
Toplumun tüm önyargılarını üzerimizde taşıyoruz. Sözüm ona “normal” kabul edilenler tarafından ısrarla görmezden geliniyor, yok sayılıyor ve ötekileştiriyoruz. Hele ki körler olarak, güvensizliği çok daha yoğun hissediyoruz. Türkiye’de bir kadın için güvenlik zaten büyük bir sorun. Ama engelli bir kadın için bu, çok daha büyük bir endişe kaynağı. Çünkü yaklaşan tehlikeyi fark edememek, kendini savunamamak, bedenine izinsiz dokunulması gibi durumlarla daha sık karşılaşıyoruz. Üstelik toplum, engelli bireyler üzerinde hak sahibi olduğunu sanıyor. Bizi ya “yardıma muhtaç” ya da “hayata ilham veren” iki uç noktada görmeye alışmışlar. Oysa biz, kimsenin biçtiği bu rollere sığmak zorunda değiliz.
ENGELLİ BİR KADIN OLMAK BAŞKA BİR MÜCADELE GEREKTİRİYOR
Engelli kadınlar olarak hem kadın olmaktan hem de engelli olmaktan kaynaklanan çifte ayrımcılıkla mücadele ediyoruz. Ama kadın mücadelesi içinde bile çoğu zaman görünmez kalıyoruz. 8 Mart gibi günlerde bile engelli kadınların yaşadığı sorunlar ya hiç konuşulmuyor ya da engellilik, toplumsal cinsiyetle bağlantısı kurulmadan ele alınıyor. Oysa engelli bir kadın olmak, engelsiz bir kadın ya da engelli bir erkek olmaktan bambaşka bir mücadele gerektiriyor.
MARUZ KALDIĞIMIZ ŞİDDET ÇOĞU ZAMAN SORULANMIYOR BİLE
Engelimizi tek kimliğimiz haline getiren bakış açısı, yaşadığımız şiddeti ve tacizi de görünmez kılıyor. Görme engelli bir kadın olarak, fark edilmeden tacize uğramak, yaşadığım en kötü gerçeklerden biri oldu. Üstelik birçok engelli kadın, böyle şeyler yaşadığını fark bile edemiyor ya da bunu anlatabilecek bir alan bulamıyor. Engelli kadınların maruz kaldığı şiddet, çoğu zaman sorgulanma gereği bile duyulmuyor. Çünkü bizden rıza almak kimsenin aklına gelmiyor.
Hastaneler, kamu binaları, okullar gibi en temel alanlar bile biz düşünülerek tasarlanmıyor. Örneğin, kısa bir süre önce bir hastaneye gittiğimde yönlendirme eksikliği nedeniyle sert bir şekilde kafamı duvara çarptım. Ve bu, çok sıradan bir şeymiş gibi karşılandı. Ama bu düpedüz ihmal.
ENGELLİ KADINLAR OLARAK NE İSTİYORUZ?
Güvenli alanlar: Taciz ve şiddete karşı önlem alınmalı, özellikle iş yerlerinde ve kamusal alanlarda farkındalık artırılmalı.
Erişilebilirlik bir lütuf değil haktır: Hastaneler, okullar ve kamu binaları gibi alanlarda gerçek anlamda erişilebilirlik sağlanmalı, denetimler artırılmalı.
Engelli kadınların sesi duyulmalı: Ne kadın mücadelesi ne de engelli hakları savunucuları engelli kadınları görmezden gelmemeli. Onların söz almasını sağlayacak platformlar oluşturulmalı.
Bağımsızlık ve rıza kültürü: Engelli kadınlar, sürekli başkalarının korumasına ya da yardımına ihtiyaç duyan bireyler olarak görülmemeli. Kendi kararlarını alabilen, kendi hayatını şekillendirebilen insanlar olduğumuz kabul edilmeli.
Taleplerimiz için mücadeleye devam edeceğiz. Ama bu, sadece bizim omzumuza yüklenmemeli. Toplumun her kesimi bu adaletsizliği ortadan kaldırmak için sorumluluk almalı. Sessiz kalmak, bu ayrımcılığı sürdürmek demektir. Değişim ancak hep birlikte harekete geçtiğimizde mümkün olacak.
Fotoğraf: prostooleh/Freepik
İlgili haberler
Öğrenci kantine gidemiyor, öğretmen yemeğini evden...
Çalıştığım okulda çocuklar bir çikolata alabilmek için paralarını birleştirirken biz öğretmenler yem...
Engelliler yeni yılda daha yoksul
‘Geçinememek Vecihe gibi kadınları her geçen gün daha fazla çıkmaza sürüklerken engelli aylıkları ke...
Saray engellileri yok sayıyor
Kesilen aylıkları için CİMER’e, valiliğe ve sosyal hizmetlere başvuran engellilerin taleplerine kula...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.