağlığına uygun çalışma koşulları, annelik yardımı, işçi kadınlar için kooperatif evleri ve yalnızca mülk sahibi kadınlar için değil bütün kadınlar için oy hakkı. Proleter kadın hareketinin önderleri yerel kampanyalar düzenliyor ve kadınları sendikal hareket içinde aktif olmaya teşvik ediyordu.

• 2. Enternasyonal’in 14-20 Temmuz 1889 tarihlerinde Paris’te toplanan kuruluş kongresine çağrı metninde sosyalistlerin cinsiyet, milliyet farkı gözetmeksizin tüm emekçileri kapsadığı vurgulanıyordu. Bu kongrenin delegesi olan Clara Zetkin “Kadının Kurtuluşu İçin” başlıklı bir konuşma yaptı.

• Sosyalist kadın hareketinin ideolojik ve örgütsel birliğini sağlayan, ona uluslararası bir nitelik kazandıran 17 Ağustos 1907’de Stuttgart’ta yapılan Birinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı oldu.

• Uluslararası Kadınlar Günü’ne can veren 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nın önemi büyüktü. Clara Zetkin uluslararası bir kadın gününün hayata geçirilmesine dair karar önergesini 26 Ağustos 1910’da konferansa sundu:

“… Bütün ülkelerin sosyalist kadınları, proletaryanın sınıf bilinçli politik ve sendikal örgütleriyle anlaşarak kendi ülkelerinde her yıl her şeyden önce kadınlara oy hakkı talebine yönelik ajitasyona hizmet edecek bir kadın günü düzenlerler. Bu talep, bir bütün olarak kadın sorunuyla bağlamı içerisinde sosyalist anlayış doğrultusunda temellendirilip aydınlatılmalıdır. Kadınlar günü uluslararası bir karaktere sahip olmalı ve özenle hazırlanmalıdır.”

Konferans, her yıl uluslararası kadınlar günü düzenleme kararı almıştı ama bir tarih belirlenmedi. Almanya’da, devrimci yönü öne çıkarmak için 1848 devriminde katledilenlerin ve Mart 1871’de Paris Komünü’ne katılan kadınların anılması için 18 Mart’tan sonraki gün yapılmasına karar verildi.



1911: ‘MART GÜNÜMÜZ’
Sosyalist Kadın Enternasyonali’nin uluslararası yayın organı da olan “Gleichheit” yani “Eşitlik” dergisini çıkaran Clara Zetkin, derginin 13 Mart 1911 tarihli sayısının başyazısında “Mart Günümüz”ün kadınların seçim hakkı uğruna mücadele tarihinin önemli bir günü haline geleceğinden kuşku olmadığını vurguluyordu. Clara, tüm dünya kadınlarının ortak mücadelesinin amacının “kadın haklarının insan hakkı olarak kabul edilmesi ve kazanılması” olduğunu belirtiyordu.
EMEKÇİ KADINLARIN GÖVDE GÖSTERİSİ
19 Mart 1911’de ABD, Almanya, İsviçre, Danimarka ve Avusturya’daki milyonlarca kadın yüzlerce şehirde düzenlenen toplantı ve gösterilerde “Kadınlara Oy Hakkı” sloganıyla tüm kadınlar için eşitlik talep etti. Birçok iş kolundan, tek tek fabrikalarından pankart ve bayraklarını taşıyan kadınlar bölük bölük yürüyerek toplanma alanlarına ve salonlarına akın etti.
SOSYALİZMİN SAFLARINDA TÜM ENERJİMİZLE
İlk Uluslararası Kadınlar Günü tam anlamıyla bir gövde gösterisi olmakla birlikte politik haklarını eksiksiz bir şekilde talep eden emekçi kadınların sosyalist hareketle birliğini tarihin kayıtlarına geçirdiği bir irade beyanıydı da aynı zamanda. Seçme ve seçilme hakkını talep eden milyonlarca emekçi kadın o gün, gericiliğin “Kadınlar seçme hakkına sahip olacak olgunlukta değiller” savını hükümsüz kıldı.

