Çocukların okul masrafları, meyvesi, sebzesi, eti derken her günümüz küçük küçük krizlerle doluydu zaten. Peki, ülke ekonomisi krize girmişken ne yapacağız?
Metal işçisi kadınlar, yaşadıkları sıkıntılara gündelik, kişisel çözümler üretmeye çalışıyor. “Bu durum daha nereye kadar sürecek?” sorusunun cevabı ise “Belirsiz!” Ekonomi bakanının “orta vadeli” diyerek açıkladığı, kriz olmayan belirsiz durumun çözümü neydi? Yüksek enflasyon, işsizlik vs.
Peki, neden biz etkileniyoruz bundan? Tavuğun kilosu olmuş 15 lira! Her şeye yüzde 20 zam geldi ama hissedilen 20’lerin çok üstünde. Dışarıda fiyatlar el yakıyor, içeride fabrikada ise patronlar güya olmayan krizin (öyle diyolar ya ‘kriz yok’) acısını bize misliyle çıkarıyor.
Görüştüğümüz metal işçisi kadınlar endişeli, herkes gergin. Fabrikalarda doların yükselmesiyle başlayan bir ton değişik durum var ve bundan en çok da kadın işçiler etkileniyor. Evin yönetimi kadınlarda olduğundan tam yoluna koydukları ev düzeni ‘hooop’ bir vardiya değişimiyle tepetaklak duruma geliyor.
SUSUYORUZ AMA NEREYE KADAR?
Evli, iki çocuk annesi olan Mehtap, bir ay içinde üç kez vardiyasının değiştiğini söylüyor. Fabrikadaki durumu şöyle anlatıyor: “Dolar arttı, ülke krizde. Fabrika yurt içi satışları düştüğü için yurt dışı satışlarına sipariş yetiştirmeye çalışıyor. Biz de sürekli bant bant geziyoruz. Hangi bantta sipariş yoğunsa bizi ‘Siz haftaya gece vardiyasına geliyorsunuz’ diye oraya gönderiyorlar.Soruyorlar mı ev ne olacak? Okullar açıldı, iki çocuk da okula gidiyor... Hayır! Gelsin uykusuz geceler, bembeyaz ruhsuz suratlar. Hayır bir şey de denmiyor kimseye. Herkes öğrenmiş; ‘Kriz var dışarda, herkesi işten çıkarıyorlar, istersen gelme! Bir de bunun korkusunu yaşatıyorlar. Susuyoruz ama nereye kadar? Gergin bir şekilde, onunla bununla kavga ede ede çalışıyoruz.”
İKİ KİŞİ ÇALIŞSAN DA YETMİYOR
Fatma bir çocuk annesi, genç bir kadın. Kredi kartlarının ağzına kadar dolu, maaş kartının eksi 2800’de olduğunu söylüyor. Fatma’nın anlattıkları da diğerlerininkine benziyor: “Krediler şunlar bunlar derken zaten başa baş sürdüyoruz hayatı. Bir de herşey ateş pahası oldu. Biz Sincan’da diğer fabrikalardan daha iyi ücretler alıyoruz diye seviniriz genelde ama biz de yetiştiremiyoruz artık. Kocam da ben de çalışıyoruz ama inanın bazen arabaya gaz parası bulamıyoruz, akraba ziyareti yapmak için.”İŞTEN ATILMA KAYGISI BÜYÜK
Ayşe de iki çocuk annesi. O da Fatma gibi maaş kartı ekside olanlardan ama bir yöntem bulmuş! Oğluna sünnet düğünü yapmış. Aileden, eşten, dosttan gelen küçük yardımlarla çok ucuza bir sünnet düğünü ayarlamış; gelen altınlarla, paralarla, borçları kapatmak için. Fakat sonuç çok da umduğu gibi olmamış. Altın çok yükseldiği için gelen kişiler genelde para takmışlar.Borçların bir kısmını kapatmayı başarmış ama en fazla iki üç ay sonra yine aynı borcun olacağını tahmin ediyor Ayşe. “Ülke bu haldeyken biraz zor görünüyor.Her şeye zam, her şeye zam! Yakında Kemal Sunal filmindeki gibi zam duyunca baygınlık geçireceğiz” diyen Ayşe, fabrikada da durumların çok karışık olduğunu anlatıyor: “Çok izin rapor alan kişilerden liste yapılmış. Çıkış yapacaklarmış. Genelde her sene olur öyle şeyler ama o kadar çok kriz lafı dönüyor ki ‘Bize de bulaşır mı’ diye korkuyorum. Çünkü çocukların hastalığı, okulu derken en çok izin kulllanan kadınlar oluyor.”
PARAYA İHTİYAÇ VARSA ZENGİNLERDEN ALSINLAR!
Zeynep genç bir kadın işçi. Evli ve çocuklu değil. Genelde evin alışveriş kısmını ailesi hallediyor. Annesinin sürekli “Yok ya buna da mı bu kadar zam geldi” demesinden durumun ne kadar kötü olduğunun farkında. Temel tüketim maddelerine bu kadar çok zam yapılmasına tepkili: “Neden her şeyi biz üstleniyoruz. Zenginler yedikleri yemeklerin ne kadar tuttuğuna hiç bakmıyorlardır herhalde, ama biz her şeyi hesaplıyoruz” diyor. Son dönemde çevresinde trafik cezası gelmeyen hiç kimse olmasığına dikkat çeken Zeynep, “Devletin bu kadar paraya ihtiyacı varsa zenginlerden alsın. Zaten maaşımızdan bir ton vergi kesiliyor bizim. Biz görevimizi layıkıyla yapıyoruz; her gün çalışıyoruz, maaşımızdan vergileri alıyorlar paşalar gibi. Cumhurbaşkanı ‘kriz yok’ diyor, ama her gün işe geldiğimizde gözümüze gözümüze sokuyorlar krizi.”İlgili haberler
Mevzu bozuk psikoloji değil, bozuk çark
Kaybedecek sarayımız da yok, ejder suyumuz da. İster dış güç desinler, ister başka bir şey; Yoksullu...
Aynı sınıftan olmayan aynı gemide olamaz!
Ben açık bir kadınım, yan masamda çarşaflı bir kadın arkadaşım çalışıyor. Birlikte yiyor, birlikte i...
Bunlar mı psikolojik!
O kadar kâr ediyorlar ki biz bir yıl depoda yatsak, sade maaş alsak bunlara bir şey olmaz! Hükümet b...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.