Babam adımı “Döner” koymuş, “Bir daha kızım olmasın, erkek çocuğum olsun” diye.
Şimdi adım, kendi istediğim gibi, Zeynep. 34 yaşındayım. Biri 12, diğeri 8 yaşında iki kız annesiyim. 13 yıldır evliydim, boşanma aşamasındayım. 13 yıl boyunca baba evine defalarca gitmeme rağmen, “Yuvana sahip çık”, “Olsun, idare et”, “Sabret” dediler. Bir defasında canıma tak etti, çocuklarımı bırakıp, sığınmaevine gittim. Boşanma davası açtım. Çocuklarım cam kemik hastası olduğu için ve büyük kızım Sultan’ın bacağının kırıldığını duyunca dayanamayıp geri dönmek zorunda kaldım. Aynı durumları yaşamaya devam ettim. Eşim, bir hafta boyunca “İşe gidiyorum” diye her gün evden çıkıp, akşam her zaman ki gibi eve geliyordu. Fakat işe gitmiyormuş. Kendi ailesi ile birlikte plan yapıyorlarmış. Bileziklerim vardı, onları almak, avukat bulup uzaklaştırma kararı çıkarmak, geçici velayeti almak, hiç çalışmamış bir kadından nafaka istemek, tazminat istemek için bir hafta izin almış, avukat tutmuş. Evden “İşe gidiyorum” diye çıkıp, bunları planlamışlar.
O gün, “Çocukları anneme götüreyim de biraz kalsınlar” dedi. Ben de kabul ettim. Ben nereden bileyim bana şiddet uygulayacaklarını. O gün benim yaptığım yemeği güzelce yedik, hiçbir şey yokmuş gibi. Eşimin kardeşi gelip çocukları kendi evlerine götürdü. Ben evde eşimle kaldım. Kanımın kardeşi ve kayınpederim bir anda eve geldiler. Eşim telefonumu aldı. Odanın anahtarını saklamış, içeriden kapıyı kilitlediler. İçeride ev sahibi adam, komşu adam, kaynım, kayınpederim ve eşimle yarım saat mücadele ettim. “Çocukların velayetini bize ver, nafaka isteme, tazminat isteme, bilezikleri de kolundan çıkar” dediler. Meğer adamları şahit göstermek için getirmişler, ses kaydı almışlar. “Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?” dediğimde ev sahibi ve komşu çıktı, tekrar kilitlendi kapı. İmdat çığlıklarıma rağmen polis çağırmadılar. Ve 3-4 saatlik bir mücadele. Ellerimi sıkmama rağmen zorla aldılar bileğimdeki bilezikleri, parmağımdaki yüzüklerle birlikte. Sonra kayınbabam, “Sen artık gelinimiz değilsin” dedi ve beni öylece dışarı attılar. Çocuklarım yoktu, hiçbir şeyim yoktu.
ŞİMDİ MÜCADELENİN EN ÖNÜNDEYİM
Karakola gittim, çocuklarımı görmek istediğimi dile getirdim, şikayetçi oldum. Hastaneye gidip darp raporumu aldım. Ertesi gün polis eşliğinde evime gittim, evin kilidi değiştirilmiş, evdeki eşyalar babasının evine taşınmıştı. Çocuklarımı görmem, durumu anlatmam, onları terk etmediğimi söylemem gerekiyordu. Ölümü göze aldım. Kayınbabamın evine, çocuklarımı almaya gittim. Evde sadece kayınvalidem vardı. “Çocuklarını göremezsin” dedi. Çocuklarım sesimi duymuşlardı, geldiler, ayaklarında çorap, ayakkabı bile yoktu. Kaçtık. Ablalarımın yanına sığındık. Aile her şey değilmiş, kendi ayaklarının üzerinde durman gerekiyormuş. Orada da duramadık, başka bir yerde ev tuttuk. Yatacak yatak, yiyecek yemek, ikinci bir kıyafetimiz, ekmek alacak paramız, hiçbir şey yoktu.Bir gün çocuklara, “Sizi parka götüreyim” dedim, parka gittik. Parkın karşısında bir dernek gördüm. Önünde kıyafetler vardı. Bizimse üzerimizdekilerden başka kıyafetimiz yoktu. “Bir sorayım” diyerek girdim içeri. Derneğin karşımıza çıkması büyük bir mucizeydi. Hayatımız değişti. İlk önce bize kıyafet ayarladılar, sonra ev için eşya. Hukuki destek de sağladılar.
Şunu o zaman anladım. Herkes beni hayatından çıkarttı, ailem de dahil. Dayanışma, destek, paylaşmak neymiş, Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’nde öğrendim. Şimdi işim var, çocuklarım yanımda, her şeyim var. Bunların hepsi 3 ay içinde oldu.
Ben de bundan sonra hangi kadın zor durumda olursa, ne olursa olsun, dayanışma ve mücadelede en önde olacağım. Çok büyük değişim yaşadım, ayaklarımın üzerinde duruyorum. İyi ki varlar. 2 kızımla, kadın derneğiyle karşılaşmasaydım, çok kötü yerlerde olabilirdim. Kadınlar birlikte mücadele ederek, dayanışarak, dimdik durabilirler. Şu anda en önde mücadele ediyorum ve biz çok mutluyuz.
İlgili haberler
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinden Ekmek v...
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği, Ekmek ve Gül ile dayanışma kahvaltısı düzenledi. Mahalleden...
Dayanışma ile ayakta durmaya çalışıyoruz
Avukat İlke Işık, geçtiğimiz hafta tanıklık ettiği 3 kadın davasını yazdı: ‘Dayanışma ile ayakta dur...
Kadınların başarı hikayelerinin hatırlattıkları
Bütün imkanların ‘altın tepsi’ ile sunulduğu koşullarda başarı hikayeleri yazmak değildir marifet. S...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.