“Dönüp dolaşıp başörtüsünün konuşulmasından rahatsızım” diyor Fatma. “Bu ülkenin hiçbir meselede ilerlemediğini bir kez daha görüyorum. Bir zamanlar kamuda yasak olması yüzünden insanlar birbirine öcü gibi bakıyordu. Şimdi yeniden o duyguyu hissediyorum. ‘Türbanı yasal statüye kavuşturacağız’ diyenler aynı zamanda sansür yasasıyla toplumu baskı altına alıyor. Ne anladım bu işten? ‘Başörtüsüne özgürlük’ diyerek başka bir sürü özgürlüğü kısıtlamak, halkın birçok sorununu görmezlikten gelen bir tutum” diyor. Mahallede konuştuğumuz pek çok kadınla aşağı yukarı benzer sözler bu sözler.

Hem muhalif, hem de iktidara oy vermiş kadınlar bugünlerde başörtüsü tartışmaları konusunda aynı fikirdeler. Kılıçdaroğlu’nun hamlesini doğru bulmadıklarını, hatta kızdıklarını kadınlardan sıkça duymaktayız. İktidara muhalif olan ve ama farklı farklı partilere oy vereceklerini söyleyen kadınların genel eğilimini şu cümle özetliyor: “Bu iktidardan bıktık, tam gidecek derken yine türban meselesine sığınarak seçim kazanmaya çalışacaklar…”

‘BENİM MEVZUM SANSÜR’

“Bu yaşıma kadar hep Ak Partiye oy verdim” diyen Esra, “Başörtüsüne özgürlük getirecek ama herhangi bir sosyal medya paylaşımı bile yapamayacak hale getiriyor. Kiracıyım, ev sahibi ciddi bir zam yaptı, aylardır yeni ev bulamıyorum. Ben de takipçisi çok olan bir sayfaya eleştirel bir yorum yaptım. Yedi sülalem aradı ‘Kaldır onu, tutuklanacaksın’ diye. Bu nasıl bir baskı, bu nasıl bir ortam? Benim sorunum konuşamamak” diyor.

‘BENİM MEVZUM CAN GÜVENLİĞİ’

Cemile, başörtüsü yasağını kaldırdığını düşündüğü için AKP’ye oy vermiş. Ama şimdi konunun açılmasına bile öfkeli. “Bakıyorum, başı örtülü olsun olmasın, bütün kadınlar can derdinde, kimse şiddetten muaf değil” diyor. Cemile’nin kızı eşinden çok kez şiddet görmüş, kaç defa şikayet etmişler ama bir sonuç elde edememişler. En son kızı bıçaklı saldırıya uğrayınca tutuklanmış adam. “Önce kadınların can güvenliğini sağlasınlar” diyor Cemile. “Benim, kızımın derdi yaşamak, ne giydiğimiz ne taktığımız önemli değil, önemli olan bu ülkede hiçbir konuda ayrımcılığa uğramadan yaşamak” diyor.

‘BENİM MEVZUM İŞSİZLİK’
Kadınlar bu işi “Siyasetçilerin kendi aralarındaki seçim yarışının bir görünümü” olarak değerlendiriyor. Hem muhalefetin hem de iktidarın kadınların ortak sorunlarını görmezden geldiğini düşünüyorlar.
Demet, “Uzun zamandır işsizim, evime ekmek götüremez haldeyim. Ama türban meselesi kadar işsizliğin konuşulduğunu görmedim. Bu CHP ‘Ey muhafazakarlar oy verin başörtünüze dokunmayacağım’ mı demek istiyor? Ben bunu dediği için CHP’ye oy vermem, vereceksem de bunu dedi diye vazgeçmem. Ben sefalet koşullarına bakıyorum. Anladığım kadarıyla yöneten de yönetmeye aday olanlar da kadınların gerçek sorunlarına kesinlikle kulak asmıyorlar.”

‘BENİM MEVZUM SEÇİM MALZEMESİ OLMAMAK’

Başörtülü olduğu için geçmişte kamu kurumunda çalışma hakkının engellendiğini söyleyen Medine; “Mesleğimi yapamadım. Başörtüsü yasağı kalktığı için oy verenlerden biriyim, iyi de oldu. İhtiyacımızdı. Talebimizdi. Kadınlar kılık kıyafeti yüzünden ayrımcılığa uğramamalı. Ama şimdi yeniden gündem yapılmasını doğru bulmuyorum. Ben yıllar sonra türbanımı çıkarttım. Bundan kime ne? Bundan siyasilere ne? Ben kılık kıyafet ya da başörtüsünün konuşulmasını, kadınların seçim gündemi olarak kullanılmasını istemiyorum” diyerek ifade ediyor düşüncelerini.

Kadınlar kaygılılar ve bu konunun konuşulmasının taraftarı bile değiller. Hepsinin ortak düşüncesi seçim yatırımı için kadınların üstünden siyaset yapılmaması.

Fotoğraf: Wikimedia Commons/CC-BY-3