Yeni yıla girerken bu senenin mücadelelerle dolu bir sene olmasını dilemiştik. Bu karanlığa, geleceksizliğe, sömürü düzenine karşı ses yükselteceğimiz bir yıl dilemiştik. Öyle ki Türkiye’nin dört bir yanında grevlerle, hak mücadeleleriyle bu düzene teslim olmayacağımızın cevabını veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Örgütlü mücadelenin kazanımla sonuçlandığı birçok direniş gerçekleşiyor. 8 Mart’a giderken de genç kadınlar olarak aynı kararlılıkla bize dayattıkları karanlığa ve baskılara karşı geleceğimizi, yaşam hakkımızı örgütlü mücadelemizle kazanacağız. 8 Mart’ta gücümüzü birleştirerek her yerde olduğu gibi sokaklarda da taleplerimizi dile getireceğiz. Bu talepler yerine ya getirilecek ya getirilecek.

Genç kadınlar olarak; birçok kız kardeşimizin hayattan koparıldığı, güvencesiz koşullarda çalıştığı, hem okuyup hem işçi olarak hayatına devam ettiği, sendikal hak ve özgürlüklerini kullanamadığı bu koşullarda birleşmekten başka lüksümüz yoktur. Ulusal istihdam stratejisi adı altında hükümet, “Zaten bunlar çalışıyor, en azından bunun bir adını koyalım” demiş olmalı ki yine sorunu ortadan kaldıracağı değil, bizleri sömürebileceği kanalları derinleştirmeye çalışıyor. Bize dayatılan bu sistematik sömürü, her geçen gün kadınları biraz daha toplumun dışına itmeye ve yoksullaştırmaya devam ediyor. Okul gereçlerimizi almakta bile zorluk çekiyoruz. Ucuza ve esnek çalışmak zorunda bırakılıyoruz ve geçinemiyoruz. İş yerindeki mobbing de cabası… Neredeyse çalışmayan arkadaşım yok. Derslerimiz aksıyor, yetiştiremiyoruz. İki arada bir derede bırakıyorlar bizi ama biz mücadele hattında kalmalıyız. Çünkü bizler bir şeyler yapmadıkça bu durum değişmeyecek. 8 Mart’ta bu karanlık düzeni yıkacaklar perdeyi aralayıp, gücümüzü birliğe çevirip karşılarında duralım. Haydi kız kardeşim 8 Mart alanlarını beraber aydınlatmaya...

Fotoğraf: DHA