1912: EKMEK VE GÜL!
Almanya, Avusturya, İsveç, Danimarka, Hollanda, Fransa, Rusya, Bohemya ve ABD’de çağrısı yapılan ikinci Dünya Kadınlar Günü Avrupa ülkelerinde 12 Mayıs 1912’de düzenlendi. Sosyal Demokrat Parti tüm parti örgütlerini 12 Mayıs’ta Kadınlar Günü etkinlikleri düzenlemekle görevlendirdi. Bağımsız sendikalar eylemi güçlü şekilde destekleme kararı aldı.
ABD’de, ikinci Dünya Kadınlar Günü eylemleri şubat ayının son pazar gününde Atlantik kıyısından Pasifik kıyısına kadar sosyalist hareketin bulunduğu her yerde gerçekleşti. Lawrence’ta çoğu kadın 14 bin tekstil işçisinin 11 Ocak 1912’de ücretlerin düşürülmesine, sefil çalışma koşullarına ve çocuk işçiliğine karşı çıktığı grev sürüyordu. Grev sırasında yaşanan kanlı çatışmalar, ülke çapında tepkilere neden olmuş ve grevcilerle dayanışma duygularını güçlendirmişti. Ünlü “Ekmek ve Güller” şiiri işte bu grev sırasında ortaya çıktı ve hızla yayıldı. 2. Dünya Kadınlar Günü eylemleri bu grevle dayanışma içeriği de taşıyordu.

1913: BİNLERCE TEKSTİL İŞÇİSİ KADIN ÇAR’A KAFA TUTTU
Üçüncü Uluslararası Kadınlar Günü Almanya, Avusturya, İsviçre, Danimarka, Hollanda, Bohemya, Rusya ve ABD’de 2 Mart-9 Mart arasında, yaklaşan savaş tehlikesi karşısında barış talebinin yükseldiği bir mücadele günü olarak kutlandı.
Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi ilk kez 1913’te Uluslararası Kadın Günü’nü Petersburg’ta kitle gösterileriyle kutlama kararı almıştı. Petersburglu tekstil işçilerinin öncülüğünde 2 Mart’ta binlerce işçi kadın sokaklara çıkarak eşitlik ve özgürlük talep etti. Kırbaçla yönetilen Rusya’da gerçekleştirilen gösteriler, toplumsal gelişme yasalarının çarlıkla kapitalizmin tüm zulümlerinden daha kudretli olduğunun bir göstergesiydi. Luç ve Pravda gazeteleri bu kadın günü için özel kadın ekleri yayımladı. Luç’un uluslararası sosyal demokrasinin öncülerinin yazılarının yer aldığı broşürüne Çarlığın kolluk kuvvetlerince el konulmasına rağmen kurtarılabilen bir kısmı ve Pravda’nın daha sınırlı içerikle 50 bin adet basılan kadın günü eki dağıtılabilmişti.

1914: ‘BİZİM GÜNÜMÜZ, BİZİM HAFTAMIZ’
1913’ün sonbaharında Jena’da yapılan SPD kongresinin hararetle tartıştığı konulardan biri de kadınlar gününün her yıl kutlanmasına gerek olup olmadığıydı. Kadın delegelerin tamamının ve çok sayıda erkek delegenin imzasının bulunduğu ve kadın gününün her yıl kutlanmasını savunan önergeyi Helene Grüneberg sundu kongreye. Önerge kabul edildi.
Almanya’da ve birçok ülkede kadınlar gününün tarihi 8 Mart olarak belirlendi ve etkinliklerin bir haftaya yayılması öngörüldü.
“Gleichheit” yani Eşitlik dergisinin 4 Mart 1914 tarihli sayısının “Bizim Günümüz, Bizim Haftamız” başlığını taşıyan başyazısında ülkede ve dünyada yaşanan gelişmeler karşısında güçlü bir enternasyonalizm vurgusu öne çıkıyor ve kadınlar gününü bir “Kızıl Hafta”ya dönüştürme çağrısı yapılıyordu.
Çılgın bir silahlanma yarışının kara savaş bulutları topladığı bir iklimde gerçekleşti 4. Uluslararası Kadınlar Günü. 1914 Mart’ı Almanya, Avusturya, İsviçre, Hollanda, Macaristan, İsveç, Fransa, Bohemya, Moravya, Bosna ve Rusya’da tam anlamıyla bir mücadele haftası olarak yaşandı.

1917: EKİM DEVRİMİ’Nİ ATEŞLEYEN KADIN DİRENİŞİ
1917 8 Mart’ı Rusya’da işçi kadınların tarihi bir güne imza atmasıyla gerçekleşti. Tekstil işçisi kadınlar Bolşeviklerin Petrograd Komitesi’nin Uluslararası Kadınlar Günü’nde açlığa, savaşa ve Çarlığa karşı sokağa çıkma çağrısına uydular. Fabrikaların ve atölyelerin çoğunluğunda grev ilan edildi. Fabrika ve atölyelerin önüne giden kadınlar erkek işçileri çıkarıp yanlarına katıyorlardı. Çarlığın Petrograd’ı saran işçi hareketini bastırma girişimi, hareketin Çarlığa karşı günlerce süren mücadelesiyle karşılaştı.
İşçi kadınlar olaylara müdahale için çağrılan askerlere halka ateş açmamaları, Çarlığı yıkmak için halka yardım etmeleri çağrısı yaptı. Askerlerin halkla birleşip Çarlık polisine karşı direnişe geçmeleri devrimin dönüm noktalarından biriydi. Büyük sosyalist Ekim Devrimi’ne giden yolda işçi ve emekçi kadınlar tarihsel bir rol oynadılar.



