Mezuniyet sonrası iş arama maratonu: ‘Her işi sen yap’
Yeni mezun olduğum için hep reddedildim. CV bırakmak dışında görüşebildiğim ilk yerde ise, mesleğimden çok her işi yapmamı istediler. Ancak umudum hiç bitmedi çünkü yalnız olmadığımı biliyorum.

Sizlere yeni mezun olan bir psikolojik danışmanın iş arama öyküsünü anlatacağım. Kendi öykümü. Okurken çalıştığım kafede gördüm Ekmek ve Gül’ü. İçindeki yazılar beni düşündürdü, farklı duygular yaşattı. O zamanlar başkalarının, uzak hikayeleri gibi geliyordu bana yazılanlar. Ta ki aynılarını yaşayana kadar.

Bundan birkaç ay önce psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünden mezun oldum. Mezun olduğumda birçok insanın hayatına dokunma hayalim vardı. Ancak bu sürede yaşadıklarım daha çok bana dokundu.

SONUNDA İŞİMİ YAPACAĞIM DİYE DÜŞÜNDÜM

Bu maratona ilk özel okullara cv bırakarak başladım. Danışma sekreterini hiçbir seferinde geçemedim. Çünkü hep “Şimdilik ihtiyaçları yok ama cv bırakın” gibi tesellileri duydum. Cv’de yeni mezun olduğum yazınca sonrasında anlatmama pek gerek görülmedi. Bu sebeple özel okulların bünyesinde genç ama işini severek yapacak bir rehber öğretmenliği pozisyonun olmadığıyla yüzleştim. Bir ay böyle geçtikten sonra dershanelere uğramadan olmaz diye düşünerek orada şansımı denemek istedim. Rehber öğretmenliği için bir PDR mezunu başvurusu pek de rastlanır bir durum değilmiş. Sonunda işimi yapacağım, karşılığını alacağım diye düşündüm.

SEKRETER İZİNLİYKEN SEKRETER OLMAMI İSTEDİLER

Ancak gerçek pek heyecan verici olmadı. Öncelikle bu mesleğin ne kadar kıymetli oluşuyla başladılar. Ardından tam olarak iş tanımımın ne olduğunu sordum. Bir rehber öğretmen olarak benden istenen; bütün öğrencilerin denemelerini okumam, sınav gözetmenliği yapmam, hocaların derslerini ayarlamam, ders programı hazırlamam, ödevlerini kontrol etmem, daha küçük yaş gruplarına ödevlerini yaptırmam, bunu sisteme girmem, velilerine ödevlerini haber etmemmiş. Hatta sekreterin izinli olduğu günlerde benden sekreter olmamı istediler. Üzerine “beni denemek için” 3 ay sigortasız çalışacağımı, maaşın asgari ücretten 2 bin lira fazla olup, bunun dışında hiçbir şeyin karşılanmadığını öğrendim. Haftada 6 gün 10 saat çalışacaktım. Yine içimdeki umutla “Ben öğrencilere psikolojik destek verebilecek miyim?” diye sorunca, “Biz böyle bir şeyi desteklemiyoruz. O zaman çocuklar derse kafalarını vermiyorlar” cevabını aldım ve “Ben bu işte neden çalışayım?” diyerek onların bana bir cv bırakmasını diledim. Böyle olunca da bana haber vereceklerini söyleyip elbette sırra kadem bastılar.

Daha sonraları asıl hayalim olan bire bir danışma vermek için eğitim arayışlarına girdim. Ancak o sırada da bu alanın nasıl ticari bir hal aldığını anladım. Daha hiç para kazanmadan, deliler gibi para yatırdığım eğitimlerin peşinden koştum. Sırf işimde yetkin olabilmek için. O sırada bu eğitimleri ilgili bölümlerden mezun kişilerin değil parayı verebilen kişilerin aldığını gördüm. Tüm bunlarla beraber “KPSS’ye çalış öğretmen ol” baskılarına karşı, çevreme oradaki zorluğu her gün anlatmaya çalıştım.

Bu ve bunun gibi birçok kırıldığım, çaresiz hissettiğim an yaşadım. Çok yoruldum ve hâlâ duramadım. Yine bir gün bir şeylerin iyi olacağına inanmayı seçiyorum. Bu umudu da azmimizden, çabamızdan, sizden, bizden alıyorum. Günün sonunda diğer arkadaşlarımla aynı şeyleri konuştuğumuzu görmek yalnız olmadığımı hissettiriyor. Her şey için bir bedel ödediğimiz bu dönemde birbirimizin derdine ortak oluyor, cepte ne kadar umut kaldıysa günün sonunda bölüşüyoruz. Tüm bu söylediklerim 20’li yaşlarda hayallerle işe koyulan, her sabah kaygıyla, korkuyla yatağından kalkıp çabalayan, anlatan, gören herkese. Umarım biraz olsun yalnız olmadığınızı hissetmişsinizdir. 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Kimin için adımıza kararlar alınıyor?

‘Sanki evlenip çocuk yapmamak bir eksiklikmiş gibi davranılıyor. Hem başarılı olmamız hem çocuk yapm...

Kadınların çocuklarına et alamadığı bir yıl: Aile...

'Bizleri açlığa mahkum eden aile yılı, hepsinin tek bir amacı var, zengini daha çok zengin yapmak.'

Kız kardeşim, var mısın mücadeleye?

‘Bunu yaşayan sadece bizler de değiliz. Bu mektubu okuyan kız kardeşlerimiz, siz de benzer şeyleri y...