Kış sabahları mutfağa girdiğimde daha ışıkları yakmadan mutfak camından görülen okul katında çalışan temizlik işçisi dikkatimi çekiyor. Her yer karanlık, sokak lambalarının bile aydınlatamadığı saatte okul binasında yalnız bir kadın işçi. Sadece okul girişi ve temizlediği okul bölümünün ışığı yanıyor.
Oldukça büyük bir okul, üç katlı ve büyük bahçeli. Bahçenin demir kapısı ve okul binasının ana kapısı da kilitsiz hatta açık oluyor çoğu kez; kapıları kantin için getirilen simit, ekmek vb. için açık bırakıyor gözlediğim kadarıyla. Malzemeleri getirenler, kapıdan bırakıp gidiyorlar çünkü. Güvenlik görevlisi normal mesai saatinde de yok zaten. Endişeleniyorum, hatta onun yerine korkuyorum.
Güvenlik sağlanamaması büyük sorun, diğer sorun da kış saati uygulamasının kalkmış olması diye düşünüyorum. Altı yıl olmuş yaz saatinin tüm yıl boyu sürdürülmesine karar verileli. Gün ışığından daha çok yararlanıp elektrik tüketiminden tasarruf edilecekti sözde. Oysa kış aylarında havanın çok geç saatlerde aydınlanması güvenlik sorunlarına neden olmasının yanı sıra insanların psikolojisini bariz bir şekilde olumsuz etkiliyor. Gün bir türlü aymıyor, çoğu çalışan uyanamamaktan, işine motive olamamaktan şikayet ediyor.
Çocuklar karanlıkta okul yoluna düşüyor, işçiler gün aydınlanmadan mesaiye başlayıp hava karardığında işten çıkıyor. Peki gün ışığından nasıl faydalanıyoruz? Kapalı ortamlarda çalışanlar camın ardından bile göremiyor güneşi.
Örneğin penceresi olmayan yoğun bakım servisi var çoğu hastanede. Sonuç olarak biyolojik saatimizin işleyişi de hasar görüyor. Büyüme çağındaki çocukların gelişimlerinin yanı sıra okul başarıları da olumsuz etkileniyor. Öğretmenler kendileri de zorluk yaşadıklarını ama öğrencilerin sabah ilk dersleri verimli geçiremediklerini hatta okula gelmek bile istemediklerini söylüyorlar.
Benim aklım hala yalnız yalnız okul binasını temizleyen o kadında ve o karanlıkta okul yolunda olan çocuklarda…
BOŞ ‘TASARRUF’ HİKAYESİ
Elektrik tasarrufu sağlandığı da boş bir hikayeymiş; Elektrik Mühendisleri Odası Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Aylık Elektrik İstatistikleri Raporu’na rastladım internette; yaz saatinin kalıcı olarak uygulanmaya başlandığı 2016 ve 2017’nin ilk aylarında hem aydınlatma hem de ısınma için daha çok elektrik kullanımı gerekmiş. Yani ısrarla sürdürülen sabit saat uygulaması herhangi bir bilimsel veriye dayanmıyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.