1921: KOMÜNİST KADINLARIN 8 MART İLANI
9-15 Haziran 1921’de toplanan Moskova İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı’nda, Uluslararası Kadınlar Günü’nü dünyanın tüm ülkelerinde tek bir ortak günde kutlanma kararı alındı.
“Bulgar delegasyonunun önerisi üzerine konferans Enternasyonal Kadın Sekretaryasını, Uluslararası Komünist Kadınlar Günü’nün 1922’de tüm ülkelerde bir tek ortak günde kutlanmasını sağlamak için zamanlı bir şekilde inisiyatif almakla görevlendirdi. Tarih olarak, 1917’de Petersburglu kadın proleterlerin muazzam gösterileriyle Şubat devriminin ilk kıvılcımını çaktığı tarihi gün, 8 Mart belirlendi.” (Clara Zetkin; Moskova İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı, “Komünist Enternasyonal” dergisi, 1. yıl, sayı 5/6, Ağustos/Eylül 1921 sf. 181-198)
Temmuz 1921’de Moskova’da kurulan Kızıl Sendikalar Enternasyonali de bu kararı benimseyerek her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çağrılarında bulundu.
8 Mart 1922’de Bulgaristan, Çin, İngiltere, Estonya, Finlandiya, İran, Japonya, Litvanya, Polonya ve Romanya dâhil olmak üzere birçok ülkede, Asya’da, Latin Amerika ve Güney Afrika’da mitingler, gösteriler ve etkinlikler düzenlendi. Kutlamalar sonraki yıllarda da devam etti. 8 Martların gündemleri enternasyonal dayanışma ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünya mücadelesi ekseninde her bir ülkedeki güncel siyasal ve ekonomik gelişmelerin emekçi kadınları etkileyen sorun ve talepleri doğrultusunda belirlendi.

Fotoğraf: Kristal-İş Sendikası 


‘EMEKÇİ’ EKİ NEDEN GEREKTİ?
Emekçi kadınların tarihsel ve kitlesel dinamiğini görmezden gelemeyen ve ona ihtiyaç duyan çeşitli toplumsal kesimlerden ve akımlardan kadınlar 8 Mart’ı kadın mücadelesi için elverişli bir tarih olarak benimseyip içeriğini farklı şekillerde doldurdu.
Emekçi kadınların sorun ve talepleriyle birleşildiği ölçüde kitleselliğe ulaşan çeşitli kadın hareketleri 8 Mart’ı özünde yatan hedeften, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılıp toplumsal mülkiyete dönüştürülmesiyle sınıf egemenliğinin ortadan kaldırılması ve kadının tam insanlığını teminat altına alan sosyalist toplumun kurulması hedefinden arındırmaya çalıştılar.
Bu arındırma çabası karşısında 8 Mart’a “emekçi” sözcüğünü ekleme ihtiyacı ve ısrarı her şeyden önce 8 Mart’a, kadın sorununa ve onun çözümüne hangi dünya görüşünden yaklaşıldığının bir belirteni olarak doğdu. Yoksa mesele elbette bir sözcükten ibaret değil.
8 Mart, sınıfın ayrılmaz bir parçası olan işçi emekçi kadınların kendi özgün sorunları ve taleplerini gündem ettiği, mahkûm edildikleri korkunç çalışma ve yaşam koşullarının yarattığı sefalete karşı insanca bir yaşam için harekete geçtiği, kadınların ezilmişliğinin toplumsal-maddi temelini, yani üretim ve yeniden üretim alanlarının bütünselliği içinde yaşanan tüm sömürü ve tahakküm ilişkilerini yıkmak için yol aldığı, güç biriktirdiği bir gündür. 8 Mart, sorunların yalnızca suretlerine karşı değil, esasına karşı da mücadelenin günüdür.
Yaşasın 8 Martımız! Yaşasın emekçi kadınların uluslararası birliği ve mücadelesi!

Fotoğraf: Hayri Tunç