Moğolistan’dan İstanbul’a ekmek peşinde
Dünya üzerinde her yıl milyonlarca kez yaşanan göç hikayelerini tetikleyen nedenlerle, Moğolistan’dan İstanbul’a gelen Nuya’nın göç hikayesini tetikleyen sebepler aynı: İşsizlik, yoksulluk...

Altı yıl önce, 22 yaşındayken gelmiş Nuya, iki kız kardeşiyle birlikte, Çağlayan’da tekstil atölyelerinde çalışmaya başlamış. “Benim gibi yüzlerce Moğolistanlı burada yaşamaya çalışıyor. Memlekette yoksulluk çekerken burada da çekiyoruz” diye durumunu özetleyen Nuya, önceleri bomboş bir evde yaşamış iki kız kardeşiyle. Yatacak yatakları, oturacakları koltukları aylar sonra alabilmişler. 

Tekstil atölyelerinde işe ilk başladığında haftalık elli lira alıyormuş. Hem çaresizlik, hem dil sorunu ucuza çalışmak zorunda bırakmış onları. Daha sonra bu ücretin çok düşük olduğunu fark edince daha iyi haftalık veren bir yer bulana kadar sürekli iş değiştirmişler. Hem çalıştıkları atölyelerde, hem oturdukları mahallede tacize uğradıkları olmuş. “Kadınların hayatı evde de, sokakta da, işyerinde de hep zor” diyor Nuya. Kısa bir süre önce çalıştığı atölyeden, diğer işçilere oranla daha ucuza çalıştırılıyorken, haftalık ücreti de düzensiz verilince çıkmak zorunda kalmış.

Nuya bir yıl önce bir Türk ile evlenmiş. Bugün iki kız kardeşi ve eşiyle birlikte 900 lira kira ödedikleri 1+1 bir evde yaşıyor. Zaman zaman eşinin kıskançlıklarına, baskı ve şiddetine maruz kaldığını anlatıyor. “İşe giderken o götürüyor, akşam işten çıkınca o alıyor. Eve az geç kaldığım zaman kavga çıkıyor.”
Göçmen mahallesi olan bu semtte sadece Moğolistanlılar değil, Suriyeliler de yaşıyor. Kendileri gibi yaşama tutunmaya çalışıyor, zorluk çekiyorlar. Nuya’nın neler düşündüğünü merak ediyoruz bu konuda. “Atölyelerde Suriyeli erkekler var ama Suriyeli kadınların çalıştığını hiç görmedim. Sokakta da tek başına görmüyorum. Onlar buraya sanki bizden daha çabuk alıştı. Biz burada yaşayanlara göre hala yabancıyız” diyor Nuya. Yabancı bir ülkeye uyum sağlamaya, ekmeğini kazanmaya, hayata tutunmaya uğraşırken, ayrıştırmanın, ötekileştirmenin, kadın düşmanlığının derinleştiği memleketin bugünkü ikliminde bu duyguyu yaşamak zorunda kalıyor göçmen kadınlar.

İlgili haberler
15 yaşında mülteci bir işçi: Emine

Çocuk o daha. Çağlayan’da taş dizimi yaptığı atölyede onun kadar uzun saatler çalışmaya büyük bir in...

GÜNÜN İSYANI Tekstil işçisi bir okurumuzdan

"Kirli tuvaletlerden, kirli soyunma odalarından bıktık"

Emani bana bir şey öğretti

Emani’ye olanlar beni tetikledi. Irkçılıkla mücadele etmem gerektiğinin, kadın hakları ve çocuk hakl...


Önceki haber
Eyvah grip mi oluyorum?
Sıradaki haber
Kadroyu beklerken...