Senenin sonuna yaklaşıyoruz. Kar yağmasını beklerken bir yılbaşı heyecanı bizleri sarıyor. Bu heyecanın önüne geçen zorlu kış koşulları da aklımızın bir kenarında dönüp duruyor. Bunun sebebi elbette ekonomik kriz ve gün geçtikçe ağırlaşan etkileri.
Özellikle üniversiteli genç kadınlar açısından yemek, barınma, ulaşım gibi günlük en temel ihtiyaçları karşılayabilmek oldukça zorlaşmış durumda. KYK burs/kredinin 850 lira olduğu koşullarda yurtta kalan bir genç kadın zaten bu paranın yarısıyla yurt ücretini ödüyor. Geri kalanla da bir ay boyunca ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Sonuçta ailesinden destek almak durumunda kalıyor. Bu destek de genç kadınların aileleriyle bağımlılık ilişkilerini artırırken ailelerin genç kadınların hayatlarına müdahalesini de kolaylaştırıyor.
EKONOMİK ŞİDDETİ TETİKLİYOR
Ekonomik şiddet, para vermemekle tehdit edilmek gibi yeni yükleri genç kadınların omuzlarına yüklüyor. Özellikle yurtlarda kalan genç kadınlar için böylesi koşullarda, yurt yemekhanesinden yemek bir seçenekten ziyade zorunluluk haline geliyor. Ancak bu sefer de kötü yurt koşulları dikiliyor karşılarına. Bu sene tek tip yemeğe geçen KYK yurtlarında genç kadınlar doyurucu olmayan, sağlıksız yemeklerle beslenmek zorunda kalıyor.
Ailesinden destek alamayan genç kadınlar temel ihtiyaçları karşılayabilmek için çalışmak zorunda kalıyor. Şiddetin, tacizin günbegün arttığı, güvencesiz yaşam koşullarıyla boğuşan genç kadınlar açısından çalışma zorunluluğu güvencesizliği kat be kat artırıyor.
Artan fahiş kira fiyatlarıyla eve çıkabilmek oldukça güçleşmiş durumda. Merkezde yer alan, ulaşımın rahat olduğu yerlerdeki kira fiyatları çok daha yüksek olduğu için görece daha güvenli olan merkezi yerleşim yerlerinden uzaklaşmak zorunda kalınıyor. Kira fiyatlarının daha düşük olduğu, daha tenha, ulaşım araçlarına uzak yerlerde ev tutmak zorunda kalıyorlar. Gece eve dönebilmek çok daha korkutucu bir hale bürünüyor.
ÇALIŞMAK İÇİN DERSTEN FERAGAT EDİYOR
Ekonomik koşullar genç kadınları eğitim hayatından feragat etme noktasına getirebiliyor. Derslere girmeme, ders programını çalışma saatlerine göre ayarlama gibi...
En çok tercih edilen çalışma alanı hizmet sektörü ve barlar oluyor. Çünkü gündüz vakitlerinde bir şekilde okula devam etmenin olanaklarını zorlamak, kalan vakitlerde de çalışmak istiyorlar.
Ancak barda çalışmak öyle çok da ilgi çekici bir şey değil aslında genç kadınlar için. Çünkü her akşam işe giderken taciz edileceği kaygısı, sabaha karşı eve dönmenin tedirginliği ile işe gidiyorlar.
Kampüs ortamı dışarıya göre görece güvenli geliyor genç kadınlara. Ancak bu görecelik elbette yeterli değil. Çünkü kampüs içerisinde, kendini en güvende hissetmesi gereken yer olarak gördüğü yerde de şiddet, taciz ile karşılaşabiliyor. Bunlar karşısında üniversite içerisinde cinsel tacizi önleme birimlerinin kurulması ve işletilmesi yakıcı bir talep olarak önümüzde duruyor. Ancak üniversite yönetimleri her ne kadar bu komisyonları işler hale getirilmesi noktasında kadınların önünü tıkasa da belirleyici olan genç kadınların ısrarı ve mücadelesi olacaktır.
KAMPÜSTE BİR DAYANAK: TOPLULUKLAR
Genç kadınların korkusunu, tedirginliğini, öfkesini dile getirebileceği alanlar olarak kadın toplulukları önemli bir yerde duruyor. Her buluşmada kendi yaşadığı tedirginliklerin diğer kadınlarla ortaklaştığını gördükçe, duygu birliğini güçlendirdikçe dayanışma duygusuyla birlikte tüm bu hislerinin dağıldığı, tüm güvencesizlikler içerisinde güvende olabildiği tek bir alan olarak var olma potansiyeline bürünüyor topluluklar. Üniversite yönetimlerinin baskıları, sansürleri bir yana hayatında hissettiği ekonomik, siyasal, sosyal tüm eşitsizlikler karşısında bir şeyler yapabileceğini düşündüğü bir alan olarak var olabileceği yerler oluyor buralar.
İçişleri Bakanlığı’nın kadın kulüplerini “illegal” ilan eden genelgesi kadın toplulukları üzerindeki baskıların önümüzdeki dönem artacağının bir emaresi olsa da bu birliklerin devamlılığı ve istikrarlı bir şekilde var olmayı sürdürmesi genç kadınlar açısından kritik bir noktada duruyor.
DAYANIŞMAMIZIN YILI OLSUN
2022 bu zorluklarla baş edebilme yöntemlerini arayarak geçti. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldığı zaman verilen tepkiler, yapılan eylemler, kurulan birlikler de genç kadınların hafızasında. Her ne kadar bulunduğu her alanda sıkışmışlık içerisinde hissetse de en ufak bir araya gelişler bile bu duyguların hızlıca dağılmasını sağlıyor ve yerini umuda bırakıyor. Genç kadınlara güven veren tek şey dayanışma oluyor.
Ortak talepler, ortak duygular etrafında bir araya gelinen bu alanların varlığının devam etmesi, gelişmesi ve ilerlemesi genç kadınların bu sorunlara göğüs gerebilmesinin temel dayanak noktalarından biri olmaya aday. Önümüzdeki yıl kız kardeşlerimizle dayanışmamızın güçlendiği bir yıl olması dileğiyle.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.